Dejenere habercilik
Burjuva medyasının, cinsel şiddete yer verme tarzının erkek egemen sistemi koruyan bir dili içerdiğini biliyoruz. Habertürk, bu gerçeğin son örneklerinden birine imza attı.
Haber, amcasının tekstil atölyesinde çalışırken aynı atölyede çalışan 13 yaşındaki Gülistan’a “aşık” olan ve uzman görüşü alınarak “psikopat dejenere” olduğu saptanan Aziz’e dair. Haber Aziz’e dair çünkü olayı neredeyse Aziz anlatıyor. Aziz “aşık” oldu ya, güya Van depreminden kaçıp gelen zavallı aile ayakta kalabilmek için emeğine sarıldığı küçük Gülistan’ın evlenmesine izin veriyor. Ama Aziz bir gün kalkıp dövdüğü Gülistan tarafından terkedilince hem onu hem kendisini hem de iki ağabeyini katlediyor. Haber Aziz’e dair çünkü çocuk işçi Gülistan ve ailesi haberde neredeyse yok gibi. Mesele Aziz’in “kişilik bozukluğu” üzerinde düğümlenmiş. Öyle ya, Aziz “psikopat dejenere” olmasaydı, “aşka vefasız” Gülistan dayak yediği için terk etmeseydi bunlar olmazdı. Aziz de bari birkaç sene “aşkını” bekleseydi de, evlendikten sonra dövseydi!Haber bir sinema filmi gibi görsel algı yaratmaya dönük hazırlanmış. Olay yeri polisi gibi çalışılarak kafamızda resmediliyor cinayetler. Haber galerisine de, çekilebilen ne kadar kanlı fotoğraf varsa konulmuş. Böyle bir iletişim tarzının okuyucuyu taraf tutmaya yönlendirmesi çok olağan. Fakat Aziz ve “aşkının” tarafını. Medya, şiddeti saldırgan davranışla ilişkilendirerek yansıttığında izleyici-okuyucunun kurban-mağdur yerine saldırgan fail ile özdeşleşmesi olağandır. Bu hem saldırgan tutumu taklit etme noktasında insanlar üzerinde bir pekiştirici görevi görüyor hem de olayı ortaya çıkaran önkoşul-sonuç ilişkisinin gözden kaçmasına neden oluyor. Çünkü haberi okuyunca kanlar içinde yerlerde yatanlar ve “şiddetli bir aşk” sahnesinden başka bir şey umursanmıyor.
Habertürk’ün haberciliği, erkek egemen sistemin gözünden habercilik yapmak ve geleneksel habercilik pratiğini ortaya dökmek. Habercilik dilindeki tuzaklar “başarılı” biçimde kullanılarak, “tarafsızlık” iddiasının aslında masal olduğu ne güzel kanıtlanıyor: Gülistan’ın babası, başka haberlerde kızlarıyla Aziz arasında bırakın nişanı bir ilişki bile olmadığını söylüyor çünkü. Ama Habertürk, olayı “aşk” cinayeti olarak verince “daha çok okunacak” ya, böyle tercih etmiş. Üstelik kadını teşhir eden ve kadın-kız ayrımı yapan erkek egemen bir dille şiddet tekrar ediliyor ve kadına yönelik şiddetin “şanssız kurbana kafayı takmış, hasta, psikopat dejenere, cinsinin özelliklerini kaybetmiş” bir erkek tarafından “aşkına karşılık alamadığı” için gerçekleştirildiği saptanarak sistematik şiddetin üstü bir güzel örtülüyor. Böylece öldürme eylemi neredeyse meşruiyet kazanıyor, Gülistan bir istisna oluveriyor ve cinsel şiddet okuyucudan çok uzaklara gönderiliyor. Şeytan kulağına kurşun!
Hak haberi yapmak editoryal ve siyasal bir tercihtir. Reyting haberciliği yapmak da. Habertürk gibilerinin ikincisini tercih ettikleri çok açık. Böyle olunca da burjuva medyasında Gülistan gibi çocukların ya da ailelerinin gerçek dramı gözden uzak olmaya devam edecek. Van depremi sebebiyle göçen bir emekçi aile, şiddet gören ve öldürülen bir çocuk işçi ve patronun yeğeni eliyle ortaya çıkan erkek egemen kapitalist sistem göz ardı edilerek “psikopat dejenerelerin anti-sosyalliği” nedir o tartışılacak.