Fabrikalardan Haberler Mayıs 2020
“Fabrikalardan Haberler” köşesinde, çeşitli sektörlerden fabrikalarda çalışan işçi arkadaşlarımızın fabrikadaki deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz.
Maske kıtlığında VİP Giyim ceket dikmeye devam edecek!-Kocaeli VİP Tekstil’den bir işçi
Bir ürünün mimarı onu tasarlayan değildir, bir ürünün gerçek mimarı onu ortaya çıkaran işçilerdir.
Merhaba arkadaşlar, ben VİP Giyim’den yazıyorum. VİP Giyim’de salgın döneminde çalıştırılmaya karşı işi durdurarak izne çıkmıştık. Geçtiğimiz günlerde kısmi olarak işbaşı yapmaya başladık. 4 Mayıs itibariyle 300 küsür işçi çalışmaya başlayacak. Maske üretmek için çalışacaktık ama ondan vaz geçip bize ceket diktirmeye devam edeceklermiş. Maske üretince devlete bağış da yapmak gerektiği için olabilir tabii. Sigortalı olduğumuz halde ben ve benim çevremdeki birçok insan eczaneye gidip maske alamadık. Biz VİP olarak bu konuda bir sürü insana yardımcı olabilirdik ama öyle bir ihtimal konuşulmuyor şu an. Takım elbise daha önemli! Fabrikada alınan önlemler hakkında hiç bilgi verilmedi bize. Oruçlu olmayanlar yemekhane sırasına nasıl girecek? Makinalarımız arasına 1,5 metre mesafe getirilecek mi? Maske verecekler mi? Dolaphanede her gün yaşadığımız izdihama çözüm buldular mı? Dezenfektan da 6-7 tane vardı, sayısı artacak mı? Tuvaletler sürekli temizlenecek mi? Bunları sormamıza rağmen cevap alamadık. Aslında cevap alamamak da bir cevaptır. Biz daha sormadan bizi 4 Mayıs’ta fabrikaya doluşturacak insanların bunlara cevap vermesi gerekirdi. Patron ve ustalar bizim haklarımıza, sağlığımıza sahip çıkmıyorsa biz işçiler birbirimize sahip çıkarız. Aynı işi durdurduğumuz gün yaptığımız gibi. Birlik ve dayanışma inancıyla emek, barış ve özgürlük mücadelemizde tüm ezilenlerin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlarım!
Kaderimiz de mücadelemiz de bir - Kocaeli Darıca’da yaşayan bir göçmen işçi
Geçmiş ile bugün arasında gerçeklik ve hayal gücü arasında savaşın perişan ettiği bir ülkede büyüdüler genç göçmen işçiler. İnsanlık bu savaşın anlamını ne yazık ki hala bilmiyor.
Ve insanlar arasında hiçbir ayrım yapmayan Suriye halkının büyük bir çoğunluğu artık ayrımcılığa bulanmış olan ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar. Ve daha güvenli ülkelere giderek hayatlarını güvenceye almak için en çok da göçmen Türkiye’ye geldi.
Fabrikalarda hayatlarını arayan Suriye’li işçiler bir çok kere ayrımcılıkla karşılaştığı yetmezmiş gibi bir de patronlar tarafından eziliyor. En kötü işleri en az paraya yapan biz Suriyeli işçiler Türk işçileriyle aynı düzen tarafından eziliyoruz. Suriyeli işçiler için en yaygın sömürü şekli çok uzun saatlere kadar çalıştırılmak ve bunu kabul etmediğimiz zaman patron tarafından işten atılma tehdidiyle karşılaşmak. Türkçe bilen işçi ile bilmeyen işçinin yaptığı iş arasında bile neredeyse farklar var. Türkçeye hakim olmayan Suriyeli işçilere patronlar istedikleri belgeleri imzalatıp birçok haktan yoksun bırakabiliyor.
Bu yazının yazıldığı aynı gün Adana’da genç bir Suriyeli işçi olan Ali Hemdan polisten para cezası yememek için kaçtı ama kendisini vuran polis tarafından hayatını kaybetti. Türkiye’de Suriyeli yoksul göçmenler için ne yazık ki yasaların pek bir değeri yok. Çoğunlukla ırkçı saldırılarla karşı karşıya gelmiştik fakat polisin aramızdan aldığı arkadaşımız bizi derinden üzdü.
Lakin biz inanıyoruz ki bu tür saldırılara karşı tek çare yine fabrikalarda Türk ve göçmen işçilerin, bizi sömürenlere karşı birlikte mücadelesidir. Irkçılık da, sömürü de işçileri birbirine düşürmek için yapılan saldırılardır. Bu saldırılara, kaderi de mücadelesi de bir olan Türk ve göçmen işçiler birlikte mücadele ederek cevap verecektir. Şimdiden tüm dünya işçilerinin uluslararası emek ve dayanışma bayramı olan 1 Mayıs bayramımızı kutlarım.
Mücadeleye her yerden devam!- İzmir SF Tekstil direnişinden bir işçi
Ben bu mektubu SF Tekstil direnişinden yazıyorum...
