Yunanistan’da süresiz genel grev için ileri!
Kapitalizmin dünya çapındaki krizini en derin şekilde yaşayan ve ekonomisi iflasın eşiğindeki Yunanistan’da, 20 Şubat’ta ülke çapında 24 saatlik bir genel grev gerçekleşti. Kamu sektöründe ve özel sektörde örgütlü iki büyük konfederasyon olan GSEE ve ADEDY’nin çağrısıyla gerçekleştirilen 20 Şubat grevine katılım bir hayli yüksekti. Grev günü birçok şehirde gerçekleştirilen sokak eylemleri ise, son yılların en kalabalık mitingleri olmasa da, işçi sınıfının egemenlere karşı öfkesinin ve mücadele azminin dinmediğini ispatlar nitelikteydi. Kent merkezlerindeki gösterilerin yanı sıra, kuzey ve orta Yunanistan’daki çiftçilerin artık gelenekselleşmiş sayılabilecek yol kesme eylemleri de greve eşlik etti.
Dünya çapında Üçüncü Büyük Depresyonun ilk sarsıcı işaretlerini verdiği 2008 yılından bu yana belini doğrultamayan, 2010 yılı itibariyle de derinleşen krizin pençesindeki Yunanistan’da egemen sınıflar, bu krizin bedelini emekçilere ödeterek kâbustan kurtulmaya çalışıyor. Ülkenin altından kalkılamaz boyutlardaki dış borcunu ödeyebilmek için sermayenin has partilerinin tek “çözüm” yolu emekçilere yeni vergiler, kuşa dönmüş ücretler ve emekli maaşları, yığınla işten çıkarmalar ve özelleştirmeler...
Sermayenin sınıf taarruzu karşısında seferberlik halinde olan Yunanistan işçi sınıfı, son iki yılda ülke çapında yirmiyi aşkın genel greve imza attı. Bunların dışında, sektör düzeyinde yüzlerce grev ve iş bırakma yaşandı. Kimi işyerlerinde belli kazanımlar sağlansa da, bu grevler burjuvazinin sınıf taarruzunu bir bütün olarak püskürtmeye yetmedi.
Yunanistan’da patronlar artık emekçilerin en önemli silahı olan grevlere de el uzatmış vaziyette. Türkiye’de grevlerin ulusal güvenlik gerekçesiyle ertelenmesine, yani fiilen yasaklanmasına benzer şekilde, yasaların savaş, doğal afet gibi olağanüstü koşullar için tanımladığı siyasi seferberlik durumuna yaslanarak hükümet, grevleri polisiye önlemlerle bastırmaya girişiyor. Hükümet, deniz taşımacılığı işçilerinin grevine karşı seferberlik tehdidi savurduğunda cevabını yine grevle almıştı. Atina’daki metro işçilerinin ve elektrik işçilerinin grevlerinde ise tehdit gerçeğe dönüştü. İşyerleri ve evleri polis tarafından kuşatılan işçiler, kararlı bir duruş sergileseler de sendika bürokrasisi en can alıcı anında mücadeleye gem vurdu ve bu grevler sonlandırıldı.
Yunanistan’da sermaye, işçi sınıfına açıktan savaş ilan etmiş durumda. İşçi sınıfı ve geleceği elinden alınan gençlik ise mücadele azmini sürdürüyor. Diğer taraftan, tabanının basıncıyla ite kaka eyleme geçen sendika bürokrasisinin görev savmak için gerçekleştirdiği 1-2 günlük grevlerin sonuç alıcı olmadığı çoktan kanıtlanmış durumda. Bir işyerindeki grevin dahi yasaklanmasının söz konusu olabildiği Yunanistan’da, işçi sınıfı hem bu mevziyi savunma, hem de mücadelenin çıtasını yükseltme göreviyle karşı karşıya. Buna paralel olarak, son dönemde sendikaların tabanında süresiz bir genel grevin gerçekleştirilmesi ihtiyacı daha sık dile getirilir oldu. Devrimci İşçi Partisi’nin Yunanistan’daki kardeş partisi EEK’in mücadelelerin en başından beri savunduğu, ekonomik taleplerin ötesine geçen, siyasi hedefleri de olan süresiz bir genel grev, Yunanistan’da emekçilerin ipleri ellerine almaları için tek çözüm yolu.
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mart 2013 tarihli 41. sayısında yayınlanmıştır.