Koronavirüse karşı halk için üretmeye hazırız!
Kısa süre içerisinde bütün dünyayı etkisi altına alan yeni tip Koronavirüs salgını insanlığı tehdit ediyor. Uzmanların değerlendirmeleri ve bugüne kadar tespit edilen vaka istatistiklerine bakıldığında virüsün yayılma hızının yüksek, ölüm oranlarının ise düşük olduğu görülmekte. Farklı ülkelerin virüs tehdidine karşı uyguladıkları tedbir politikaları farklılık gösteriyor. Bu tedbir politikalarının merkezinde ise bireysel önlemler yer alıyor. Öyle ki gerek televizyon kanallarında, gerek sosyal medyada sabah akşam kişisel temizlik, sosyal izolasyon ve benzeri bireysel uygulamalar tartışılıyor. Ancak eldeki veriler virüsle mücadelenin sağlık kapasitesini genişletici tedbirler alınmaksızın kazanılmasının mümkün olmadığını gösteriyor. Salgının İngiltere’ye yayıldığı ilk günlerde, “sürü bağışıklığı” politikasını devreye sokan İngiliz hükümetini bu politikadan vazgeçiren Imperial College London üniversitesinde yayınlanan “İlaç dışı müdahalelerin (NPI) COVID-19 ölümlerini ve sağlık hizmeti talebini azaltmaya etkisi” başlıklı rapor, aşağıdaki grafikle virüs ile mücadelede sağlık kapasitesinin önemini açıkça ortaya koyuyor.
Bu grafikte görüldüğü üzere İngiltere’de bütünüyle karantina uygulamaları, hiçbir şey yapmamaya oranla yoğun bakım ihtiyacı olan hasta sayısını neredeyse 2 kat daha fazla düşürüyor. Ancak yine aynı grafik bütün tedbirler alınsa dahi sağlık kapasitesi arttırılmadan en iyimser tabloda yoğun bakım ihtiyacı olan hasta sayısının sağlık kapasitesinden yaklaşık 9 kat fazla olacağını gösteriyor.
Bu grafik de ilerleyen aylarda hastalığın olası seyir dinamiklerini ortaya koyuyor. Grafiğe göre İngiltere’de sağlık kapasitesi arttırılmadığı takdirde en iyimser tahmine göre 2020 sonunda yoğun bakıma ihtiyaç duyan hasta sayısının sağlık kapasitesinden neredeyse 12 kat fazla olacağı yönünde.
Gerek bu tablo gerek bugüne kadar yaşananlar Türkiye için de büyük bir tehlikeye işaret ediyor. Üretimi ülkenin sağlık kapasitesini arttırıcı biçimde dönüştürmeden Koronavirüsle mücadele etmek olanaksız görünüyor.
Meslek liselerinin ve sağlık çalışanlarının maske üretmeleri utanç vericidir!
Koronavirüs ile mücadele sadece yatak kapasitesi ile ilgili değildir. Aynı zamanda maskeden dezenfeksiyon malzemelerine, solunum cihazından Koronavirüs test kitine kadar sağlık araçlarının temini halk sağlığı açısından hayatidir. Türkiye’nin üretim olanakları bütün bu araçları üretecek kapasiteye sahiptir. Ülkenin en büyük 500 firması içerisinde 46 tane tekstil firması mevcuttur. Onlarca tekstil fabrikasının, yüzlerce konfeksiyon atölyesinin bulunduğu bir ülkede maske ihtiyacı için meslek liselerinin kullanılması, sağlık çalışanlarının binbir zorluğun içinde bir de maske üretmek durumunda kalmaları utanç vericidir. Koronavirüsle gerçek bir mücadele için tekstil fabrikaları derhâl halka ücretsiz tıbbi tekstil ürünleri üretmek için çalıştırılmalıdır.
Tıbbi solunum cihazlarının yetersizliği İtalya’da yüzlerce can aldı. Otomobil fabrikalarında solunum cihazı üretmek mümkün!
İtalyan solunum cihazları üreticisi Siare Mühendislik’in yöneticisi Gianluca Preziosa, solunum cihazı üretmek için otomobil fabrikalarının kullanılabileceğini, bunun için Fiat ve Ferrari ile görüşmeler yürütüldüğünü açıkladı. Yani teknik olarak otomobil fabrikalarında solunum cihazları üretmek mümkün. Ortada görüşülecek bir şey yok. Milyonların canı söz konusu olduğunda bunun gereği yapılmalıdır. Halkın ihtiyacı araba değil solunum cihazıdır. Derhâl Türkiye’de faaliyet yürüten otomobil fabrikaları solunum cihazı üretmeye başlamalıdır. Renault, Tofaş, Mercedes gibi ülkede otomobil ve taşıt üreten fabrikalar düşünüldüğünde Türkiye’nin çok büyük bir solunum cihazı üretme kapasitesinin olabileceği açıktır. Ancak bu, kâr için araba üretmekte ısrarlı olan otomobil patronlarını ikna etmekle değil, otomobil fabrikalarını kamulaştırmakla mümkündür.
Sendikalara, meslek odalarına, eğitim ve bilim emekçilerine sesleniyoruz! Biz mühendislik öğrencileri olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız!
Biz mühendislik öğrencileri olarak fabrikaların sağlık ekipmanlarının üretiminin planlanacağı, fabrikaların dönüşüm planlarının hazırlanacağı, bu konuda araştırma ve geliştirme faaliyetlerine derhâl başlanacağı bir komisyonun kurulması için tüm meslek odalarını, eğitim emekçilerini ve sendikaları göreve davet ediyoruz. Biz de mühendislik öğrencileri olarak böyle bir komisyonda çalışmaya, araştırmadan üretime kadar elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız! Bütün ülkeyi tehdit eden bu salgına karşı elimizden gelen her şeyi yapmalı, milyonların hayatını özel sektörün insafına bırakmamalıyız!
İTÜ'nün Sesi
Boğaziçi'nin Sesi
İTÜ'nün Sesi'ni Facebook üzerinden takip etmek için tıklayın.
Boğaziçi'nin Sesi'ni Facebook üzerinden takip etmek için tıklayın.