İstanbul Perfetti Van Melle’den bir işçi: Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır!

Perfetti Van Melle fabrikasından direnen, mücadele eden, ekmeği uğruna savaşan tüm emek dostlarına selam olsun. Altı senedir Perfetti Van Melle şirketinde çalışmaktayım. Perfetti Van Melle, geçmişte maddi yönden işçisini ezdirmeyen bir fabrikaydı. Pandemi sonrası ülkede artan enflasyon dolayısıyla işçi sınıfı büyük bir çöküş yaşadı. Çoğu işveren işçisine sahip çıktı, ama Perfetti Van Melle şirketinde çalışanlar bu konu hakkında konuşmak istediğinde “Kapı orada, istemeyen gitsin!” lafını işittik. Biz şirketimize hep güvendik, ama şirketimizden hiçbir zaman olumlu bir geri dönüş alamadık. Zaman geçtikçe bizler yükselmek istedik, ama Perfetti Van Melle şirketinde yükselmenin de bir mantığı yoktu. Sadece sorumlulukların artıyordu, maddi yönden yine bir kazanım olmuyordu. Perfetti Van Melle işçisi bir çıkış yolu arıyordu, şirketten bize bir geri dönüş yoktu, kendi yolumuzu kendimiz bulacaktık. Perfetti Van Melle işçisi de öyle yaptı. 2023 Haziran ayında artık herkes iyice daralmıştı. Bizde arayışımızı sendikanın kapısını çalmakta bulduk.

Tekgıda-İş sendikasıyla 2023 Haziran ayında ilk görüşmemizi yapmıştık. Bu görüşmenin işçiler açısından büyük bir kazanım olacağını o gün Tekgıda-İş sendikası Örgütlenme Uzmanı Yunus Durdu tarafından iyice öğrenmiş olduk. Yaptığımız toplantıdan sonra herkes kollarını sıvadı. Ya bu iş olacak ya da buradan hep birlikte atılacağız dedik. İlk başlarda ekip arkadaşlarımızla işçi arkadaşlarımızı toplayıp Yunus Durdu önderliğinde toplantı düzenledik. Her toplantı bizim için çok güzel bir deneyimdi, işçi arkadaşlarımız daha da bilgilenmişti, haklarımızı iyice öğrenmiştik. Bu mücadele altı ay sürdü. Aralık ayında çoğunluğu tamamladık ve Türkiye Cumhuriyeti Çalışma Bakanlığından çoğunluk yetki belgesini aldık. Asıl işimiz bundan sonrasıydı, içeride güçlü durmamız gerekiyordu.

Perfetti Van Melle yönetimi bakanlıktan yetkiyi aldıktan sonra işçilerin üzerine gelmeye başladı. Bizim yöneticilerimizin, bizim ürettiğimiz, paketlediğimiz malların satışı ve işçiye daha iyi bir hizmet vermek için orada olmaları gerekir, işçinin kuyusunu kazmak için değil. Ama Türkiye’de Türk yöneticiler insanları köleleştirme ve işçiden nasıl kâr elde ederiz derdine düşmüşler, tıpkı Perfetti Van Melle yönetimi gibi. İnsan Kaynakları yöneticileri ilk başta “Fabrikayı kapatırız yine de bu sendikayı buraya sokmayız!” dedikodusu yayarak işçileri korkutmaya çalıştılar. Daha sonrasında ise hiçbir açıklama yapmadan 180 kişiyi sorgusuz sualsiz yıllık ücretli izne çıkardılar. İçeride ise “Sendika yüzünden bunlar oluyor, daha iyi günleriniz bunlar!” söylemlerini içerdeki adamları tarafından işçi arkadaşlarımıza duyurmaya başladılar. Ama asıl olayın ise Süveyş Kanalı tıkalı olduğu için ham madde eksikliği olduğu sonradan öğrenildi. Perfetti Van Melle ise krizi fırsata çevirmeyi hedefledi. Bu söylemler yüzünden birkaç istifa olsa da hiçbir şey değişmedi. Arkadaşlarımız durumun farkına vardı ve tekrar üye oldular. Tabii ki de bunlarla yetinmediler. Formenler ve içerideki adamları sendikalı arkadaşlara sürekli mobbing ve sözlü tacizde bulundular. Olur olmadık savunmalar yaptırdılar. 35 senedir fabrikada olmayan kurallar konulmaya başlandı. Bakanlık tarafından atanan yedi temsilcimizden biri, sevgili Ayhan Yaylalı, iftira sonucu işten atıldı. Ayhan Yaylalı’nın olayla ilgili şahitleri olmasına rağmen dinlenmeyip tek taraflı fesih ile iş akdine son verildi. Ayhan Yaylalı’ya iftira atan kişinin ise, içeride, işten atıldıktan sonra bir göbek atmadığı kaldı. Şimdi size soruyorum emek dostları, bir işçi bir işçinin yanında durmazsa, böyle yaparsa, onlar, bütün gücü eline almış kendini fabrikanın patronu sanan sözde yönetici olan kişiler işçilere neler yapmazlar.

Ayhan Yaylalı 197 gündür tek başına fabrikanın kapısının önünde anayasal hakkı olan grevine devam etmektedir. Bu süreçte bizler, içerideki çalışan arkadaşları olarak, sık sık mücadelemiz için kapının önünde toplanmaktayız. Perfetti Van Melle kapının önüne kamyonet çekip bizim buluşmamızı engellemeye çalışsa da biz hep orada olmaya devam edeceğiz. “Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır!” sözlerini bize sevgili Yunus Durdu öğretti. Bize kattığı bu deneyimler için ona ne kadar teşekkür etsek azdır. Her sendikanın bir Yunus Durdu’su olsa işçi her zaman istediğini elde eder. Perfetti Van Melle yönetimine şunları söylemek istiyorum, işçinin hakkını vermek için mücadele edin, daha iyi, sevgi dolu bir iş ortamı istiyorsanız bunu yapın. Bize savunma yazdırarak, kameralardan bizi izleyerek hiçbir şey elde edemezsiniz. Perfetti Van Melle işçisi bir suçlu değil, anayasal hakkımızı kullandık ve sizin de bu hakkımıza saygı göstermenizi istiyoruz. Ülkemizdeki işsizliği koz olarak kullanıp işçinin hakkını yemekten vazgeçin. İlk günden itibaren bize desteğe gelen Sayın Dr. Levent Dölek ve Devrimci İşçi Partili arkadaşlarımıza da teşekkür ederim. Bu mücadelemiz toplu iş sözleşmesi yapılana kadar devam edecektir. Perfetti işçisi yalnız değildir. Arkasında gıda iş kolunun en büyük sendikası Tekgıda-İş sendikası vardır. Son olarak Perfetti Van Melle çalışanlarına, emek arkadaşlarıma bir söz söylemek istiyorum. Bir gün gelir açmaz dediğin çiçekler açar, gitmez dediğin dertler gider, bitmez dediğin zaman geçer, ama hayat öyle bir şey ki… Önce şükür, sonra sabır, sonra da inanmak gerekir…

İstanbul Perfetti Van Melle’den bir işçi

Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2024 tarihli 180. sayısında yayınlanmıştır.