Biz yıllarca SF Tekstilde çalışmış ve bir o kadar emek vermiş sırf sendikaya üye olduk hakkımızı aradık diye kapı önüne konulan, kovulan bir sürü iftiraya uğramış dört kadınız. Bu fabrikada yaklaşık 10 yıla aşkın çalışmışlığımız var ve bu dönemde neredeyse yılda 2 ay haricinde hemen hemen hergün mesaiye kalmış, ve performans vermiş insanlarız. Ve bu fabrikada adalet olmadığı için haksızlığa uğrayan, ezilen, aşağılayıcı sözleri işiten, özel hayatı olmayan, ve özel durumlar için izin almayı bırakın, çocukları hasta iken izin alamayan işçileriz. Ve biz bu adaletsizliğe son vermek için çıktığımız yolda yine adaletsizce işten çıkarıldık. Sanki o yıllar yaşanmamış emeklerimiz çabalarımız hiçe sayılarak arkamızdan onlar iyi insanlar değildi diyerek beni ve diğer kadın arkadaşlarımı kapı önüne koydular. Soruyorum sizlere, bizler iyi insanlar değildik neden 10 yıldan fazla bu fabrikada çalıştık? Sürekli mesaiye kaldık ve o kadar tuhafdır ki prim aldık. Biz şimdi dört kadın, SF Tekstil direnişçileriyiz. Diğer işçilerin sesiyiz. Birde bu dönemde dünyayı yakıp kavuran salgın virüsle karşı karşıya geldik, sağlık açısından dolayı tam donanımlı uygun yerde olmadığımız için ara verme kararı almak zorunda kaldık, ama evdede olsak biz direnişimizin arkasındayız yılmadık en kısa zamanda yine alanımızda olacağız. Bu ara verdiğimiz dönemde sendikayla bir araya gelmesekde hep haber içindeydik her konuda yine bizimle beraberlerdi. Burdan Deriteks sendikasına teşekkür etmek istiyorum.
Mücadeleye her yerden devam...
Bu düzenin çivisi çıktı, yıkıp başka bir düzen kurmak gerek; işçilerin düzenini!- İzmir Sünel tütün fabrikasından bir işçi
Merhaba kardeşlerim. Ben mevsimlik tütün işçisiyim. Çalıştığım fabrikada 3 ile 6 ay arası iş olur sonrasında bize yol görünür. İşsizliğin bu kadar artmış olduğu, açlıkla yoksullukla karşı karşıya olduğumuz şu dönemde salgın malgın dinlemeyip bu sezonda da fabrikaya çalışmaya koştuk. Çünkü virüs öldürmese geçim sıkıntısı öldürecek bizi. Devlet desteği ile salgını fırsat bilen patronlar bu sezon kurnazlıklarını iyice geliştirip yeni yeni adetler geliştirdiler. Korona virüs sanki mesaili çalışıyormuş gibi haftasonları sokağa çıkma yasağı ilan eden devlet, son zamanlarda resmi tatilleri bu yasağa dahil ederek patronların ekmeğine bal sürdü. Patron, zaten kısmi çalışan bizlere resmi tatilin yevmiyesini vermemek için bir gün önceden izin yazıyor. Hem keyfi çalışma düzenini bize dayatıyor hem de alacağımız üç kuruş maaşı kırpabildiği kadar kırpıyor. Çalışma arkadaşlarım şu sıkıntılı süreçte işsiz kalırız, aç kalırız korkusuyla seslerini çıkaramıyor. Bunu gören başımızdaki asalaklarsa bizi kurutana kadar kanımızı emiyor.
Dünyada insanların patır patır öldüğü şu pandemi koşullarında bize göz göre göre ölümü göstererek fabrikalarda, işyerlerinde çalıştırıyorlar. Biz de çalışıyoruz, evde kalmak gibi bir lüksümüz yok. Çalışmazsak aç kalırız, çok net. O zaman eğri oturalım doğru konuşalım, kaybedecek neyimiz var? Kaybedecek tek bir şeyimiz bile yok ama bu asalak patron sınıfına karşı mücadele edersek kazanacak koca bir dünyamız olur. 1 Mayıs geliyor! Bu yılki 1 Mayıs çok özel olacak. Bu düzenin kalleş olduğunu çok açık gördüğümüz bir dönemdeyiz. İşçi kardeşlerim, bu kalleş düzeni yıkmak zorundayız. Bunun için örgütlü bir mücadele vermeliyiz. Bu 1 Mayıs’ta meydanlarda olamasak da bulunduğumuz işyerlerimizde, mahallemizde haykıralım; Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
İşçiye hakkını vermiyorlar emperyalizme yaranmak için her şeyi yapıyorlar- Bursa’dan Migros depo işçisi
1 Mayıs 1977'de 41 emekçi kardeşimizi şehit edip, 136 emekçi kardeşimizi yaralayan emperyalizmin taşeronu güçlere karşı öfkemizle, her sene omuz omuza olduğumuz meydanlarda bu sene olamasak da gönül gönüleyiz! "Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği, Yaşasın işçi ve köylü” diyerek Türkiye'de emekçiye verilen değeri bir kez daha gördük. Sokağa çıkma yasağında bile sokağa çıkmak zorunda kalan evine bir lokma ekmek götürebilmek için ölümüne çalışan işçi ve emekçiye karşı hükümet ve sermayedarlar hayatımızla oynamaya devam etmektedir. Koronavirüs tedbirleri için işçisini 15 gün evde bırakamayan hükümet başka ülkelere uçaklar dolusu sağlık malzemesi yardımı yapmaktadır. Her zaman olduğu gibi bir kez daha mevcut hükümetimiz Amerikan emperyalizmine destek vermektedir. Bizlerden bağış isteyerek toplanan parayla bizlere değil emperyalistlere yaranmak istemektedir. Birçok fabrikada covid 19 vakası görülmesine rağmen hala iş yerleri çalışmaya devam etmektedir. Hükümet işten çıkarmak yasak dedi. Ama ücretsiz izine çıkarabilirsiniz dedi. "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" insanlar ölüyor ve hala sermayedarları desteklemekte ve işçi emekçiyi hiçe sayan tavırlara devam etmekteler. İşçi ve emekçiler olarak yapabileceğimiz tek bir şey var örgütlenmek ve baskılara boyun eğmemektir. Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın İşçiler Emekçiler!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2020 tarihli 128. sayısında yayınlanmıştır.