İşçinin ekonomisi: AKP’nin seçim sonrasındaki yol haritasının ilk durağı: İş güvencesine saldırı!
İktidar yeni yol haritasını açıklamayı seçimlerin sonrasına bıraktı. Bu yol haritasında yeni bir şey yok. Sadece seçim baskısından kurtulmuş, dizginlerinden boşanmış bir sınıf saldırısı var. Saldırının işaretleri daha önceden de verilmişti. Saldırının odağında işçilerin ve kamu çalışanlarının iş güvencesi bulunuyor.
Kıdem tazminatı fonu: Maliyetsiz işten çıkarmaya ve yağmaya davetiye
İşçilerin elindeki son iş güvencesi olan ve patronları işten atmaktan caydıran tek etken olan kıdem tazminatı hakkı tehlikede. AKP iktidarı uzun süredir patronlarla birlikte kıdem tazminatı hakkını kaldırmayı planlıyor. Kıdem tazminatı fonu ile hükümet, işsizlik sigortası fonundan sonra işçilerin alın terini yağmalamanın yeni bir yolunu bulmayı umuyor. Patronlar ise hem daha önce olduğu gibi teşvikler aracılığıyla bu yağmaya ortak olacak hem de işten atma maliyetinden kurtulacak.
Kamu emekçilerinin maaşına zam, işine son
Kamu emekçilerinin uzun süredir beklediği 3600 ek gösterge talebini seçim sonrasına bırakmayı başaran AKP iktidarı bu talebi “kamu personel reformu”nun bir parçası haline getirmek istiyor. Daha önce defalarca örneklerini gördüğümüz gibi zehiri şekerin içine saklıyor. 3600 ek gösterge için seçim sonrasına işaret eden Erdoğan, “Devlete girersem, kimse beni atamaz havası var. ‘Devlete kapağı atma.’ diye bir laf var ya, bunun olmaması lazım.” diyerek kamu emekçilerinin iş güvencesini kaldırmayı hedeflediğini bir kez daha gösterdi.
Kıdem tazminatı ve 657 kırmızı çizgidir
Krizin faturasını işçisiyle, kamu emekçisiyle tüm işçi sınıfına çıkarmanın yolu, işten çıkarmalar ve kazanılmış haklara saldırıdır. İktidarın yol haritası budur. İşçi sınıfı krizi yaratmadı. Bedelini de ödememeli. Bunun için direniş mevzilerinin kurulacağı yer belli: Kıdem tazminatı ve 657’deki iş güvencesinin savunulması!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2019 tarihli 115. sayısında yayınlanmıştır.