Kürt halkının dostları kimlerdir, kimler değildir?
7 Eylül 1982’de Diyarbakır zindanında bu toprakların gördüğü en enternasyonalist Marksist militanlardan biri olan Kemal Pir ölüm orucunda hayatını kaybetti. Diyarbakır zindanında Askeri cuntanın Kürt halkına ve devrimcilere yaptığı insanlık dışı işkencelere karşı Hayri Durmuş’un başlattığı ölüm orucuna yoldaşlarıyla birlikte katıldı. Kemal Pir’in ölümünün üzerinden 40 yıl geçti ama halen eşit yaşamanın koşulları sağlanmadı. Ezen Türk ulusunun mensubu olan Kemal Pir ezilen Kürt ulusunun bağımsızlık mücadelesine katıldı, Türk ve Kürt halklarının eşit ve kardeşçe yaşayacağı bir gelecek için hayatını verdi. Kendi sözleriyle “İki halkın kardeşliğine inandığım için ama hâkim sınıflarsız, ikisinin de hâkim sınıfları yok edilecek, ondan sonra bu iki halkın birleşmesi de mümkün özgürlük şartlarında.” Kürt ve Türk halklarının eşitliği ancak sınıf mücadelesiyle birlikte olacaktır.
Ağalar da beyler de burjuvalar da haindir!
18. yüzyılın ortalarında Osmanlı devleti yarı özerk bir yapıya sahip olan Kürt beyliklerini kendi egemenliğinin altına aldığından beri Kürt halkı özgürlük ve eşitlik için mücadele ediyor. Kapitalizmin Osmanlı topraklarına dahi gelmediği dönemde köylü isyanlarıyla başlayan Kürt halkının mücadelesi ağaların ve beylerin bazı ganimetler karşılığı ihanetleri sonucu yenilgiye uğradı. Kapitalizmin Osmanlı devletine gelişi ile birlikte değişen toplum yapısı Kürt halkının mücadelesinin de değişmesini sağlamıştır. Osmanlı devletinin son dönemlerinde 1908’de gerçekleşen Hürriyet Devrimi diğer adıyla Jön Türk Devrimi Kürt halkının mücadelesinde öncü gücün değişimi için örnek teşkil etmiştir.
Hürriyet Devriminden sonra topraklarından kopmuş Kürt beylerinin eğitimli çocukları ve orduda görev alan Kürt subaylar Kürt dernekleri ve cemiyetleri kurdular, bu derneklerin subay ve ağalardan oluşan kadroları Cumhuriyet’in ilk yıllarında Kürt halkının başlattığı isyanlara önderlik ettiler. Birinci Cihan Harbi’nin ardından Türk halkının emperyalist işgale karşı verdiği mücadelede Kürt halkı kendi kaderini Türk halkıyla birlikte mücadele etmekte görüyordu. Millî Mücadeleden sonra Kürt halkıyla yapılan ittifak bozuldu ve Türk burjuvazisi tek hâkim burjuvazi olmak için Kürt halkına karşı şovenist taarruz başlattı.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, kapitalizmin henüz Kürt toplumunun feodal yapısını dönüştürmediği dönemde, özellikle Kürt köylüleri yeni kurulan devletin baskı ve asimilasyon politikalarına karşı isyanlar başlattı. İsyanların yenilgiye uğramasında devletin örgütlü yapısı karşısında birbirinden bağımsız hareket eden ayaklanmalar kadar devlet ile isyanların bastırılması sonucu mevki ve makam için anlaşan Kürt ağalarının payı da var. Bugün Kürt halkının mücadelesinin önündeki en büyük engellerden biri de Kürt burjuvazisidir. Kürtlere karşı saldırılarda saldırganları aklamaya çalışan, arka kapıdan petrol ve doğalgaz antlaşmaları yaparak Kürt halkının mücadelesini değil kendi çıkarlarını koruyan Kürt burjuvazisi Kürt halkının mücadelesinin öncüsü olamaz.
Kürt Halkının mücadelesi sınıf mücadelesi ile buluşuyor!
