İtalya’da ön faşistler iktidarı hedefliyor
Mayıs ayında gerçekleşen Avrupa Parlamentosu seçimleri, İtalya’nın, Avrupa’da devam eden siyasi depremin merkez üssü haline geldiğini tartışmaya yer bırakmayacak biçimde göstermişti. Her on seçmenden dördünün ön-faşist partilere oy verdiği seçimler, söz konusu hareketin 2008 sonrası, Üçüncü Büyük Depresyon olarak nitelediğimiz koşullarda herhangi bir ülkede elde ettiği en iyi seçim sonucunu oluşturmuştu. 2018 yılında, Beş Yıldız Hareketi ile oluşturdukları koalisyon hükümetinde küçük ortak olan ön-faşist Lega (Birlik) ve bu partinin lideri Salvini’nin birinci çıktığı bu seçimin ardından, hükümetin günlerinin sayılı olduğu dile getirilmişti. Salvini’nin, iktidarı tek başına ya da en azından büyük ortak olarak kontrol edeceği bir hükümet formülü için hamle yapabileceği hem burjuva basınında hem de Avrupa seçimlerine dair RedMed sitesinde çıkan çeşitli yazılarda ifade edildi.
Taktiksel sebeplerle, Salvini’nin, hükümetin altını hemen oymak yerine, daha uygun bir anı beklemeyi tercih etmesi, Lega-Beş Yıldız partilerinin, iki partiyle de organik ilişkisi bulunmayan ve sembolik bir rol üstlenen Giuseppe Conte’nin başbakanlığında kurduğu koalisyonun ömrünü uzatmış oldu. Şimdi ise, Başbakan Conte’nin istifa edeceğini duyurmasının ardından, bir buçuk yıllık “sarı-yeşil” hükümetin sonu gelmiş durumda. Muhtemeldir ki Salvini’nin bu krizin başlangıcında rahatlıkla gemileri yakarken beklentisi mevcut parlamento ile yeni bir hükümetin kurulamayacağı, böylelikle kendisini iktidara taşıyacak bir erken seçimin hızla gündeme geleceğiydi.
Ne var ki bütün bu tabloyu değiştiren, şu anda muhalefette bulunan ve parlamentoda Beş Yıldız’dan sonra en büyük gruba sahip olan burjuva sol Demokratik Parti (PD) içindeki hizip mücadelesi oldu. Partinin liderliğinde, bu göreve daha bu yıl gelmiş olan Nicola Zingaretti bulunuyor. Partinin mevcut milletvekillerini kontrol eden ise eski Başbakan Matteo Renzi. Bu durumda Zingaretti, kendi kontrolünde yeni bir parlamento grubu oluşturabilmek için erken seçime gidilmesine sıcak bakarken, Renzi elindeki bu kozu kullanıp, Beş Yıldız Hareketi ile koalisyon kurarak kısa bir aradan sonra PD’yi tekrar hükümet ortağı yapmayı planlıyor.
Bu siyasi yapbozun en kritik unsurunu ise Beş Yıldız Hareketi oluşturuyor. Kuruluşu ve bu zamana kadar temsil ettiği siyasi çizgi neredeyse mutlak bir PD karşıtlığıyla özetlenebilecek olan parti, şimdi Lega’nın kazanacağını bildikleri seçimi ertelemek için PD ile koalisyon kurmaya hazırlanıyor. Beş Yıldız’ın işleyişinde önemlice bir role sahip olan partinin internet forumlarında gözükense, PD ile koalisyona tabanda büyük bir tepki olduğu. Olası bir koalisyon durumunda, bu hoşnutsuz seçmenlerin ve muhtemelen bir kısım taban militanının gideceği en olası adres ise, Avrupa seçimlerinde de Ipsos araştırma şirketinin verilerine göre Beş Yıldız tabanının % 14’ünün oyunu alan Lega olacak. Yani şu anda Beş Yıldız tam bir yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal durumuyla karşı karşıya. Ya erken seçime gidip iktidarı Lega’ya bırakacaklar ya da PD ile koalisyon yaparak Lega’yı iktidardan uzak tutmaya çalışacak ama tabanlarında Lega lehine bir aşınma yaratacaklar.
Bu siyasi açmazın sonucunda hangi alternatif çıkarsa çıksın, burjuvazinin parlamentosu güçlenerek ilerleyen ön-faşist harekete karşı İtalyan işçilerini koruyamayacak. Ön-faşistler gerçekten iktidardan uzak tutulacaksa, bu ancak İtalyan işçi sınıfının sınıf bağımsızlığı temelinde masaya yumruğu vurmasıyla olacak.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2019 tarihli 120. sayısında yayınlanmıştır.