Üniversitelerde sıcak sonbahar: Para, satır, cop üniversiteden dışarı!
Bu sonbahar üniversitelerde de sıcak geçecek. Üniversitelerde ders yılının bitmesine doğru patlak veren halk isyanında öğrenciler başrollerden birini oynamışlardı. Öyle ki barikatlarda mücadele eden öğrencilerin pek çoğunun çantalarında maskenin, sirkenin, limonun yanında fırsat bulup finallere çalışmak için ders notları da bulunuyordu. Gezi Parkı çadırlarında bir kenara çekilip sınavına çalışan öğrencinin görüntüsü hiç de istisna değildi. Önce sınavların iptal edilmesi ya da ek sınav hakkı için mücadele ettiler. Sonra üniversitelerin mezuniyet törenleri birer direniş geçidine dönüştü. Yaz okulları, yaz forumlarına sahne oldu. Öğrenciler sıcak bir yazla sonbaharı ısıtmaya hazırlandılar.
Öğrenciler yaşadıkları bin bir sorunla yeni döneme başlayacaklar. Yetersiz yurtlar, yüksek kiralar, pahalı ulaşım, ikinci öğretim soygunu, üniversite içinde herşeyin ticari hale gelmesi, niteliksiz eğitim ve tüm diğer sorunlar bu sonbaharla kabullenen değil isyan eden bir gençliğin sorunları olarak devletin karşısına çıkartılacak.
Bunu en iyi AKP hükümeti biliyor ve her zaman olduğu gibi sorunları çözmek için adım atmak yerine sorunların dile getirilmesini engelleyecek önlemler alıyor. Bu önlemlerin başında üniversitelerde polisin görevlendirilmesi geliyor. Daha önce polisin üniversiteye girmesi rektörün iznine tabi idi. Bu izin zorunluluğu pek çok kez formaliteden ibaret kalsa bile yine de önemli bir kazanımdır. Şimdi görev yapacak polis yeni kurulacak özel bir koruma biriminden görevlendirilecek. Bu polisler sıkı bir denetimden geçerek göreve alınacaklar. Dolayısıyla da AKP’nin siyasi olarak etkinliğinin en yüksek düzeyde olduğu, kendisine yakın olmayanın işe alınmayacağı bir yapı ile üniversitelerde sözüm ona güvenlik sağlanacak! Yapılacak olan AKP’nin kendi yarı resmi sokak gücünü yaratmasıdır.
Öğrencilerin sesini kısmak için yapılan bu girişim tam tersine öğrencilerin haklı ve güçlü bir tepkisiyle karşılaşacaktır. Bu tepki tüm üniversite bileşenlerinin ortak mücadelesiyle pekiştirilmelidir. Zira tehlike büyüktür. AKP’nin kendi özel polis gücünü üniversitelere, stadyumlara yerleştirmesini meşrulaştırmak üzere provokasyonlara girmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Faşist çetelere ak serserilerin eklendiği bir süreç yaşanabilir. Ulusalcı gruplarla sol arasında yaşanacak olası çatışmalar hatta sol ve sosyalist grupların kendi içinde kavgaya varacak tartışmalar ise doğrudan iktidar ve idare tarafından kışkırtılmasa da karşı devrimcilerin ekmeğine yağ sürecektir. Öğrenciler uyanık olmalıdır. Öğrencilerin sorunlarının çözümü için oluşturacakları kitlesel örgütlenmelerin önünü kesecek bu tür provokasyonlar her yönüyle boşa çıkartılmalıdır.
Elbette ki sadece faşistlerin satırını ve polisin copunu üniversiteden uzak tutmak yetmez. Üniversitelerin üzerindeki en büyük baskı paranın hükümranlığıdır. Sadece üniversitede yemekten ders araç ve gereçlerine, barınmadan ulaşıma herşeyin çok pahalı olması değil, her türlü bilimsel ve akademik faaliyetin paranın boyunduruğuna sokulmasıdır söz konusu olan. Öğrenciler geçmişte gelecek kaygısıyla kariyer günlerinin salonlarını doldururdu. Ama artık geleceği için kaygılanıp gemisini kurtarmaya çalışanların yerini isyan eden bir gençlik alıyor. Bu isyan satıra ve copa olduğu kadar paraya karşı da bir isyan olmalıdır.
Teknokentlerde sermayeye bedava hizmet, fabrikalarda staj adı altında kölelik düzeni kaçınılmaz olarak sorgulanacaktır. Nihayet üniversitelerde AKP’nin kendisi sorgulanacaktır. Rektörlerin, dekanların kaymakam atanır gibi atanmasına ve bu kişilerin üniversitede AKP’nin siyasi bekçiliğini yapmasına ne öğrenciler ne de diğer üniversite bileşenleri sessiz kalmayacaktır. 6 Kasım’da YÖK’e bir başka öz güvenle karşı durulacaktır.
Bu mücadelelerin başarıya ulaşması için halk isyanının ruhu kadar isyanın şu aldığı biçim olan forumlar da üniversitelere taşınmalıdır. Bu forumlar tüm üniversite bileşenlerini biraraya getirmeli ve yıllardır özlenen ortak mücadelenin hızlandırıcısı olmalıdır.
Sonbahardan başlayarak tüm öğrencilere ve üniversite emekçilerine mücadele ve başarılarla dolu, paranın, satırın ve copun üniversiteden kovulduğu bir eğitim öğretim yılı dileriz.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2013 tarihli 47. sayısında yayınlanmıştır.