Ağustos 2019 Metal fabrikalarından haberler
Sermayenin saldırılarına karşı örgütlenmeliyiz!
Metal sektörünün sözleşme dönemi yaklaşıyor. Türk Metal sözleşme için beklentilerimizi anket ile sordu. Sordu ama sadece sormak için olduğu o kadar belli ki. Sözleşmeyi kaç yıllık istersiniz sorusuna 1’den başlayıp “süresi önemli değil”e kadar seçenek koymak ne demek? Süresi neden önemli olmasın, 2015’te 2 yıllık sözleşme için mücadele etmedi mi metal işçisi? Buna benzer bir sürü çelişki ile dolu anket. Bir şekilde doldurduk ama taslak hazırlanırken uyulacak mı bu sonuçlara. 2015’te, 2017’de yapılan sözleşmeler metal işçisini rehavete itmesin. Gözümüzün açık olması lazım. Türk Metal’e, gerek MESS’e gerekse hatta kendisini de aşacak bir mücadeleye her daim hazır olduğumuzun göz dağını vermemiz lazım. Yoksa patronlarla işbirliği yapması işten bile değil, daha önce bu konuda sicili oldukça kirli biliyoruz.
Bir diğer konu da kıdem tazminatı, DİSK de Türk-İş de kıdem tazminatıyla ilgili mangalda kül bırakmıyorlardı ama kalkınma planı içinde yer almasına rağmen sendikalar cephesinde ciddi bir hazırlık yok. Bu oldu bittiye getirilebilecek bir konu değil. Hâlâ fona devredilmesinin iyi olabileceğini düşünenler var, sendikalar önce bu konuda işçiyi bilinçlendirmeli, daha sonra da hep birlikte genel grev demelidir. Bizler ne de olsa sendikalıyız deyip her şeyi onlara bırakmamalıyız, sendikalarımızı harekete geçirmek için uğraşmalıyız.
Sendikasız yerlerde durum daha da vahim bu konuda. Tek başımıza hiçbir şey yapamayacağımızın, birlikte hareket etmenin gücünün farkına varıp örgütlenmemiz lazım. Bizim laf kalabalığı ile oyalanacak halimiz yok. Sermaye arkasına aldığı devletle her koldan bize savaş açmış durumda, elleri güçlü olabilir fakat bizim üretimden gelen gücümüz onları fazlasıyla üzer.
Mercedes Hoşdere fabrikasından bir işçi
Cem Bialetti işçisi: Mücadelemiz bir sözleşmeden ibaret değil!
Herkese merhaba, ben İzmit’te Cem Bialetti adlı tencere üreten bir fabrikada çalışıyorum. Geçtiğimiz aylarda toplu sözleşme sürecinde anlaşma sağlanamaması üzerine fabrikadaki arkadaşlarımızla hakkımızı aramak uğruna greve çıkmıştık. Grev boyunca her gün halaylarla, türkülerle, büyük bir coşkuyla fabrikanın önünde mücadelemizi sürdürdük.
Grevin daha ilk günlerinde patron, hukuken yasak olmasına rağmen, greve çıkmadan önce ürettiğimiz malları fabrikadan çıkarmaya çalıştı. Grev gözcüsü arkadaşlar hemen diğer arkadaşlara haber verdiler ve fabrikanın kapısında toplanarak patronun malları çıkarmasına engel olduk. Bundan yaklaşık 1 hafta sonra patron bir kez daha stoktaki malları hukuksuz bir şekilde dışarı çıkarmaya çalıştı. Biz yine fabrikanın kapısını araçlara kapadık fakat bu sefer polis bizi zor kullanarak kapıdan uzaklaştırdı ve stoktaki mallar satılmak üzere fabrika dışına çıkarıldı.
Her patron gibi Cem Bialetti patronu da grevi binbir türlü yolla kırmaya çalıştı. En son olarak da krizi bahane ederek eğer grevi bitirmezsek fabrikayı kapatacağını söyledi. Saatlik ücrete 4 lira 40 kuruş zam talep etmemize rağmen patronun tehditleri dolayısıyla 2 buçuk liranın biraz üstüne imza atmak zorunda kaldık. Fakat mücadelemiz sadece bir sözleşmeden ibaret değil, birlik olup mücadele ettikten sonra hakkımız olanı er ya da geç alacağımıza inanıyorum.
İzmit Cem Bialetti fabrikasından bir işçi
Sendika, işçisinin ne istediğini bilmelidir!
