Eti Gıda işçisi soruyor ve cevap bekliyor!

Eskişehir Eti Gıda’da yaşanan işçi kıyımı ile başlayan süreçte Eti işçileri haklı bir tepki ve öfke içinde. Gerçek gazetesi olarak süreci takip ediyoruz ve işçilerin bizlere ilettiği görüş ve değerlendirmeleri kamuoyu ile paylaşarak onların sesi olmaya devam edeceğiz. Sadece işten atılan işçilerin hakları söz konusu değil, geride kalan işçiler, en mücadeleci olan, eleştirileri en yüksek sesle dile getiren arkadaşlarının yokluğunda ve patronla işbirliği içindeki yöneticilerin varlığında büyük sorunlar ve hak kayıpları yaşamaya devam edecek. Sadece Eti Gıda işçilerinin hakları da söz konusu değil, aynı zamanda Tekgıda-İş üyesi 43 bin işçi, patronla işbirliği ile değil patronlardan hakları söke söke alan mücadelesiyle öne çıkan sendikalarını geri istiyor. Mücadeleci bir Tekgıda-İş, Türk-İş içinde de önemli bir mücadele odağı ve örneği olmuştur. Dolayısıyla Eti Gıda işçilerinin sorduğu sorulara hep birlikte sahip çıkmalıyız.
Patronla görüşmeye neden yalnız gidilir?
Şimdi bu sorulara geçebiliriz. Yazımızı bir fotoğrafla birlikte yayınlıyoruz. Bu fotoğraf çok önemli ve işçi sınıfı adına dersler çıkarılması gereken bir fotoğraf. Peki bu fotoğrafın özelliği nedir. İsterseniz önce bu fotoğraftaki kişileri tanıtalım. Fotoğraftakilerden birisi Eti şirketler topluluğu yönetim kurulu başkanı Firüzhan Kanatlı diğeri ise Tekgıda-İş Sendikası Genel Sekreteri İbrahim Ören. Bu paylaşım 25 Temmuz tarihinde yapıldı bu paylaşımdan bir hafta sonra Eti fabrikalarında 170 kişinin üzerinde işçi işten çıkarıldı. Görüştüğümüz işçiler işten çıkarma kararının bu görüşmede alındığını söylüyor, Genel Sekreter İbrahim Ören ise işten çıkarmaların kendileriyle alakası olmadığını iddia ediyor. İbrahim Ören’e burada sormak gerekiyor Eti fabrikalarında iki tane şubeniz var ve bu şubelerin şube başkanları, yöneticileri var bu arkadaşlarınızı yanınıza almadan niçin patronla konuşmaya gidiyorsunuz? Patronla görüşmede ne konuşulduğunu niçin anlatmıyorsunuz?
İşten atılan işçilerin kötü sözleşmeye tepki gösterenler olması tesadüf mü?
3 Haziran tarihinde size göre güzel ama işçiye göre kötü sonuçlanan sözleşmeyi anlatmaya fabrikaya gittiğinizde işçinin nasıl bir tepkisiyle karşılaştınız bunu izah edebilir misiniz? Çünkü çıkarılan işçilerin çoğunun sizi o gün orada protesto eden işçiler olduğu ifade ediliyor. İbrahim Ören bugün o işten çıkarılan işçiler siz dün o fabrikada çalışırken beraber çalıştığınız aynı dertleri sıkıntıları paylaştığınız arkadaşlarınız. Bugün o arkadaşlarınız işsiz kaldılar. Bu işçilerin çocuklarının gelecekleri çalındı. Peki sizin bu durumda patronla poz vermek yerine patrona durun bakalım insanları aç ve açıkta bırakamazsınız demeniz gerekmez mi? Her şeyi paylaşırken bu konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmadınız?
Yaşadığınız hayatı patrona mı yoksa işçiye mi borçlusunuz?
Eti Gıda işçisi diyor ki: “Size bugün sosyal medya hesaplarınızda lüks otellerde dövmelerinizi göğsünüzü gere gere fotoğraf paylaşma imkanını veren patron değil biziz! Çalışırken sırtından terler akan işçilerin aidatları ile sürülen lüks yaşamınızın edindiğiniz malların karşılığı bu olmamalı!” İşçinin bu tepkisi haksız mı? Sendikacılık kendine güvenen üyenin hak ve hukukunu koruma olarak adlandırılmaktadır.
Bot hesaplar değil gerçek işçiler konuşuyor!
Eti işçisi diyor ki: “Sosyal medya hesaplarınızdaki paylaşımlarınızı beğeni yüksek görünsün diye satın aldığınız bot hesaplarla sendikacılığı karıştırmayın! Çünkü beğeni sayılarınıza baktığımızda 600-700-1000 beğenisi olan paylaşımlarınız var kim beğenmiş diye baktığımızda aşağılara indiğimizde beğenenlerin yarısı takipçisi olmayan Çin’limi, Kore’limi nereli olduğu belli olmayan bot hesaplar olduğunu görüyoruz…” Biz canı yanan işçilerin gerçek düşüncelerini aktarıyoruz. Sendikacının bu gerçek düşüncelere kulak vermesi ve sorumlu olduğu işçilere hesap vermesi gerekir.
Ne sendika kişilerin malıdır ne de sendikacılarda yönetici koltuklarının tapusu vardır!
Tüm Eti Gıda işçilerine sesleniyoruz. Eti fabrikası iki şube başkan ve yöneticileri, delegeleri ve işçi arkadaşlar bugün bu sıkıntıları fabrikalarınızda sizler çekiyorsunuz ve bu sistem böyle giderse bu işyerlerinde sizler korkutularak hep yokluk içinde çalışmaya mahkûm edileceksiniz. Eti patronu bu durumdan memnun çünkü çıkarılan kıdemli işçilerin yerine düşük ücretli yeni işçi alıyor, ayrıca işyerinde korku hâkim olduğu için herkes itaat etmek zorunda kalıyor. Seçtiklerimiz bizim kaderimizi, çocuklarımızın kaderini belirliyor. Korkuyla bir yere varılamayacağını gördünüz. Birileri bize ihanet ediyorsa bunu yapanlardan hesap sormazsak yarınlarımız daha karanlık olacak. Sendikamıza sahip çıkmak, yanlışlara göz yumarak olmaz. Tam tersine sendikamızı denetlemek sendikamıza sahip çıkmanın gereğidir. Şiarımız şudur: “Sendikaya üye ol! Sahip çık! Denetle!” Binlerce işçinin geleceği bir kişinin geleceğinden daha önemlidir. Ne sendika kişilerin malıdır ne de sendikacılarda yönetici koltuklarının tapusu vardır. Sendika işçinindir! Bu bilinçle tüm Eti işçilerini mücadeleye davet ediyoruz.