Üniversitelerde tekfircilikle-mezhepçilikle mücadele

Tekfircilik ve mezhepçilik, bugün Ortadoğu halklarını mezhep temelinde ayrıştırarak birbirine kırdırmakta ve Ortadoğu’yu bir kan gölü haline getirmektedir. Emperyalist devletler ile işbirliği içinde Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan'dan oluşan Sünni eksen, en başından bugüne kadar Suriye’deki tekfirci-mezhepçi örgütleri besleyerek tüm coğrafya için bir mezhep savaşını kışkırtmıştır. Ortadoğu’daki bir mezhep savaşının, halkların ortak yıkımı olacağı ve enerji kaynakları için ağzı sulanan devletler için büyük bir fırsat sunmakta olduğu ortadadır. Türkiye de Ortadoğu’daki çıkarları için bu tekfirci örgütleri hem Suriye'de desteklemiş hem de ülke içinde kök salmasına izin vermiş ve bu çeteler bugün üniversiteleri dahi tehdit etmeye başlamıştır.

Özellikle mescit-cami toplulukları altında örgütlenmekte olan tekfirci-mezhepçi örgütler birçok üniversitede siyasi faaliyetlerini sürdürmekte, eylemler gerçekleştirmekte ve saldırılar düzenlemektedir. Örnek vermek gerekirse, 2014 Eylül’ünde İstanbul Üniversitesi’nde El-Nusra, Ahrar-uş Şam gibi tekfirci-mezhepçi örgütlerin destekçisi Müslüman Gençlik üyesi siyah maskeli 15 kişi, ellerinde sopalarla stantları basmıştı. Bu yılın Ekim ayında ODTÜ Mescid Topluluğu’nun sohbetine bir DAİŞ’li (IŞİD) katılıp konuşma yaptı. Ardından Kasım ayında ODTÜ’de Hazırlık Binası’nda sınıflara DAİŞ bayrakları bırakıldı. Ve daha geçtiğimiz günlerde İTÜ’de kendine Tevhid ve Adalet Topluluğu adını veren bir grup, tekbirler eşliğinde “Kâfirler için yaşasın cehennem!” sloganları attı. Son olarak yeniden İstanbul Üniversitesi'nde ortaya çıkan tekfirci-mezhepçi çeteler polis ve idare desteğini arkalarına alarak üniversite öğrencilerine saldırdı. Anadolu’nun birçok üniversitesinde benzer örgütlenmeler mevcut. Bu örgütler, AKP’nin desteği ve üniversite yönetimlerinin görmezden gelmeleri sonucu birçok üniversitede rahatlıkla açıktan faaliyet yapabilmektedir.

Erdoğan’ın hem kendi koltuğunu hem de burjuvazinin çıkarlarını korumak amacıyla körükleyebileceği bir mezhep savaşında, bu tekfirci-mezhepçi örgütler Erdoğan’ın bir numaralı kozu olacaktır. Bu çeteler en kirli işleri, en büyük katliamları gözlerini kırpmadan yapacaklardır.

Dahası bir iç savaşa gerek olmadan da bu tekfirci-mezhepçi örgütler, örgütlendikleri üniversitelerde insanların özel hayatlarına karışmakta, kadınlara türlü zorlamalar getirmektedir. Bugün üniversitelere gericiliği sopalarla, bıçaklarla dayatmakta ve kendileri dışındaki tüm gençliği tehdit etmektedirler.

Üniversitelerde ister açıktan ister kapalı faaliyet yürütsün, tekfirci-mezhepçi grupların kurduğu bütün kulüp ve topluluklara karşı, siyasi mücadele vazgeçilmezdir. Onların kendilerini meşru bir dini toplulukmuş gibi göstermelerine izin verilemez. Tekfirci ve mezhepçi propaganda meşru görülemez. Siyasi pozisyonları, emperyalist devletlerle olan ilişkileri her fırsatta teşhir edilmelidir. AKP’nin siyasi desteğiyle ve yarattığı ortamla, kolaylıkla örgütlenme şansı bulan bu örgütleri durdurmanın başka bir yolu yoktur. Üniversite öğrencilerine ve emekçilerine olası bir mezhep savaşının nasıl bir felakete yol açacağı ısrarla anlatılmalıdır. Mücadele içerisinde İslam’ın herhangi bir yorumu veya mezhebi ile mücadele edilmediği, bilakis mezhepçiliğin kendisiyle mücadele edildiği vurgulanmalıdır. Ortadoğu halklarının ortak bir mücadelesi olmadan tekfirci-mezhepçi örgütlerle ve onları besleyen emperyalist devletlerle başa çıkılamayacaktır. Bu yüzden tekfirci örgütlerle mücadele edilirken emperyalizm ve müdahaleci herhangi bir devletin güzellemesinin yapılması, onların yedeğine düşülmesi de kabul edilemez. Anti-emperyalizm ve anti-siyonizm bayrağı daha da yükseltilmelidir! Bizler üniversitelerdeki tekfircilikle, çizdiğimiz bu perspektifle mücadele etmekteyiz. Halkları katledenleri, masum insanları diri diri yakanları, kafa kesen barbarları ve onların uzantılarını üniversitelerde barındırmayacağız. Biliyoruz ki Ortadoğu halkları birlikte mücadele ederek bu tekfircileri ve emperyalistleri Ortadoğu’dan kovacaktır. Zafer Ortadoğu halklarının olacaktır!

Üniversitelerde tekfirciliğe, mezhepçiliğe, barbarlığa geçit yok! 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Aralık 2015 tarihli 74. sayısında yayınlanmıştır.