İran’a karşı emperyalist ve Siyonist ablukaya son!
Amerikan emperyalizmi planlı bir biçimde ve saldırgan bir tutumla İran’a yönelik ablukayı arttırıyor. Geçtiğimiz yıl Trump’ın 2015 yılında imzalanan ve İran’ın barışçıl amaçlarla nükleer enerji sahibi olmasına olanak tanıyan anlaşmadan çekilmesiyle ABD’nin İran’a ekonomik yaptırımlar ve askeri tehditle diz çöktürme planları bir bir uygulanmaya başladı. Trump, geçtiğimiz aylar içinde İran’ın en önemli askeri gücü olan Devrim Muhafızları’nı terör örgütü listesine alarak doğrudan İran devletini hedef tahtasına yerleştirdi. Bir uçak gemisi ile taarruz filosunu ve nükleer kapasiteli bir B-52 bombardıman uçağını Basra Körfezi’ne gönderdi.
Tanıdık bir provokasyon
ABD, İran tehdidini gerekçe göstererek Irak’taki Büyükelçiliği’nden acil durumda görevli olanlar (CIA elemanları) hariç diplomatik personelini geri çekti. Peşinden aynı hamleyi Almanya ve Hollanda da yaptı. Sonra bir gün bir roket ABD’nin Bağdat’taki Irak Konsolosluğu’nun olduğu bölgeye düştü. Saldırıyı üstlenen yok ama ABD hemen faturayı Haşdi Şabi’ye kesti. Hikâye çok tanıdık değil mi? “Sınırın öte yanından bir füze attırır işi hallederiz” diyenlerin nereden eğitim aldığı belli!
Çıban başı: Trump’ın B takımı
ABD, Avrupalı emperyalist müttefiklerini, Siyonist bekçi köpeği İsrail’i ve Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) başta olmak üzere bölgesel iş birlikçi devletleri yanına alarak bilinçli bir tırmandırma politikası izliyor. Tabii ki bu hazırlıklarını İran’ı saldırgan gibi göstererek ve kendisinin tehdide karşı savunma içinde olduğu izlenimini vererek yapmaya çalışıyor. İran ise Dışişleri Bakanı Cevat Zarif’in tabiriyle Trump ve onun B Takımının (Beyaz Saray Güvenlik Danışmanı John Bolton, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve BAE Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid) provokasyonlarına karşı itidalini kaybetmiyor. ABD’nin anlaşmadan çekilmesi dolayısıyla nükleer anlaşma yükümlülükleri sona eren İran, buna rağmen önce anlaşmadan çekilmediğini açıkladı, sonra da 60 gün süreyle kısmen bazı yükümlülüklerini askıya aldığını duyurdu. ABD’nin Basra Körfezi’nin etrafında yaptığı güç gösterisine İran, vatan müdafaasından geri durmayacağını göstererek ama herhangi bir askeri provokasyona mahal vermeden karşılık veriyor.
Türkiye ablukanın parçası olmamalı
Astana ve başka bazı diplomatik temaslara bakıp, Erdoğan ve iktidarının İran’la birlikte olduğunu düşünen, hayal görüyor demektir. Siyonist katil Netanyahu açıkça söylüyor: “Biz ve Arap komşularımızın birçoğu ile Arap olmayan birçok İslam ülkesiyle, İran'ın saldırganlığını püskürtme konusunda birlik içindeyiz” diyor. Arap olmayan İslam ülkesinden kastın “one minute” (van minüt) tiyatrosu oynayıp İsrail’le ticaret rekorları kıran Türkiye olduğu açık değil mi?
İran’ı savunmak ama nasıl?
Bu tablo karşısında emperyalizme, Siyonizme ve onun etrafında kümelenen şer eksenine karşı İran’ı savunmak vazgeçilmez bir görevdir ve bu görevin en önemli adımı Türkiye’nin İran karşıtı kamptan çıkmasını sağlamaktır. Emperyalizme ve Siyonizme karşı İran’ı savunacağız, elbette ki İran’daki burjuva istibdad rejimine herhangi bir politik destek vermeden ve İran’a emperyalizme karşı gerçek direnme gücünü sağlayacak olan emekçi halkın ekmek ve hürriyet mücadelesinin zafere ulaşması için enternasyonalist dayanışmayı sürdürerek.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2019 tarihli 117. sayısında yayınlanmıştır.