Erken seçim çözüm değil: Zincirsiz Kurucu Meclis için mücadeleye!

Zincirsiz Kurucu Meclis

Ekmek ve hürriyet talebinin siyasal karşılığı bir erken seçim talebi değil bir Kurucu Meclis talebi olmalıdır. Erken seçim adaletsizliğe neden olan tüm koşullar aynı kaldığı halde ve aynı sonuçları vermek üzere sandığa gitmektir. Oysa Türküyle Kürdüyle, toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan emekçi halkın menfaati barajsız, yasaksız, zincirsiz bir Kurucu Meclis’tedir.

 

Ekonomide gidişat düzelmiyor ve siyasette de çalkantılar bir türlü bitmek bilmiyor. İktidar cephesi bir dizi manevrayla ve CHP’nin de yardımlarıyla kendi krizini muhalefetin üzerine atmış gözükse de bunun iktidar için sadece geçici bir rahatlama sağlayacağı söylenebilir. Bu koşullar altında Türkiye’nin gündeminde erken seçim eksik olmayacak gibi gözüküyor.

Sermayenin çıkarları da partileri de erken seçime karşı                                 

31 Mart ve 23 Haziran (İstanbul) yerel seçimlerinin ardından AKP iktidarı 2023’e kadar seçim yok demişti. Başta CHP olmak üzere burjuva muhalefeti de buna destek vermişti. Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, ekonomiye odaklanmak lazım diyor, kriz ortamında fırsatçı davranmayacaklarını söyleyerek iktidara kredi veriyordu. Diğer burjuva partileri de aynı telden çaldılar. Sermaye kesin olarak yeni bir seçim istemiyordu çünkü.

EYT’liler Erdoğan’a erken seçim isteyerek cevap verdi

Bunun sebebini şimdi açık ve net bir şekilde görmüş oluyoruz. Erdoğan, EYT’lilere kapıyı kapatıyor, her gün yeni zamlarla işçinin ekmeği küçülüyor, vergi adaletsizliği artıyor, emekçi halkın sırtındaki yük giderek büyüyor; tüm bunların üstüne iktidar, asgari ücret zammı için yüzde 8’den kapıyı açarak milyonlara açlığı dayatıyor. Elbette ki iktidar tüm bunları bir seçim sürecinde yapamazdı. Mutlaka oy kaygısıyla bazı tavizler verirdi. Bu yüzden “seçimsiz icraat dönemi” dedikleri tam bir sınıf saldırısı demektir. İşte tam bu ortamda Erdoğan’ın “seçim kaybetsem bile” diyerek kapıyı yüzlerine kapattığı EYT’liler erken seçim istediler. Twitter kampanyası ile bir anda ülkenin gündemine oturdular.

Kürt halkı sine-i millet istedi, HDP erken seçim dedi

Erken seçimi gündeme getiren bir diğer güç ise HDP oldu. Diyarbakır, Van ve Mardin’in ardından HDP’li başka belediyelere de kayyım atanması Kürt halkında büyük bir tepkiye neden oldu. Halk sadece sandıkları değil kendilerine sandığı adres gösteren siyasi temsilcilerini de sorguladı. HDP’li milletvekillerinin sine-i millete dönmesi için ciddi bir sağduyu oluştu. Ancak HDP sine-i millet talebine hayır diyerek milletvekili koltuklarını demokrasi mevzisi olarak savunacaklarını açıkladı ve erken seçim çağrısı yaptı. Bir önceki seçimde AKP, Erdoğan ve Soylu gibi en net ağızlardan, HDP’li belediyelere yeniden kayyım atayacaklarını söylemişti. Dediklerini de yaptılar. Halk zaten bu duruma tepki gösteriyorken erken seçimle HDP’nin neyi nasıl değiştirmeyi planladığı bir muamma olarak kalmaya devam ediyor.  

