Alma Ata Konferansı: Gelecekte aşılması gereken doruk

Dünyadaki insanlar arasında çok ciddi eşitsizlikler mevcut. Örneğin her yıl milyonlarca insan yeterli gıdaya, temiz suya vb. erişimi olmadığı için ölüyor. Aslında bu bir kader değil. Bir yıl içinde dünya üzerinde üretilen gıda miktarı tüm dünyadaki insanları doyurmaya yetecek düzeyde. Peki benzer eşitsizliklerin yaşandığı sağlık için de durum aynı mı? Dünyada yaşayan herkesin sağlıklı olması mümkün mü? Bundan 46 yıl önce bunun mümkün olduğu tüm dünya tarafından kabul edilmişti.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 46 yıl önce, 6-12 Eylül 1978 tarihlerinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) içerisinde yer alan Kazakistan’ın o zamanki başkenti Alma Ata’da Temel Sağlık Hizmetleri başlıklı bir konferans düzenler. Bu konferans, dünya halklarının sağlığa erişimindeki eşitsizlikleri vurgulayarak herkesin sağlığa erişebileceği bir dünyanın mümkün olduğunu kabul eder. “2000 yılında Herkese Sağlık” hedefi koyulur ve bu hedefe varmak için devletlerin izlemesi gereken ilkeler bir bildiri şeklinde yayınlanır (Alma-Ata Bildirisi). Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dâhil DSÖ’ye üye devletler bu bildiriye imzalarını atarlar.

Gözden kaçmasın, dönem Soğuk Savaş dönemidir. SSCB’nin başı çektiği işçi devletleri ile ABD ve müttefiki ülkeler DSÖ içinde de mücadele etmektedir. Konferansın gerçekleştirildiği ülkeden, içeriğine, ortaya koyduğu hedeften ve sonunda kaleme alınan bildiriye, hepsi ayrı bir mücadelenin ürünüdür. ABD tarafı sağlığı bireylerin sorumluluğunda, belli bir ücret karşılığında alınacak bir hizmet olarak görüyor ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin başat olmasını savunuyordu. SSCB tarafı ise sağlığı devletin vatandaşlarına ücretsiz şekilde vermesi gereken bir hizmet olarak görüyor ve koruyucu ve önleyici sağlığı savunuyordu. Bu açıdan bakıldığında ve ana hedef dikkate alındığında SSCB tarafının bu konferansın galibi olduğu söylenebilir.

Bu galebe çalma durumu bildiriye de yansımıştır. Bildiri on bölümden oluşmaktadır. Bildirinin pek çok bölümünde tedavi edici sağlık hizmetlerinden ziyade koruyucu ve önleyici sağlık alanına ve sağlığı etkileyen etmenlere odaklanılmıştır. Hastanelere, ilaçlara, sağlık çalışanlarına vb. vurgu cılızken; sosyal ve ekonomik faktörlere, barışa ve savaşa, devletin başat rolüne, bilime ve teknolojiye, ülkeler arası dayanışmaya vurgular güçlüdür.

Alma Ata Bildirisi’nin içeriğine bugüne kadar çokça eleştiriler yöneltilmiş, koyduğu “2000 yılında Herkese Sağlık” hedefini gerçekçi bulmayan çok olmuştur. SSCB tarafının savunduğu değerler düşünüldüğünde gerçekten de bildirinin bölümlerinin yetersiz, bazısının düpedüz ABD tarafına tavizler içerdiği söylenebilir. Ancak tüm bunlara rağmen, bize göre, konferansın ortaya koyduğu hedef, sonucu olarak yayınlanan bildirinin muhtevasından veya bu hedefe ulaşılıp ulaşılmamasından çok daha öte bir anlam taşımaktadır.

Burada esas odaklanılması gereken nokta bu konferansın organizasyonunun ve sonuçlarının rutin DSÖ programı içinde gerçekleşmediğidir. SSCB ve müttefiklerinin, DSÖ içindeki yıllara yayılmış ideolojik ve pratik mücadelesinin bir sonucudur. Ve ortaya koyduğu ufuk açısından bugüne kadar aşılamamıştır. Şöyle bir düşünelim: 2000 yılında dünyaya bakan biri, bırakalım “Herkese Sağlık” hedefine yaklaşmayı, dünyanın 1978 yılından çok daha geri bir noktada olduğunu görmüştü. Bugün ne yazık ki daha da geri bir noktadayız. Her geçen yıl, dünyadaki diğer eşitsizliklerle paralel olarak sağlık açısından da eşitsizlikler artıyor. Denebilir ki 46 yıl önce bu hedef koyulmuş ama bugün geçerli mi? O günkü dünyaya kıyasla üretimin ve teknolojinin geldiği yer kıyaslandığında çok daha geçerli olduğu açıktır. Ama buna rağmen bugün DSÖ’ye üye ülkelere Alma Ata’nın ortaya koyduğu hedef kabul ettirilebilir mi? Cevap ne yazık ki hayırdır.

Dünyadaki eşitsizliklerin kader olmadığını, kapitalizmin ürünü olduğunu savunanlar olarak SSCB ve diğer işçi devletlerinin olmadığı bugünkü dünyada dünden daha fazla mücadele etmemiz gerektiğini anlamamız gerekir. 2000 yılında veya bugün hâlâ “Herkese Sağlık” hedefi başarılamadıysa, bunun nedeni sağlık alanında aranmamalı. Alma Ata’nın bıraktığı en önemli miraslardan biri sağlığın esas olarak ekonomik, sosyal ve siyasal alanlar tarafından belirlendiğidir. Kaybımız ideolojik ve siyasal alandadır. Daha açık söylersek SSCB ve diğer işçi devletlerinin dağılmasındaki dinamiklerdedir. Gelecekte “Herkese Sağlık”ın yolu hatalarımızdan ne kadar ders çıkardığımız ve bunları ne kadar sabırla ve inatla mücadeleye yansıttığımızdan geçecektir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2024 tarihli 181. sayısında yayınlanmıştır.