Metal işçileri MESS dayatmalarını da grev yasaklarını da aştılar! MESS’i ezmek ve istibdadı yenmek için mücadeleye devam!
14 Ocak’ta GE Grid Solutions fabrikasında toplu sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) üyesi Hitachi, GE Grid Solutions, Arıtaş Kriyojenik ve Schneider Elektrik fabrikalarında toplu sözleşme süreci metal işçilerinin zaferi ile sonuçlandı.
Grev yasaklarını çöpe atan metal işçileri önemli kazanımlar elde etti
Ağustos ayında başlayan toplu sözleşme pazarlıkları MESS’in uzlaşmaz ve dayatmacı tavrı sebebiyle uyuşmazlıkla sonuçlanmıştı. Arabulucu sürecinin Kasım ayında sonuçlanmasının ardından 1700 metal işçisi mesaiye kalmama ve iş durdurma eylemleri ile üretimden gelen gücünü yavaş yavaş kullanmaya başlayarak MESS’i uyardı. Fakat MESS, istibdad rejiminin hükümetinden aldığı grev yasağı garantisine de güvenerek metal işçilerine düşük ücretleri dayatmaya devam etti. Bunun üzerine 4 Aralık’ta Hitachi Enerji, 13 Aralık’ta GE Grid Solutions ve Schneider Elektrik işçileri greve çıktılar.
Erdoğan, MESS patronlarının ısmarlaması ile 14 Aralık günü metal işçilerinin grevini yasaklayarak tarafını bir kez daha gösterdi. Grev hakkını Kavel işçilerinden miras alan metal işçilerine bu yasak sökmedi ve grevler bir kişi bile eksilmeden devam etti. 19 Aralık’ta grevleri yasaklanmış olan Arıtaş işçileri de greve çıktılar. Grev yasaklarına sırtını dayayan MESS, metal işçilerini işten çıkarmakla tehdit etti. Yasaklar, tehditler metal işçilerini yıldırmadı. 2022’de Bekaert’ta 2023’te Green Transfo’da (o dönemki adıyla Schneider) grev yasaklarını tanımayan metal işçileri bir kez daha grev yasaklarını tanımayarak Türkiye işçi sınıfının önünü açtılar ve devletin en tepesinden gelen yasakların bile örgütlü işçileri durduramayacağını gösterdiler. İşte bu sürecin en önemli kazanımı Kavel işçilerinin mirası olan ve istibdad tarafından gasbedilmeye çalışılan grev hakkının grev yaparak savunulması olmuştur.
Ayrıca metal işçileri, grevlerinin sonunda maddi kazanımlar da elde ettiler. Grevler başlamadan önce %38 oranında zam teklif eden MESS, metal işçilerinin grev iradesi karşısında %52 ile %55 arasında değişen oranlarda zam vermek zorunda kaldı. Ayrıca MESS’in 3 yıllık sözleşme ve esnek çalışmayı dayatan maddeleri de grevlerle geri çektirildi. GE Grid Solutions işyeri başta olmak üzere bütün fabrikalarda emsal nitelikte sosyal haklar kazanıldı.
Geçmişin derslerini çıkaralım! MESS’in ve istibdadın karşısına daha da güçlü çıkalım!
Metal işçileri MESS’e sundukları taslakta ortalama saat ücretlerine %125 zam talep ediyorlardı. Bu taslakla ve sürecin başında hedeflenen rakamlarla imzalanan sözleşmeler kıyaslandığında alınan rakamlar düşük gözükebilir. Bu durumda belirleyici olan işten atma tehditlerinin gölgesinde imzalanan Hitachi sözleşmesi olmuştur. Hitachi’de sözleşmenin imzalanmasının ardından yazdığımız yazıda da belirttiğimiz gibi (https://gercekgazetesi1.net/isci-ve-sendika/mucadelenin-derslerini-cikaralim-saflari-siklastiralim-grev-yasaklarini-grevle) bu süreçte işten atma tehdidine boyun eğerek taslakta talep edilen zam oranının yarısından daha az bir oranda sözleşmenin imzalanması diğer fabrikaların patronlarına güven vererek, işçilerde moral bozucu bir etki yapmıştır. Bu durumun baş sorumlusu metal işçilerinin anayasal hakkı olan grevleri yasaklayarak MESS patronlarının pazarlık gücünü arttıran siyasi iktidardır. Metal işçileri grev yasağına rağmen greve devam etme kararı aldıktan sonra bu grevler bir zam mücadelesinin ötesinde istibdada karşı hürriyet mücadelesine dönüşmüştür. Bu nedenle grev hakkının grevle savunulması imza atılan rakamlardan daha belirleyici bir önemdedir.
