Yunanistan seçimleri: mücadelede yeni bir perde açılıyor
Yunanistan’ın sağcı Yeni Demokrasi partisi, 26 Mayıs’taki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde önemli bir başarı elde ederek seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Bunun üzerine Çipras liderliğindeki Syriza hükümeti istifa etti ve erken seçimlerin önünü açtı. Yeni Demokrasi, 7 Temmuz’da düzenlenen seçimlerde %40’a yakın oy alınca tek başına iktidara gelmiş oldu. Syriza %31,5’ta kalarak ikinci sırada yer aldı. Faşist Altın Şafak ise kitlesel protestoların basıncı altında oylarını aşırı sağa doğru meyletmiş Yeni Demokrasi’ye kaptırarak meclis dışında kaldı.
Türkiye’dekiler dahil Çipras’ı ve partisini destekleyip model olarak sunanlar, şapkayı önlerine koyup düşünsünler! Bu tablo her şeyden önce Syriza’nın halkın beklentilerine ihanetinin bir sonucudur. Syriza iktidara gelmeden önce ne vaat ettiyse iktidardayken tersini yaptı. AB, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’den oluşan Troyka’nın kemer sıkma dayatmalarına son vermekten bahsetmesine rağmen bunların sözünden asla çıkmadı. Aldığı oyu başarıdan saymak mümkün değil. Olsa olsa emekçilerin otoriter ve neo-liberal bir iktidardan kaçınma refleksidir.
Miçotakis hükümeti görevi devralır almaz emekçilerin korkularını haklı çıkardı. İlk icraatı devlet mülkiyetindeki tüm basın yayın organlarını başbakanın kontrolüne vermek oldu. Bunu istihbarat teşkilatı ve gizli servis takip etti. Ardından üniversite kampüslerinin siyasi dokunulmazlığı askıya alındı. Polis, Eksarhia gibi solun kalesi sayılan mahallelerde kışkırtıcı biçimde geçit törenleri düzenledi. Macaristan’daki Orban hükümeti benzeri göçmen karşıtı politikalar kararlaştırıldı.
Elbette Yunanistan’da da demokratik haklar ve özgürlüklerin baskı altına alınması, işçi sınıfı ve emekçi halkın elinde avucunda kalanlara yapılan saldırılarla kol kola gidiyor. Şimdi hükümetin gündeminde enerji, ham madde ve ulaşımda özelleştirmeler var. Emperyalizme kölece hizmet de eksik değil. İktidar derhal emperyalizmin Venezuela’daki uşağı Guaido’yu devlet başkanı olarak tanıdı! Avrupa Merkez Bankası’ndan kredi talebi hükümetin gündeminde ve bunun yeni bir “kurtarma paketi” anlamına geleceği herkesin malumu.
Bütün bunlar, rövanş peşinde koşan bir hükümetin pervasız saldırıları altında zaten ezilmiş ve yoksullaştırılmış bir halkın daha da üstüne gelinmesi anlamına geliyor. Ancak ufukta görünen, büyük sermaye ve emperyalizm lehine bir istikrar değil. Bilakis, olasıdır ki yapılanlar, yakında yepyeni bir mücadele dalgasının gerekçeleri haline gelecek. Bunun ilk sinyalleri 2008 yılında 15 yaşındaki Aleksis’i öldüren polislerin serbest bırakılması girişimlerine karşı gençlerin başlattığı hareketlilikte görülebilir.
Miçotakis hükümetinin kısa vadedeki siciline bakarak diyebiliriz ki Doğu Akdeniz’de suların iyice ısınması olasılık dahilindedir. Ne Miçotakis ne de onun karşısına Türk sermayesi adına dikilecek Erdoğan, işçi sınıfının dostudur. Yunanistan halkı ve gençliği, Ege’nin karşı yakasındaki komşularımız, orada mücadele edecek, bizler burada. Ve Ege’yi de Doğu Akdeniz’i de bu mücadele kardeşliği içinde bir araya getireceğiz. O zaman iki halkın da dertleri çare bulacak.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2019 tarihli 119. sayısında yayınlanmıştır.