İşçi sınıfı sadece fabrikalarda değil siyasette de patronlara karşı birleşmeli! Bağımsız sosyalist odak ve işçi sınıfının cumhurbaşkanı adayı için ileri!

İşçi sınıfı sadece fabrikalarda değil siyasette de patronlara karşı birleşmeli!  Bağımsız sosyalist odak ve işçi sınıfının cumhurbaşkanı adayı için ileri!

Ocak ve Şubat aylarında Türkiye’nin dört bir yanını saran, birçok sektörde aynı anda patlak veren işçi mücadelelerine tanık olduk. Bu mücadelelerde işçiler “hak verilmez alınır” diyerek iş durdurdular, kontak kapattılar, fabrikaları, işyerlerini işgal ettiler, direndiler, grev yaptılar. Patronun verdiği zamları ellerinin tersiyle itip hak ettiklerini almak için mücadeleye atıldılar. Birçoğu kazandı. Birçoğu patronlara geri adım attırdı. Ama taleplerinin tamamını alamayanlar dahi bu mücadelelerin sonunda güçlü olanın işçi olduğunu kavradılar. Mücadele dalgasının bu aşamasında işçiler ve patronlar, işyerlerinde adeta düelloya tutuşmuş gibiydi. Ancak bu düellolar işçi ve patron sınıflarının girişeceği esas büyük muharebelerin yalnızca habercisidir.

Sınıflar karşı karşıya geldiğinde mücadelenin sendikal ve ekonomik talepleri aşarak siyasallaşması beklenir. Bu ciddi bir gelişme olasılığı olarak karşımızdadır. İşte bu gelişme hızla siyasette bir işçi sınıfı odağının oluşturulması için güçleri seferber etmeyi gerektirmektedir. Görev en başta sosyalistlerin sırtında olacaktır. Sosyalistler önce kendi saflarını sıklaştırmalı ve sermayeden, devletten ve emperyalizmden bağımsız bir sosyalist odak oluşturmalıdır. Bu odağın hedefi ülkenin siyasal saflaşmasında, işçi sınıfının sermayeden, devletten ve emperyalizmden bağımsız bir kutbunu oluşturmaktır. Ülkenin gündeminde seçimler var ise bu kutbun bir de cumhurbaşkanı adayının olması gerekir. İşçi sınıfının siyasi iktidara talip olmasının güncel, alçakgönüllü bir ilk ifadesidir bu!

Bu gerçek ortadayken sosyalistlerin tutup sırf Erdoğan’ı yenmek için Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayına açık çek vermesi, sosyalistlerin siyasetten istifasını vermesi demektir. “Hak verilmez alınır” diyerek patronların karşısına dikilen işçiler siyasette neden o patronların sağlı sollu partilerine mahkûm olsun? Neden kaderini eline alarak mücadeleye atılan işçiler, memleketin kaderini Erdoğan’ın elinden alıp başka bir patron adayına versin? 

Oyları bölmeyin diyorlar bize. Hayır esas siz işçi sınıfını bölmeyin! O eylemlerde Erdoğan’a oy verenler de muhalefeti destekleyenler de birlikte dikildi patronların karşısına. Birlikte direndi istibdadın polisine jandarmasına! Şimdi hep birlikte memleketin kaderine el koymaktadır sıra… Bunun için sosyalistlerin düzenin kendi iç kavgasında taraf olmadan, ekmek için namerde el açmadan, hürriyet için ABD’sinden AB’sinden medet ummadan, işçi sınıfının bağımsız siyasi kutbunu inşa etmesi şarttır.

Erdoğan’ı başka türlü yenemeyiz diyorlar… Hayır esas Millet İttifakı’nın peşine takılarak yenemeyiz istibdadı! Erdoğan’ın da istibdadın da siyaseten bir ayağı çukurda. Ekonomi batık, yolsuzluklar her yanı sarmış, iktidarla muhalefet kapışmıyor sadece. İktidar kendi içinde birbirine düşmüş. İşçi sınıfı silkelese belki de düşecekler. Ama patron partileri silkelemiyor bu iktidarı. Bir elleriyle tutuyorlar tepetaklak düşmesin diye. Çünkü Erdoğan’la Bahçeli’yle birlikte bu sömürü düzeninin de yıkılmasından korkuyorlar.

İşte bu yüzden sosyalistler işçi sınıfının cumhurbaşkanı adayını çıkarmak için birleşmelidir. Öncelikle oy toplamak için değil. İlkin işçi sınıfının güçlerini toparlamak için. Sonra emekçi halkı işçi sınıfının etrafında birleştirmek için! “Hak verilmez alınır” diyenlerin grevlerini “hürriyet işçilerle gelecek” diyen politik bir genel greve dönüştürmek için! Zincirli mecliste yetkisiz figüranlar olmaya değil zincirsiz bir Kurucu Meclis’le memleketi yeniden kurmaya yürümek için! İşçi emekçi hükümeti için! İş, aş, hürriyet için!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2022 tarihli 150. sayısında yayınlanmıştır.