Kaçak maden işleten patronlar bir göçmen işçiyi canice katletti
Türkiye’de iş cinayeti sayısı her yıl yeni rekorlar kırıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri sermaye açısından birer gider kalemi olduğu için, kârlarını arttırmak isteyen patronlar en temel önlemleri almaktan imtina ediyor. İşçi örgütlülüğünün düşük olduğu, denetimden uzak olan, kaçak ve izinsiz çalışmanın yoğun olduğu sektörlerde iş cinayetleri daha da yoğunlaşıyor. Göçmen işçilerin de yoğunlukla çalıştırıldığı böyle sektörlerde patronların gözü karalığı sınır tanımıyor. İşçiler çalışma sırasında hayatını kaybetmese bile patronlar tarafından düpedüz öldürülüyor.
10 Kasım günü Zonguldak bu şekilde işlenmiş bir cinayete sahne oldu. Zonguldak’a bağlı Kilimli ilçesinde, kaçak bir maden ocağında çalışan 50 yaşındaki Afganistan uyruklu Vezir Muhammed Nurtani, bu kaçak madeni işleten Hakan Körnüş ve Enver Gideroğlu isimli patronlar tarafından dövülerek öldürüldü ve benzinle yakıldı. Madende çalışan bir işçinin ifadesine göre; ocakta baygın halde bulunan Nurtani, hastaneye götürülürse kaçak madenin kapatılacağını söyleyen patronlar tarafından hastaneye götürülmedi. Maden patronları işçinin elbiselerini sobada imha etti ve soğuk kanlı şekilde yakındaki benzinlikten bidon ile benzin alıp Nurtani’nin cesedini araba bagajında ormana götürerek benzinle yaktı.
Zonguldak’ın yerel gazetelerinden Pusula’ya göre bölgede en az 800 göçmen, Nurtani gibi, kaçak maden ocaklarında çalıştırılıyor. Denetim yapılmayan madenlerde çalışan göçmen işçilerin yasal statüsü olmadığı için yasal hak talep edemiyorlar. Sigortasız, düşük ücretlerle, hiçbir yasal hak sahibi olmadan, kötü koşullarda çalışan göçmen işçiler çalışma sırasında ölse bile çoğu durumda kayıt altına alınmıyor ve dolayısıyla ne sorumlular cezalandırılıyor ne de ölen işçinin ailesi tazminat alabiliyor. Bu kayıt dışı çalışma koşullarına güvenen patronlar mafyatik ve canice davranışlardan da geri durmuyor. Dahası devlet de tüm bu koşulları bilmesine rağmen patronların arkasında durup olan bitene göz yumuyor.
Nurtani’nin hikayesi sadece göçmen işçinin değil, Türkiyeli işçinin de hikayesidir. Göçmen işçilerin yasal statüden yoksun şekilde çalışması, patronları yerli işçiye karşı da cesaretlendirmektedir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmasının da, kaçak işletmelerin kayıtlı hale gelmesinin de, işyerlerinin işçiler tarafından denetlenmesinin de çözümü ancak işçi sınıfının örgütlenmesinden ve yerli-göçmen ayrımı olmaksızın omuz omuza mücadele etmesinden geçiyor.