CHP, İyi Parti ve Saadet sermayeye sadakatten ayrılmıyor

CHP ve İyi Parti ile Saadet Partisi erken seçim konusunda her partinin yapması beklenecek şekilde “biz hazırız” cevabını verdi. CHP, olacaksa hemen olsun diyor ama, bu meselenin üzerine gitmeyerek seçimin ardından iktidara verdiği “fırsatçı olmayacağız” sözüne sadık görünüyor. Elbette ki CHP’nin bu sadakati AKP’ye değil çıkarlarını temsil ettiği sermaye sınıfına. İyi Parti de “hükümet erken seçime giderse biz varız” diyor ama onlar da CHP gibi sermayenin çıkarlarına aynı sadakatle bağlı. İyi Parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu “ekonomik kriz içinde erken seçim isteyerek memleketin üstüne yeni yük yüklemek istemeyiz” diyerek bu tutumlarını net şekilde ortaya koydu. Ama fırsat bu fırsat diyerek Erdoğan’ın önüne “5-6 icracı bakanlık ver aramızda anlaşalım” teklifini sunmayı da ihmal etmediler. Saadet Partisi ise “iki sene içinde olabilir gibi gözüküyor biz hazırlıklarımızı yapıyoruz” diyerek bir öngörüde bulunuyor ama o da sermayenin öcü gibi kaçtığı erken seçime dair olumlu bir tavır belirtmekten imtina ediyor.

Halktan yükselen erken seçim talebinin anlamı

Erken seçim gündemi emekleri ve emeklilik hakları gasp edilen milyonlarca EYT’li ile oyları ve iradeleri gasp edilen milyonlarca Kürdün talebi olarak gündeme gelmiştir. Bu açıdan bakıldığında erken seçim halkın bağrından yükselen ekmek ve hürriyet talebinin siyasal ifadesi olmuştur. Burjuva düzen partileri ise ister iktidar ister muhalefet olsun bu talebin karşısındadır. İktidar sermayenin sınıf saldırısını yürüttüğü ve toplumu kontrol altında tutup, ülkeyi yönetme kabiliyetini sürdürdüğü müddetçe erken seçime yönelmeyecektir. Anlaşılıyor ki CHP’li, İyi Partili, Saadetli burjuva muhalefeti de bu konuda iktidarı zorlamayacaktır. Bir yönetim krizi ortaya çıktığında ve bir erken seçim zaruret haline geldiğinde ise bu, halkın ekmek ve hürriyet talebini karşılamak için değil halktan yükselen tepkiyi soğurmak ve soğutmak için gündeme getirilecektir.

Bir başka ihtimal ise şimdilik düşük görünse de Erdoğan’ın askeri operasyonlarla yükselen milliyetçiliği, CHP’nin kongre sürecinde muhtemel bir parçalanmaya uğramasını, HDP seçmeni ile Millet İttifakı arasındaki mesafenin açılmasını fırsat bilerek kendisinin erken seçimi tercih etmesidir. CHP ve İyi Parti askeri harekâta destek verirken Demirtaş “hiç kimse bugünleri de unutmayacaktır elbette. Günü geldiğinde kimse bağrına taş falan basmayacaktır, o bir kere olur” diyerek 31 Mart ve 23 Haziran’da AKP’nin yenilmesinde etkili olan senaryonun tekrarlanmasının oldukça zor olacağını göstermiştir. Bu durum Erdoğan ve müttefiklerinin erken seçim iştahını kabartabilir. Bu tür bir erken seçim olasılığı, aynı zamanda seçimin Babacan ve Davutoğlu partilerinin henüz serpilip gelişmesinden önce yapılması bakımından da AKP açısından bir avantaj oluşturabilir.

Kurucu Meclis için mücadeleye!

Bu yüzden ekmek ve hürriyet talebinin siyasal karşılığı bir erken seçim talebi değil bir Kurucu Meclis talebi olmalıdır. Erken seçim adaletsizliğe neden olan tüm koşullar aynı kaldığı halde ve aynı sonuçları vermek üzere sandığa gitmektir. Oysa Türküyle Kürdüyle, toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan emekçi halkın menfaati barajsız, yasaksız, zincirsiz bir Kurucu Meclis’tedir. Erken seçim, yeni kayyımlarla halkın siyasi iradesini yeniden gasp etmek, emekçi halka yeni bir “kesintisiz” saldırı dönemi başlatmak anlamına gelir. En önemli örneğini 1920’de kurulan ve 2020’de 100. yılını idrak edeceğimiz Birinci Meclis’te gördüğümüz Kurucu Meclis ise bir kez daha toplumun içine düştüğü krizin devrimci bir çözümü gerektirdiğini bizlere hatırlatıyor.  Bugün sermaye saldırısının ve istibdadın kesintisiz sürmesinin ya da tüm bunları tazeleyecek bir erken seçimin alternatifi, Kurucu Meclis’tir. Kurucu Meclis, Türkiye’nin zincirlerini kıracak bir halk seferberliğinin ürünü olacak ve emekçi halkın iradesi ile Türkiye’nin yeniden kurulmasının yolunu açacaktır.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2019 tarihli 123. sayısında yayınlanmıştır.