Önümüzdeki hafta yıllık izne çıkıyoruz. İzin dönüşü 26 Ağustos'ta fabrika tekrardan üretime başlayacak. Türk Metal geçen gün sözleşme beklenti anketini dağıttı. Dağıtılan ankete içeriğinden dolayı birçok arkadaşın tepkisi oldu. Eksiklerin, hataların farkındayız. Anketi doldurmayan anketi neden doldurmak istemediklerini, dolduranlar neden tepkili olduklarını sendikaya söylediler. 2015 mücadelesinde sözleşme ile ilgili bizim de fikrimizin alınmasını, sorulmasını istemiştik. Yapılan bu anket bir reklam şirketinin yaptığı anket gibi olmuş bizden beklentileriniz nedir, nasıl olmalıdır tarzında. 2015'ten bu yana sendika açısından bir takım değişiklikler olumlu şeyler yapıldı. Ama yapılan anketten görüyoruz ki bizi hiç anlamamışlar. Bir işçi sendikasının, işçisinin ne istediğini neye ihtiyacı olduğunu en iyi şekilde bilmesi ve ona göre mücadele etmesi gerekir. Maaşların nasıl eridiği ortada. Enflasyon ortada. Üç yıllık sözleşmeyi asla istemediğimiz bilinmekte. O zaman bunlar neden tekrar soruluyor? Birçok arkadaşın tepkisi budur. Sendikanın anlayışının değişmesi gerekiyor. İşçisinin ne istediğini bilen, meydan okuyan mücadele eden bir sendika olmalıdır.
Bursa Oyak-Renault’dan bir işçi
Yıllık izinden sonra mücadele bizi bekliyor!
Tofaş’ta her yıl olduğu gibi yıllık izin tarihleri netlik kazanmadı. 5-25 Ağustos tarihleri arasında fabrikada üretimin duracağı yıllık izin yapılacağı açıklandı. Yönetimin şu anki açıklamasına göre 1 Ağustos'ta üretimin durabileceği söyleniyor. Ayrıca yıllık izin dönüşü bir hafta daha ertelenip Eylül’de iş başı yapılacağı da konuşuluyor. Net bir tarih açıklanmadığından dolayı tatile ve memleketine gidecekler bu belirsizlik yüzünden bilet dahi alamadılar. Klasik Tofaş yönetimi her sene yaşadığımız sıkıntılar.
Türk Metal sendikası, sözleşme ile ilgili beklenti anketini dağıttı. Arkadaşlar ile beraber doldurmaya çalıştık, kafamızın karıştığı, komik şıklarla karşılaştık. Mesela kaç yıllık sözleşme istersiniz gibi soruya bir yıldan 5 yıla kadar şıklar konulmuş, hangi işçi 5 yıllık sözleşme ister, ne kadar zam istersiniz şıkları yüzde 5 ile 30+ vardı. Bu anketi hazırlayanlar ne düşünerek ne amaçlayarak ankete ekleme yaptı bilemiyoruz. Bir işçi yüzde 5 zam ister mi? Biz bunun mücadelesini yıllardan beri yapıyoruz, kaç yıl istediğimiz belli en fazla 2 yıl olmalıdır. 2017 sözleşmesinden bu yana krizden dolayı kaybımız bellidir. Sendika bunu düşünerek mücadele etmelidir. MESS sözleşmeyi aylarca uzatıp, yüksek mahkemeye kadar gittiğinde, mecliste çıkartılan işçi düşmanı yasalarla mahkemeden işçinin yararına bir karar çıkmayacağını biliyor. Tüpraş’ta olduğu gibi bu taktiğin aynısını Koç, Tofaş’ta da yapacaktır.
Koç'un Fenerbahçe kulübüne şimdiye kadar kaç milyon verdiğini biliyoruz. İşçiye gelince para yok kriz var deyip geçiştiriyorlar. Geçiştiremedikleri zaman da grev yasaklarıyla, baskılarla, işçi düşmanı yasalarla mücadeleyi bitirmeye çalışıyorlar. Bir diğer önemli olan konu kıdem tazminatı ile ilgili olan yasadır. Meclis tatile çıkmadan 11. kalkınma planını açıkladı. Kıdem tazminatı da içinde yer alıyor. Kıdem tazminatımıza göz dikmiş durumdalar. Hem sözleşme için hem de kıdem tazminatımız için mücadelelere hazırlanmak zorundayız.
