NATO: 75 yıldır dünya emekçi halklarının baş düşmanı

Kurulduğu günden bu yana gittiği yere yıkım ve katliamdan başka hiçbir şey götürmemiş olan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü olan NATO, bundan tam 75 yıl önce İkinci Dünya Savaşı’nı kazanan emperyalist ülkelerin (ABD, İngiltere, Fransa) öncülüğünde askeri ittifak olarak 4 Nisan 1949’da kuruldu. İkinci Dünya Savaşı’nın yenilenlerinden Almanya ise bu örgüte 1955 yılında katıldı.

NATO, kurulduğu 1949 yılından itibaren gözünü Sovyetler Birliği ve diğer işçi devletlerine dikti. Çünkü NATO’nun kurulduğu günlerdeki esas maksadı, Nazi saldırganlığını dünyadan savuşturmuş Sovyetler Birliği ve ondan güç alarak kuvvetlenen diğer işçi devletlerinin emperyalist hedefler için oluşturduğu tehdidi ortadan kaldırmaktı. Nitekim Sovyetler Birliği başta olmak üzere işçi devletlerinin kuşatılması, yalıtılması ve emperyalizme hizmet edecek konuma gelmesi NATO’nun emperyalist yayılmacı çıkarlarına hizmet edecekti.

NATO’nun öz çocukları: Gladyo, ölüm mangaları, kontrgerilla, neo-Nazi’ler

ABD’nin başını çektiği ve diğer Batı ittifakının da içinde olduğu bu sözde güvenlik aygıtı, İkinci Dünya Savaşı sonrası Soğuk Savaş döneminde bürokratik işçi devletlerine açıktan saldırmayı göze alamadı. Avrupa’da kendine bağlı gizli örgütlenmelerle İtalya’da Gladyo, Latin Amerika’da ölüm mangaları, Türkiye’de ise kontrgerilla olarak bilenen paramiliter yapılanmayı, bugün ise Ukrayna’da neo-Nazi çetelerini yarattı. Bu karşı devrimci güçler NATO’nun iddiasının aksine, bulunduğu yerin güvenliğini sağlamamış, aksine emekçi halk, işçi sınıfı için bir güvenlik tehdidi oluşturmuştur. NATO, kurulduğu günden bu yana dünya barışını tehdit eden sayısız girişimde bulunmuş, Yugoslavya’nın parçalanmasının mimarı olmuştur. Bugün Suriye’nin paramparça olmasının, NATO taşeronu Zelenskiy aracılığıyla Rusya’ya karşı yürütülen vekalet savaşının, Ortadoğu’da (Batı Asya) Filistin halkının Siyonistlerce vahşice katledilmesi, yurdundan edilmesi faaliyetlerinin tümü NATO’nun hamiliğinde gerçekleşmiştir. NATO’nun elinin uzandığı coğrafyada emekçi halklar huzur ve güven içinde olmamış, savaş, vahşet ve yıkımdan başka şey görmemiştir.

NATO’nun güvenlik şemsiyesinin altında kan yağmuru var

1952 yılında NATO’ya katılan Türkiye’de, Amerikan Askeri Yardım Heyeti binasında gizli faaliyet yürüten “Özel Harp İdaresi” adlı kontrgerilla yapısı oluşturulmuş, bu yapı doğrudan ABD emperyalizminin himayesi ve fonlamasıyla genişlemiştir. Bu anti-komünist aygıt, Türkiye’de Maraş, Çorum, Gazi, Sivas katliamlarını ve kardeş kavgasını körükleyen kanlı eylemlere imza atmış, 60’lı yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yükselen işçi sınıfı ve gençlik mücadelesinin önünü kesmek için bu mücadelenin öncülerini gözünü kırpmadan katletmiştir. Kanlı 1 Mayıs olarak bilinen 1 Mayıs 1977, DİSK Başkanı Kemal Türkler’e yapılan suikast, birçok öncü işçinin, aydının öldürülmesi NATO imzalı kontrgerilla faaliyeti olmuştur. Sadece işçi sınıfının değil, Komünizmle Mücadele Dernekleri, Milli Türk Talebe Birliği gibi ABD’nin dolayısıyla NATO’nun gönüllü uşaklığını yapan örgütleriyle yüzünü devrime dönen gençliğin, aydınların da bastırılması için çalışmıştır.

Türkiye’nin boynunda NATO zinciri varken emekçi halk özgürleşemez! NATO’dan çık! NATO’yu yık!

NATO hiçbir zaman bir barış örgütü olmamıştır, aksine emperyalizmin çıkarlarını koruyan ve fırsatını bulduğu her an bu çıkarları arttırmak için genişleyen bir kanser hücresidir. Emekçi halkın ucuz iş gücü olarak, karın tokluğuna sömürüldüğü bu emperyalist sistemin silahlı bekçisidir.

Türkiye’deki işçi sınıfının, emekçi halkın çıkarı Türkiye’nin NATO’dan çıkması, 15 Temmuz’da Meclis’i bombalayan uçaklara yakıt veren İncirlik, İsrail’e kalkan olan Kürecik gibi emperyalist üslerin kapatılmasındadır. Sovyetler Birliği’nin dağıldığı 1991’den bu yana en büyük genişlemesini yaşayan NATO’nun bu kanlı yayılmasını durdurmak ve nihayetinde NATO’nun yıkılması için mücadele etmek, tüm dünya emekçi halkının faydasına olacağı gibi işçi sınıfının, sınıf siyasetinin en önemli görevlerindendir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2024 tarihli 175. sayısında yayınlanmıştır.