Sermayenin kızıl elması, işçi sınıfının kırmızı çizgisi ve genel grev sebebi: Kıdem tazminatı

Türkiye’de sermaye için kıdem tazminatı bir ayak bağıdır. İşçi sınıfı için ise iş güvencesinin son kalesidir. Kıdem tazminatını kaldırmak ve işçileri maliyetsiz biçimde işten atabilmek tüm patronların özlemidir. Buna emek piyasasının katılıklarının giderilmesi gibi afili de bir ad takarlar. TÜSİAD’ın 2010 yılında yayınladığı raporda patronlar 2008-2009 yılında işten çıkartmaların emek verimliliğini koruyacak seviyede gerçekleşmemesinden (tercümesi daha az işçiyle daha fazla üretim yapamamak) şikâyet ediyordu. Suçlu bulunmuştu: Türkiye’nin katı emek piyasası!

Sermayenin iktidarı olan AKP de iktidarda olduğu yıllar boyunca kıdem tazminatını kaldırmayı her zaman programına koymuştur. AKP’nin seçimleri gözeterek, işçi sınıfından yükselen tepkiler dolayısıyla rafa kaldırdığı kıdem tazminatının gaspı planı Orta Vadeli Planla bir kez daha raftan indirilmiş bulunuyor. AKP ve sermaye iktidarı kıdem tazminatının kaldırılmasından çifte bir yarar sağlamayı umuyor. Birincisini söyledik, işçileri maliyetsiz biçimde işten atmak. Dolayısıyla işsiz ordusunun büyümesi, işçi sınıfı içinde rekabetin artması ve ücretlerin aşağı doğru çekilmesi. İkincisi ise kıdem tazminatını bir fona devrederek aynı işsizlik sigortası fonunda olduğu gibi bunu yağmalamak. AKP bu fonu devlet iç borçlanma senetleriyle hazinenin fonlanması için kullanacak. Sermaye ise işsizlik sigortasında olduğu gibi destek ve teşviklerle birlikte fona koyduğundan daha fazlasını alıp götürecek.

Orta Vadeli Program’da kıdem tazminatı meselesi “sosyal taraflarla görüşülerek” diye bir ibare ile gündeme alınıyor. Bu bir tuzaktır. Yandaş sendikalara kıdem tazminatı düzenlemesinin iyileştirilmesi gereken yönleri olduğu söyletilerek, işçi sınıfı için tartışmaya kapalı olan bu konu tartışmaya açık hale getirilmek istenecek. Nitekim bakın AKP’nin işçi kolu Hak-İş’in işbirlikçi sendika ağası Mahmut Arslan ne diyor: “Kıdem tazminatı konusunda var olan haklarımızı güvence altına alalım ama var olan sorunları da çözelim. Bunun için ne gerekiyorsa fonsa fon, bunun üzerinde tartışalım.” İşçi sınıfının sorunu daha iyi bir iş bulup ayrılamamak değil. Sigortasız çalıştırılmak! Mobbingle istifaya zorlanmak! Sendikalaştığında 25/2 iftirası ile tazminatsız işten atılmak!

Utanmaza bakın siz! Fonsa fonmuş! Mahmut Arslan gibileri sosyal taraf falan değil iktidarın tarafı, sermayenin işbirlikçileridir. Sosyal taraflardan işçi sınıfının sözü ise bellidir. Bu söz Türkiye’nin en büyük sendika konfederasyonu Türk-İş’in ve aynı şekilde DİSK’in kongre kararlarına da geçirilmiştir. Hiçbir sendika ağası bu sözden caymayı aklından bile geçirmesin. Bu söz: “Grevse grev! Genel grevse genel grev!”dir!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2023 tarihli 169. sayısında yayınlanmıştır.