10 Ekim katliamının 5. yılı: Sorumluları unutmadık, hesabını soracağız!
103 insanımızın yaşamını yitirdiği, yüzlercesinin yaralandığı 10 Ekim Ankara Gar katliamının üzerinden 5 yıl geçti. Türkiye tarihindeki, emekçilere ve ezilenlere yönelen bu en büyük, en kanlı saldırıda her milliyetten her mezhepten şehitler verdik. Cenazelerimiz başkentten, ülkenin bütün bölgelerine yayıldı. Geriye ise acıların, isyanın, öfkenin yanında aradan geçen bunca zamana rağmen henüz sorulmamış büyük bir hesap kaldı.
2015 yılını Türkiye, birer yıl arayla yaşadığı iki büyük halk isyanının ve büyük bir yolsuzluk sarsıntısının ardından, Ortadoğu’da sıcak savaşın eşiğine geldiği olağanüstü koşullarda karşıladı. 7 Haziran seçimlerinde AKP en büyük siyasi yenilgisini alarak meclis çoğunluğunu yitirdi fakat iktidarı bırakmadı. 2013’ten beri süren çatışmasızlık süreci sonlandırılarak Kürt savaşı yeniden başlatıldı. Hükümet savaşın ölçeğini büyüterek, ülkede şovenizmi kışkırtarak ve kitleleri istikrar arayışına iterek 1 Kasım’da yeniden seçim dayatmasında bulundu. IŞİD bu süreçte eylemleriyle devletin ve AKP’nin yanında bilfiil yer aldı ve sırasıyla Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da büyük katliamlar gerçekleştirdi. Bu saldırıların tamamı devletin gözetimi altında, hükümetin o dönemki politikalarının bir ürünü olarak gerçekleşti.
Nitekim iktidarın katliamlardaki sorumluluğu soruşturma süreçlerinde ortaya çıkan birçok delille gözler önüne serildi. Göstermelik olarak kurulan mahkemelerde ise bu deliller, istihbarat raporları sümen altı edildi, gerçek sorumlular hiçbir zaman yargılanmadı. İktidar katliamlar karşısındaki tutumunu aradan geçen yıllarda katliam anmalarına yasaklar getirerek ortaya koymaktan çekinmedi. Yasaklara rağmen kaybettikleri yoldaşlarını anmak isteyenler polis saldırılarına uğradı, gözaltına alındı. Bugün bile çok sayıda insan bu anmalara katılmak istedikleri için yargılanıyorlar.
Dostu düşmanı ayıralım!
10 Ekim katliamı, Türkiye’nin Suriyeleştiği, siyasetin bombalarla şekillendirildiği bir dönemin önemli uğraklarından biri. O günlerde halkın kanı üzerinden kendi ikballerini inşa edenler bugün de emekçilerin ekmek ve hürriyet taleplerini bastırmak için koyu bir istibdadı sürdürmektedirler. Düzenlerine zeval gelmemesi için iktidarın her daim payandası olan sahte muhalefet de, o günlerde iktidar koltuklarında otururken bugün güya muhalefete geçenler de bütün bu sürecin bir parçası ve suçların ortağıdırlar.
Tarihten ders almalıyız. Başta CHP olmak üzere mevcut burjuva siyasi akımların hepsinin iktidarında Maraş gibi, Madımak gibi, 19 Aralık gibi pek çok katliam oldu. Üzerinden birçok hükümet geldi geçti, hiçbirinin hesabı hâlâ kapanmadı. Burjuva siyaseti içinde ehveni şer arayarak, AKP iktidarına karşı 10 Ekim’in baş sorumlularından olan Davutoğlu ile aynı cepheye düşerek ne 10 Ekim’in hesabını sorabilir ne de yeni katliamların önünü nihai olarak kesebiliriz. Eğer katliamların hesabını gerçekten sormak istiyorsak, dostu düşmandan ayırmak zorundayız. Hesabı ancak emekçi halkın bağımsız siyaseti ve mücadelesi ile sorabilir, katliam defterlerini kapatabiliriz.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2020 tarihli 133. sayısında yayınlanmıştır.