Bursa Tofaş’tan bir işçi
Organize sanayide hastane ve ambulans istiyoruz
Merhaba arkadaşlar,
Geçtiğimiz günlerde bizim fabrikanın yanında çatı inşaatı sırasında bir işçi, güvenliği alınmadığı için düştü ve bacağını kırdı. Bizim fabrikada bundan farksız. Hiç bir güvenlik önlemi alınmadan çalışmak zorunda bırakılıyoruz. Her an ciddi yaralanmalar hatta ölümler olabilme ihtimali var. Buna rağmen hiç bir güvenlik önlemi alınmamaktadır. Binlerce işçinin çalıştığı Hasan Ağa organize sanayinin içinde ne bir revir ne de bir ambulans var. Ciddi bir yaralanma olması durumunda en yakın hastane 30-40 dakika uzaklıkta. Binlerce işçinin çalıştığı organize sanayide ilk müdahalenin yapılabileceği bir hastane, acil durumlarda müdahale edebilecek ambulans talep ediyoruz. Biz işçiler çalışırken ölmek istemiyoruz. İş güvenliği dikkate alınmalı. Sağlık hizmetlerinin hızlıca ulaşılabilecek yakın mesafede olması gerekiyor. Patronun kârı bizim sağlığımızdan, hayatımızdan önemli değildir. Patronun kâr hırsı yüzünden yüzlerce işçi hayatını kaybediyor. Hiç vakit kaybetmeden başta çalıştığım fabrika sonra bütün organize sanayi işçileri olarak örgütlenip mücadele etmemiz gerekiyor.
Bursa ELS’den bir işçi
Türk Metal aklımızla dalga mı geçiyor?
Geçtiğimiz günlerde Türk Metal Sendikası yaklaşan MESS sözleşmeleri ile ilgili bir üye beklenti anketi dağıttı. Sözleşmeye dair anket dağıtılması ve fikirlerimizin sorulması tabii ki istediğimiz bir şey. Fakat geçen hafta gönderilen anketin içindeki bazı sorulara ve o soruların altındaki cevap seçeneklerine baktığımız zaman bu anketin çok da masum olmadığını düşündük. Örneğin “Kaç yıllık sözleşme istersiniz?” sorusunun şıkları 1 yıldan başlayıp 5 yıla kadar çıkıyordu. Hepimizin bildiği gibi sözleşmenin süresi uzadıkça her yıl maaşımız enflasyon karşısında daha da eriyor. Bunu Türk Metal Sendikası bilmiyor mu? Bir işçinin gerçekten 4 yıllık bir sözleşme isteyebileceğini mi düşünüyorlar? Başka bir soruda ise “Saatlik ücretinize ne kadar zam talep ediyorsunuz?” sorusunun cevap şıkları %5’ten başlayıp %30+’a kadar gidiyordu. Böyle bir soruya herhangi bir arkadaşımız neden %5 cevabını versin? Bir diğer cevabı belli soru ise “Sosyal haklara zam beklentiniz nedir?” sorusuydu. Cevap şıklarındaki “Sosyal haklarıma zam olmasa da olur” seçeneği hepimizi çok sinirlendirdi. Sanki çok sosyal hakkımız varmış gibi bir de bizle dalga geçercesine böyle bir seçeneği önümüze koymalarının tek bir sebebi olabilir: Bize bu anketlerle ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar. Yani yarın öbür gün 3 yıllık bir sözleşme imzalarlarsa “Anket sonuçları böyleydi, üyelerimiz 3 yıllık sözleşme istedi” gibi bahanelere sığınacaklar. TÜPRAŞ’taki arkadaşlarımıza dayatılan %6 gibi akıl almaz zam oranı ve 3 yıllık sözleşme süresini düşündüğümüzde aynı Koç Holding’in Türk Metal’le el ele verip bize de bunları dayatması oldukça olasıdır. Fakat unutmasınlar ki Ford işçisinin sözleşme ile ilgili beklentilerini dile getirmesi için ankete ihtiyacı yoktur. 2015’te nasıl mücadele ettiysek beklentimizi karşılamayan bir sözleşme dayatmasına karşı da yine aynı şekilde grevle cevap vereceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Kocaeli Ford’dan bir işçi
Türk Metal'den akıl(sızlık) oyunları
Geçtiğimiz günlerde Türk Metal sendikası, MESS’le yapacağı TİS görüşmeleri için işçilerin fikrini öğrenmek istediği gerekçesiyle Arçelik fabrikasında 5-6 sayfadan oluşan bir anket kitapçığı dağıttı. Anketin 2. sayfasında “Türk Metalin bizim düşüncelerimize önem verdiği, bizim hak ve çıkarlarımızı korumak, bizlere daha mutlu bir gelecek sağlamak, bizim ve ailelerimizin refah seviyesini yükseltmek…” istenildiği ve bunun yanında da “ürettiğimizden hakça payımızı almak için yeni bir döneme hazırlanıldığı” yazıyor. Öncelikle benim dikkatimi çeken “ürettiğimizden hakça payımızı alacağımız” sözünü dile getirmeleri. Sanki