Öte yandan sözleşme maddeleri üzerinden verilen kavga da son derece önemlidir. Grev yasağına karşı direnişin merkezde olması bir bütün olarak sürecin değerlendirilmesine mâni olmamalıdır. Tüm süreçten gerekli derslerinin çıkarılmaması ileride yanlışlara yol açabilir. İleriye dönük olarak ders çıkarılması gereken konulardan biri Hitachi’de imzanın işten atma tehdidinin bir sonucu olarak atılmasıdır. Sürecin daha başında grevlerin yasaklanacağı ve yasakların ardından işçi çıkarma tehditleri geleceği bilinirken böyle bir tehdide karşı da MESS’e bağlı diğer fabrikalarda da üretimden gelen gücün kullanılması başta olmak üzere MESS’i sıkıştıracak çeşitli eylemler için hazırlıklar yapılmalıydı. Ayrıca taslak hazırlanırken tüm fabrikaların taslakları ortaklaştırılıp MESS’e tek taslak verildiği gibi sürecin tamamı bir bütün olarak yönetilmeli ve tek işletmede imzalanan sözleşmelerin imzası konusunda da bütün fabrikaların ve şubelerin fikri alınmalıydı. Ayrıca toplu sözleşmenin taslağını hazırlayarak hedefleri belirleyen işyeri komitelerinin sözleşmenin imzası konusunda da irade sahibi olması sağlanmalıydı. Tüm süreci yöneten strateji ve taktikleri belirleyen sendika yönetimi elbette ki sadece işyerini değil tüm süreci gelecekteki mücadeleleri vb. gözeterek kararlarını verecektir. Ancak sendikal önderliğin gerekli gördüğü adımları atarken daha etkin bir ikna mekanizması işletmelidir.
Sürecin sonuna gelindiğinde diğer fabrikalarda da benzer rakamlara imza atılmasına rağmen belirli bir memnuniyetsizliğin ve moral bozukluğunun olduğu fabrika imza atılırken işyeri komitesinin fikrinin sorulmadığı Hitachi fabrikası olmuştur. Bu da ileriye dönük olarak ders çıkarılması gereken bir konudur.
MESS’i bir kez daha sarstık! 2025’te MESS’i ezelim ve hürriyet mücadelesini büyütelim!
Süreç şüpheye yer bırakmayacak şekilde metal işçilerinin zaferi ile sonuçlanmıştır. Yukarıda da söylediğimiz gibi bu süreçte sözleşmelerin imzalandığı rakamlar ikincil önemdedir. Metal işçilerinin grev yasaklarına rağmen grevlerini sürdürmeleri ve grevlerin yasaklandıktan sonra 30 günden fazla sürmesine rağmen MESS’in bir işçiyi bile işten atmaya cesaret edememesi hiçbir ücret zammıyla mukayese edilemeyecek önemdedir. MESS de AKP iktidarı da metal işçilerinin gücünü ve direncini görmüştür. Daha da önemlisi metal işçileri kendi güçlerinin farkına varmış ve 2025 yılının Eylül ayında başlayacak olan büyük grup MESS sözleşmesine hazırlanan sınıf kardeşlerine yolu açmıştır.
Birleşik Metal-İş sendikası ve metal işçileri MESS’in düzenini bir kez daha sarstılar, 2025 yılında ise MESS’i yıkmak için geride kalan sürecin kazanımlarına yaslanarak dersler çıkarılmalı ve büyük MESS grubunun toplu sözleşmesi için hazırlıklara derhal başlanmalıdır. Metal işçilerinin ekmeklerinin büyümesi için grev yasaklarında rekor kıran istibdad hükümeti ile hesaplaşmak gerekmektedir. Metal işçilerinin zaferi, sendika hakkı için büyük bir direniş gösteren Polonez işçilerinin, fabrika işgaliyle sendika hakkını savunan Betek Kimya (Filli Boya) işçilerinin ve daha nice mücadelelerin kazanımlarıyla birlikte 2025 örgütlenme ve mücadele yılına ışık tutmuştur. İşte bu yüzden metal işçileri sendikalarına Kavel ruhuyla sahip çıkmalı ve 2025 toplu sözleşmesinde MESS’i ezip, istibdada karşı hürriyet mücadelesine öncülük etmelidir.