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması Türk burjuvazisinin kapitalizm ile ilişkilerinin derinleşmesini sağladı, Türk sermayesi devlet destekli büyüdü. Türkiye işçi sınıfı da sermayenin büyümesine paralel olarak giderek genişledi. Millî Mücadeleden önce Türkiye’ye tohumları atılan sınıf mücadelesi işçi sınıfının büyümesiyle Türkiye siyasetine yumruğunu vurdu. Kavel ve Paşabahçe fabrikalarının işçileri dillere destan mücadeleler yazıyor, Devrimci İşçi Sendikası Konfederasyonu (DİSK) kuruluyor, gençlik yüzünü işçi sınıfına dönüyordu. Türkiye siyasetinde hava işçi sınıfından eserken, iş bulmak için büyükşehirlere gelen Kürt köylüsü eğitim için üniversitelere gelen Kürt gençleri sınıf siyasetiyle Türk işçileri ve devrimcileri ile birlikte tanışıyordu. Kürt halkının işçi sınıfının mücadelesi ile buluşması, Kürt halkını sömürgeleştiren Türk burjuvazisine karşı ekmeği, aşı ve hürriyeti için mücadele eden Türk işçi sınıfı ile olmuştur. Kemal Pir bu dönemde Kürt halkının mücadelesiyle tanıştı, Türk ve Kürt halklarının kapitalizme ve emperyalizme karşı mücadele ederek eşit ve kardeşçe yaşayacaklarını savundu.
ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği emperyalizmi Kürt halkının dostu değil, Ortadoğu halklarının düşmanıdır!
Birinci Cihan Harbi’nden yenilerek çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını kendi aralarında bölüştüren İngiltere ve Fransa emperyalizmleri, sömürgeleştirdikleri Irak ve Suriye’de yapay çizgiler çizerek oluşturdukları sınırlarla Kürt halkını parçalar halinde birbirinden ayırdı. Kürt halkının özgürlüğü için 1920-1930 yılları arasında Irak ve Suriye’de başlattığı isyanları İngiliz ve Fransız askerleri bastırdı. İngiltere Wilson ilkelerine dayanarak (sözde her halkın kendi kaderini tayin hakkını savunan ilkeler) Musul ve Kerkük’te bulunan petrolleri çalmak için iki ile de özel statü çıkardı. Barzan bölgesinde Kürtleri uçaklarla bombalarken, Ağrı dağında Kürt halkının isyanını bozguna uğratsın diye Türkiye’ye uçak tesis ederken Kerkük’te Kürt çoğunluğunun yaşadığını tespit ediyor kurnaz İngiltere. Emperyalizmin ezilen uluslara yaklaşımı kendi çıkarına geldiği kadar yardım ediyormuş gibi görünmek, işine gelmeyince insanlık dışı katliamlara ortak olmaktır. Bugün de ABD emperyalizminin yaptığı yüz yıl önce İngiltere emperyalizminin yaptığından farksızdır. Kuzey Suriye’de Kürt halkına özgürlük getireceğim görüntüsü altında verdiği destek Rakka ve Kamışlo bölgesinden petrol çalmak içindir. Eğer Kürt halkına özgürlüğü getirecekse Kamışlo’nun birkaç kilometre yukarısında bulunan Şengal’in Irak ordusu tarafından işgal edilmesine neden destek veriyor? Yüzlerce katliamdan geçirilen Kürt Ezidi halkını savunacağını Beyaz Saray’da ödül vererek söyleyen ABD emperyalizminin bürokratları diğer gün Şengal’e yapılan saldırılara sessiz kalıyorlar. Emperyalizmin ipiyle kuyuya inilmez, Irak’ta yüzbinlerce insanın katiliyle iş birliği yapılmaz, ona karşı mücadele edilir.
Kürt halkının dostu işçi sınıfıdır!
Kürt halkının dostu ne Avrupa Birliği ne Amerika ne de hâkim devletlerin burjuvazileridir, Kürt halkının dostları Gebze’de fabrikada tezgâh başında çalışan işçilerdir, Tahran’da doğalgaz rafinerisinde çalışan işçilerdir, Halep’te koca koca binaları yapan inşaat işçileridir, Bağdat’ta petrol işçileridir. Eğer eşit ve özgür bir Ortadoğu’yu yaratacaksak bu ancak işçi sınıfının gücüyle olur. Kürt halkının bağımsızlık mücadelesi de işçi sınıfının kapitalizme karşı verdiği mücadele ile buluşarak güçlenecektir. Yaşamayı uğrunda ölecek kadar seven Kemal Pir’lerin düşlediği eşit ve kardeşçe yaşam Türk, Kürt, Fars, Arap işçilerin birlikte emperyalizme ve Siyonizme karşı mücadelesi ile gelecektir.
Kürtlerle barış, ABD ile savaş!
Ortadoğu Sosyalist Federasyonu için mücadeleye!
Yaşasın halkların eşitliği ve kardeşliği!