daha önceki TİS’leri başka sendika yapmış gibi bir durum ortaya çıkıyor. Buna göre daha önceki TİS’lerde hakça payımızı alamıyor muyduk? Eğer hakkımızı daha önceki TİS’lerde alıyorsak bu cümle ne anlama geliyor? Hakkımızı alamıyorsak Türk Metal’in burada ki işlevi nedir?! Kaldı ki geçmişte hakkımızı Türk Metal ile alamıyorsak şimdi alacağımızın bir garantisi var mı? Ürettiğimizden çok çok azını alıyoruz. Kaldı ki kime göre ne kadar alacağız? Kapitalist sistemde, sömürünün üst düzeyde tüm kurumlara sıçradığı bir ortamda hangi haktan bahsediyoruz? Biz işçiler hakkımızı mücadele ederek kazandık ve mücadele etmeye devam ediyoruz. Durum bu kadar açıkken, Türk Metal biz işçilerin aklıyla dalga geçmeye mi çalışıyor? Ali cengiz oyunları bir türlü bitmiyor. Anketin diğer sayfalarında da biz işçi sınıfını küçük görmeye ve küçük düşürmeye devam ediyor. Anketin bir sorusu şöyle “sözleşmenin yürürlük süresinin kaç yıl olmasını istersiniz?” 4 şık var: 1 yıllık, 2 yıllık, 3 yıllık ve süre önemli değil. Yıllardır MESS sözleşmelerinde MESS’in 3 yıl dayatmasına karşı mücadele ettiğimizi bilmiyor musunuz da bize soruyorsunuz? Türk Metal gibi büyük bir sendikanın cevabını da gayet iyi bildikleri bir soruyu ankete bırakması bir hayli utanmazca. Enflasyonun %20’nin üzerinde olduğu, ekonomik krizin en çok işçi ve emekçi sınıfını vurduğu en zorlu dönemde anlaşılan Türk Metal’in bizden beklediği şıklardaki “3 yıllık” veya “süre önemli değil”i işaretlememiz. Böylece kendi rahat edecek diye düşünüyor olmalı. Anketteki sorular ve şıklar, bize “ürettiğimizden hakça payımızı” alamadığımızı bir daha gösterdi! Söz konusu anket en sonunda “bu anketin gerekli olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuyla biterken iki şık vermişler “evet’ ve “hayır”. Bunun cevabı “evet”. Ama aslında bundan sonra bir soru daha olmalı: Bu anketin sonucunda işçilerin taleplerinin karşılanması için ne yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Bu soruya tek bir cevabımız var: İşgal, grev, direniş!
Arçelik Çerkezköy Televizyon fabrikasından bir işçi
Birliğimizi büyütmeliyiz
Sözleşme döneminin yaklaşması ile beraber fabrikamızda baskılar her geçen gün daha fazla büyüyor. Patronlar böyle dönemlerde sürekli yeni sorunlar ile yeni buluşlar, yeni baskılar ile karşımıza çıkıyor.
Fabrikamız Mess'e bağlı değil, sözleşme görüşmeleri Mess görüşmelerinden sonra başlayacak. Biz şunu çok iyi biliyoruz ki patronlar sadece kendi işyerlerinde değil diğer tüm işyerlerinde oluşan, diğer sözleşmelerde görülen biz işçilerin zararına oluşan her gelişmeden güç alıyorlar. Tüpraş işçisinin aleyhine bir gelişme mi yaşandı, Mess'e bağlı fabrikalarda çalışan emekçilerin aleyhine bir şey mi yaşandı işte patronlar buradan güç alıp karşımıza geliyor, diğer emekçiler kendi fabrikalarında bu gelişmelere karşı nasıl mücadele ettiyse, nasıl birlik olduysa, bizlerde aynı şekilde birlikte, örgütlü mücadele etmeliyiz ki kazanalım. Hem kendi fabrikamızda hem de diğer tüm sınıf kardeşlerimiz ile birlikte işçilerin, emekçilerin aleyhine olan her duruma karşı mücadele edeceğiz.
Durumumuz ortada, enflasyon rakamları ve gelen zamlar ile beraber tüm ek zamlarımız eridi, bununla beraber vergi dilimlerine tâbi olduğumuz için maaşlarımızda oluşan kesintiler her geçen gün büyüyor. Bu vergi kesintileri gösteriyor ki ortada büyük bir vergi adaletsizliği var. Kâr rekorları kıranların, vergi kaçıranların, tek kalemde milyon dolar borçları silinen patronların vergilerini ödemek zorunda değiliz.
Bu tablo biz işçiler için hiç iyi bir durum değil, hem kazanılmış haklarımız hem de işimiz, ekmeğimiz tehlike altında bunun için örgütlülüğümüzü, birliğimizi büyütmeli bizlerin zararına oluşan tüm gelişmelere tek bir ağızdan grev ile işgal ile cevap vermeliyiz.
Gebze HT Solar’dan bir işçi
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2019 tarihli 119. sayısında yayınlanmıştır.