İşçi sınıfı Ferhat Encü’ye atılan tokadı kendi yüzünde hissetmelidir
Hasta ve infazı yakılan tutukluların özgürlüğü için aileler tarafından bir yıldır devam eden Adalet Nöbeti eylemi kapsamında İstanbul Kadıköy’de yapılması planlanan basın açıklaması Kadıköy Kaymakamlığı tarafından hukuksuz bir kararla (Anayasal haklar mülki amirlerin keyfi kararlarıyla engellenemez!) ve polis zoruyla engellendi. Bu sırada HDP İstanbul İl Eş Başkanı ve HDP eski Şırnak milletvekili Ferhat Encü’ye bir polis komiseri saldırarak tokat attı. Bu tokat Ferhat Encü şahsında ezilen Kürt halkına atılmıştır ve halkta haklı bir infial uyandırmıştır.
İstanbul Valiliği bu konuda bir açıklama yaparak Encü’yü suçlu çıkartmaya çalışmış, polisi tahrik ettiğini öne sürmüştür. İktidar medyası da bu olay üzerinden CIA menşeili bilindik propaganda diline başvurarak Encü’ye terörist yaftası yapıştırarak üste çıkmaya çalışmıştır. Emekçi Türk ve Kürt halkını birbirine karşı saflaştırma çabası bir kez daha öne çıkmıştır. Oysa gerçek tam tersidir. Ferhat Encü’ye atılan tokat yarın cop, gaz, tazyikli su olacak, işçinin, kamu emekçisinin, köylünün karşısına çıkacaktır. Geçmişte hep böyle olmuştur, yarın da aynısı olacaktır. Bir Anayasal hak olan yürüyüş hakkının Kadıköy’de Kaymakamlık kararıyla ve polis zoruyla gasp edilmesi ile işçilerin Anayasal güvence altındaki grev hakkının Cumhurbaşkanı kararıyla gasp edilmesi istibdad madalyonun iki yüzüdür.
Che Guevara’nın söylediği gibi dünyanın neresinde olursa olsun bir ezilenin yüzüne atılan tokadı kendi yüzümüzde hissetmeliyiz. Hele ki bu tokat yanı başımızda kardeşimize atılmışsa… Tek bir işçi bile iktidarın propagandasına kanmamalı, ırkçı ve şoven medyanın etkisi altında kalıp “oh olsun”, “az bile yapmış” dememeli. Bunu yapmak demek, sermayenin emrindeki istibdada karşı gardını indirmektir. İşçi sınıfı istibdada karşı gardını indirdiğinde açlık ücretlerine mahkûm edilecek, hakkını aradığında ise istibdadın yumruğunu yiyecektir. Encü’ye atılan tokada karşı çıkmak için HDP’nin politikalarını desteklemek gerekmez. İşçi sınıfının ekmek ve hürriyet talebinin gereği ise ayrı gayrı demeden birleşmektir ve bu birliği sağlamanın yolu işçi sınıfının Ferhat Encü’ye atılan tokadı kendi yüzünde hissederek bu zulme karşı çıkmasından geçer.