Fak-Fuk-Fon’dan İşsizlik Sigortası Fonu’na… Yağma düzeni!

Fak Fuk Fon'dan işsizlik sigortası fonuna

Türkiye’de fonlar tarihi yağmalama tarihidir. Arkasına 12 Eylül askeri diktatörlüğünü alarak işçi sınıfına liberal bir programla saldıran Turgut Özal, emekçi halktan sermayeye kaynak aktarmak için bir dizi fon icat etmişti.

Fakir fukara fonunu bürokratların kuruyemiş parası yaptılar

Bunlardan ilki kamuoyunda Fakir Fukara Fonu (FakFukFon) olarak bilinen Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, hem Özal hem de sonraki hükümetler tarafından çeşitli sermaye çevrelerine proje destek ve teşvikleri adı altında kaynak aktarmak için kullanıldı. 2011 Sayıştay denetiminde bu fonda biriken para karşılığında bankalardan alınan 7,7 milyon liralık promosyonun da bürokratlar, valiler ve kaymakamlar tarafından pastane, kuruyemiş, kozmetik, çiçek, şoför, mobilya, dekorasyon gibi harcamalarda kullanıldığı ortaya çıktı.

Konut Edindirme Fonu nasıl hortumlandı?

Güya işçi ve emekçileri konut sahibi yapmak için ücretlerden zorla yapılan kesintilerle oluşturulan Konut Edindirme Yardım Fonu’nun (KEY) akıbeti de farklı olmadı. Yine Özal zamanında kurulan fon için 1995 yılına kadar emekçilerden kesinti yapıldı. 1999 yılında KEY hesaplarının tasfiyesi kararlaştırıldı ve biriken para karşılığı kadar gayrimenkul Emlak Bankası’na devredildi. Ancak bu gayrimenkullerin gerçek değerinin ne olduğunu kimse hiçbir zaman bilemedi. Emlak Bankası hortumlanıp içi boşaltıldıktan sonra 2001 yılında kapatılarak Ziraat Bankası’na devredildi. Kurulduktan 20 yıl sonra geri ödemelere başlandığında, sendikalar KEY kapsamında tam kesinti yapılan bir işçinin 5.500 lira alması gerektiğini açıkladığı halde en yüksek 1.392 liralık bir ödeme yapıldı. Milyonlarca kişi hiç ödeme almadı. Tabii ki tek bir işçi bile bu fon sayesinde ev sahibi olamadı.

Zorla kesinti gerçek tasarruf yalan!

Yine Özal döneminde 1988’de kurulan Zorunlu Tasarruf Fonu için işveren ve devlet payının yanında işçilerden yapılan yüzde 2’lik zorunlu kesinti ile eski para ile 700 trilyon lira toplandı. 2006 yılında fon tasfiye edildiğinde, fonun kamu bankalarına düşük faizle yatırıldığı ortaya çıktı. Fonun adındaki “zorunlu” doğruydu ama çalışanlar tasarruf etmek yerine ceplerinden devlet bütçesine, oradan da sermayeye kaynak aktarıldığını gördüler.

Patronlar işsizlik sigortasına bir koyup üç alıyor 

Nihayet halen devam etmekte olan İşsizlik Sigortası Fonu da daha öncekiler gibi işçi ve emekçilerden sermayeye kaynak aktarmak için sürekli olarak yağmalanıyor. İşsizlik sigortası fonu için brüt ücret içerisinden işçi payı olarak yüzde 1, işveren payı olarak da yüzde 2 oranında prim kesiliyor. Bununla birlikte patronlar yatırdıkları yüzde 2’nin çok daha fazlasını  teşvik ve destek ödemeleri ile geri alıyorlar. Örneğin 2020 yılında Mayıs ayına kadar işveren  payı olarak 4 milyar 690 milyon prim ödemesi yapılmışken patronlar fondan 8 milyar 420 milyon teşvik ve destek almışlar. İşbaşı eğitim programları da patronların ücret yükümlülüğünü fonun üzerine yıktığı bir uygulamadır ve aynı dönemde 1,5 milyar lira yine bu kapsamda patronlar tarafından kullanılmıştır. Kısa çalışma ödeneğini de işçilerin yararlandığı değil patronların ücret yükümlülüğünden kurtarıldığı bir uygulama olarak görmek gerekir.

İşsizlik sigortası fonunda tahvil hortumu

Fonun yağması bununla da bitmiyor. İşkur’un İşsizlik Sigortası Mayıs ayı bültenine göre fon kaynaklarının yaklaşık yüzde 80’i tahvillere yatırılmış durumda. Yani fondan düşük faizle devlete borç verilmiş. Bu borç da işçi ve emekçilerin ihtiyaçları için kullanılmıyor. Yine sermayeye destek ve teşvikler, vergi indirim ve muafiyetleri ile aktarılıyor; kamu bankalarının inşaat sermayesini ayakta tutmak için verdiği düşük faizli konut kredilerinin zararlarını ve nihayet devlet bütçesinin açığını kapatmak üzere kullanılıyor ve yerli yabancı tefecilere faiz olarak gönderiliyor.

İşsizlik sigortası fonunda tahvil hortumu

Kıdem tazminatının fona devri son yağma operasyonudur

Eski ve mevcut fonların hali bu iken kıdem tazminatının fona devredilmesinin amacının ne olduğu ve sonucunun da ne olacağı gayet açıktır. Kıdem tazminatı, tamamlayıcı emeklilik sistemi ya da başka bir adla fona devredilirse, işçiler ellerindeki son iş güvencesinden de mahrum olacaktır. Ayrıca yine işçi ve emekçilerin alın terinden kesilerek oluşturulacak fonda biriken milyarlarca lira yine patronlara destek, teşvik vb. biçimlerde aktarılacaktır.