Gayya kuyusu avcıları
“Indopacom” size bir şey ifade ediyor mu? Ya QUAD? Muhtemelen hayır. Mesela Centcom ya da Africom desek anlayacak çok olur. İlki ABD askeriyesinin Ortadoğu’dan Orta Asya’ya uzanan bölgedeki komuta heyetine verilen ad, ikincisi de onun Afrika’daki karşılığı. Ama Indopacom ve QUAD kolay bilinemez zira bunlar 2018 hasadı.
Indopacom, adından belli, ABD’nin bir başka bölgedeki komuta yapısı. Ta 1947’den beri var olan Pacific Command (Pasifik Bölgesi Komutanlığı) 2018’de Trump döneminde Indo-Pacific Command (Hint-Pasifik Bölgesi Komutanlığı) oldu. Neden? Çünkü Amerika Hindistan devini Çin devi ile çarpıştırmaya hazırlıyor.
Sadece onu mu? QUAD da bu sorunun cevabını veriyor. Bu, “Dörtlü Güvenlik Diyalogu” adının kısaltması. ABD ve Hindistan’ın yanı sıra bölgenin öteki iki büyük zengin ülkesi Japonya ve Avustralya’yı kapsıyor. Japonya zengin ama doğru dürüst ordusu yoktu. Anayasasındaki bir madde, ülke dışında asker bulundurmasını yasaklıyordu. 2006’da başa gelen eski başbakan Şinzo Abe döneminde bu sorun çözüldü. Avustralya’ya gelince, o ABD’nin eski ortağı: Vietnam Savaşı (1961-1975) esnasında ABD ordusunun bu kahraman halka karşı baş yardımcısı Avustralya idi.
Bunlar Trump ürünü. “Demokrat”, “barışçı”, “diyalog yanlısı” diye yüceltilen Biden başa geçince, ilk iş Mart başında QUAD’cılarla video konferans yaptı. Sonra Dışişleri Bakanı ve Pentagon’un şefini bu ülkelerle görüşmeye yolladı. Güney Kore’yi de almak istiyorlar yanlarına ama Güney Kore, Kuzey’deki yurttaşlarıyla iyi geçinmek isteyen bir iktidarın elinde. Bakalım zaman ne gösterecek?
Sanki ABD’nin bölgedeki üsleri ve asker yığınağı yetmezmiş gibi! Japonya’da 55 bin askeri, Güney Kore’de son rakam 29 bin askeri, Hawai’de 42 bin askeri var. Guam adası, Avustralya ve Yeni Zelanda üsleri de cabası.
ABD ve Batı ittifakı Çin’i her geçen gün başka bir noktadan sıkıştırmaya çalışıyor. Eskiden Tibet halkının ezilmesini kaşır, Çin’in yakın müttefiki Kuzey Kore’yle uğraşırlardı. Sonra Güney Çin Denizi’nde sabah akşam uçak ve gemi dolaştırmaya başladılar. 2020’nin ilk üç ayında Amerikan uçakları bölgede 2.000 sorti yapmış. Amerikan gemilerine şimdi Fransız donanması eklendi. Son yıllarda ardı ardına yeni kışkırtmalar başladı: Hong Kong, Uygurlara karşı soykırım iddiası, Huawei telefon şirketi ve başka teknoloji alanlarında “casusluk” iddiaları, şimdi Biden’ın yeni icadı Tayvan saatli bombası. Hiçbirine giremeyiz, yerimiz yetmez. Ayrıca gün geçmiyor ki Batı’nın büyük medyası Çin’e karşı kışkırtıcı başlık atmasın.
Rusya da hedefte. Ukrayna, Gürcistan, Moldova derken Karadeniz NATO’nun havuzu haline geldi. İngiliz gemisi Kırım’ın bir referandumla Ukrayna’dan ayrılıp Rusya’ya katılmasından altı yıl sonra “biz bunu tanımıyoruz” diyerek Rusya’nın karasularına dalıyor, sonra Londra’da bir otobüs durağında bulunan “çok gizli” belgelerde İngiltere’nin bunu bir provokasyon olarak planladığı açık açık yazıyor! (Belgelerin otobüs durağına nasıl geldiği henüz açıklanmadı.) Ardından NATO ülkeleri Karadeniz’de son yılların en büyük manevralarını yapıyor. Türkiye var mı diye mi sordunuz? Olmaz olur mu?
Tayyip Erdoğan, Brüksel’deki basın toplantısında Afganistan’ın yanı sıra ne dedi? NATO’nun “Atlantik’te, Hint Okyanusu’nda, Akdeniz’de, Karadeniz’de” görev yapmasının gerekli olduğunu söyledi. Atlantik’i anladık. Hint Okyanusu’ndan bize ne? Müslüman düşmanı Hint Başbakanı Modi ile aynı politikayı izlemekten mi gurur duyuyor Erdoğan? Karadeniz’de, hatta Akdeniz’de NATO’nun işi ne? Bir de Baltık ülkelerine askeri destek vaadi yaptı. Rusya düşmanlığı başlıyor!
Medya, yazılısı ile televizyonu ile rezil bir durumda ya. Birtakım gazeteci kılıklı militanlar, diplomasi, askerlik, dış ilişkiler, ekonomi uzmanı kesildiler. “Dünyada yeniden paylaşım başladı, Türkiye de hakkı olanı almalıdır” buyuruyorlar. İstedikleri Ortadoğu’nun petrolü, Afrika’nın hammaddesi, Kafkasya ve Orta Asya’nın pazarı. Elinden beslendikleri sermayedarlar adına Türkiye’yi ateşe atmaya hazırlar. Bunlara Ziya Paşa’nın “Nice turfa müneccim” diye başlayan ünlü beytini genç kuşaklar için sadeleştirerek hatırlatmak gerek: “Gökte yıldız ararken nice acemi müneccim/ kendi yolu üzerindeki kuyuyu görmez."
Siz Abdülhamid’i mi beğeniyorsunuz? O Osmanlı’nın sonunu “idare” ederek getirdi. Sonunda imparatorluğu yıkıma sürükleyen, böyle paylaşım savaşlarında Türkî ve Müslüman dünyayı fetih hayalleri gören Enver Paşa’dır. Siz de onun yolunda yürüyorsunuz.
Petrol kuyusu peşinde Türkiye’yi gayya kuyusuna sürükleyeceksiniz. Türkiye’nin işçisi, emekçisi, ezileni bunu engeller! İşçi sınıfı, sadece gençlerini değil, Halep’te ve Gazze’de yaşanan türden taş taş üzerinde kalmayan savaşlarda belki de milyonlarca sivil insanını da yitireceği bu tür savaşlara karşı savaş vermek görevi ile karşı karşıya. Ekmek ve hürriyet uğruna, ama aynı zamanda emperyalizmin savaşlarıyla mücadele! Kahrolsun istibdad, yaşasın ekmek ve hürriyet! Kahrolsun emperyalizm, savaşa karşı devrim!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2021 tarihli 142. sayısında yayınlanmıştır.