Devrimci İşçi Partisi Bildirisi: Mezhep savaşının katiller ordusuna hayır!
Suudi Arabistan’ın iki numaralı veliahtı ve savunma bakanı Muhammed bin Selman ülkenin başkenti Riyad’da yaptığı bir basın toplantısıyla “Teröre Karşı İslam İttifakı” adı altında 34 Ortadoğu, Afrika ve Asya ülkesini bir araya getiren bir askeri ittifakın kurulmuş olduğunu açıkladı. Başbakan Ahmet Davutoğlu ise bu ittifakın “doğru yönde atılmış bir adım” olduğunu ifade etti.
Açıklanan askeri ittifak, Ortadoğu’nun en gerici gücü Suudi Arabistan önderliğinde Ortadoğu ve Afrika’nın Müslüman ağırlıklı ülkeleri çapında bir Sünni-Şii mezhep savaşının kışkırtılmasında yeni bir evreyi temsil ediyor. 2011 Arap devrimine karşı devrimin yükseldiği her yerde başının ezilmesi için her türlü yöntemle mücadele eden Suudi Arabistan, Suriye’de bir halk devrimi olarak başlayan olayları, Türkiye’nin AKP hükümeti ve Katar Şeyhliği ile el ele bir Sünni-Şii savaşına çevireli beri, Ortadoğu bir mezhep savaşının tehdidi altında bulunuyor. Bu mezhep savaşı, bugün Suriye’nin yanı sıra Yemen’de, yaşayan bir gerçekliktir. Ama bu ülkelerdeki savaşlar aslında birer “vekâleten savaş”tır. Asıl savaş, Suudi Arabistan önderliğindeki Körfez ülkeleri ile Şii kampının öncü gücü İran arasındadır. Konusu da doğrudan doğruya Sünni tarafta kralların, şeyhlerin, emirlerin, Şii tarafta ise mollaların, kapitalistlerle işbirliği içinde, Ortadoğu’nun petrol ve doğal gaz zenginliğinden alacağı paydır. Sünni-Şii çatışması bu maddi çıkar mücadelesinin üzerine örtülmüş bir şaldır.
Türkiye, Tayyip Erdoğan blokunun ve AKP hükümetinin uluslararası alanda yürüttüğü politika dolayısıyla bu savaşın göbeğindedir. Suriye’de Suudi Arabistan’ın fedailiğine soyunmuştur. Ama bu fedailiğin ardında Ortadoğu ve Kuzey Afrika çapında Tayyip Erdoğan’ın “reis” olarak kabul edilmesine yönelik bir yayılmacı proje yatmaktadır. Erdoğan bloku ve AKP, Türkiye sermayesinin yayılmacı hayallerini gerçekleştirmek ve en azından Irak Kürdistan’ının petrollerini hâkimiyeti altına almak amacıyla Türkiye’yi bu mezhep savaşının içine boylu boyuna sokmuşlardır.
Türkiye’nin Irak Kürdistanı üzerinde hâkimiyet kurarak petrol zenginliğinden nemâlanma girişiminde başyardımcısı Mesud Barzani ve onun partisi KDP’dir. Bölgesel Kürdistan Yönetimi Başkanlığı’nı süresi dolduğu halde sürdürmek isteyen, yani aynen Türkiye’deki hâmisi gibi yetki gaspına girişmiş olan Barzani, böylece Kürt ulusal kurtuluş davasına da ihanet etmiş olmaktadır çünkü böylece Irak Kürdistanı’nın bir sömürgeci gücün hegemonyasından çıkarak başka bir gücün hizmetine sunulmasının taşlarını döşemektedir. Barzani aslında kökleri 2013 Kasım ayında Diyarbakır’a yaptığı ziyaretine kadar giden bu tutumuyla Türkiye ve Suriye Kürtlerinin özgürleşmesine de bütünüyle sırt çevirmiş durumdadır. Bir bütün olarak alındığında Kürdistan’da farklı sınıfları temsil eden bir örtülü iç mücadele sürmektedir. Bölgesel Kürt Yönetimi sınırları içinde dahi, bir yanda Barzani ve diğer gericiler, öte yanda Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği ve Gorran arasında sert bir mücadele tırmanmaktadır.
Zaten hiçbir ulus veya halk, Ortadoğu’nun yaşamakta olduğu bu büyük fırtınada yekpare değildir. Her halkın içinde ilerici, anti-emperyalist, eşitlikçi, özgürlükten yana güçler olduğu gibi, gerici, emperyalizm yanlısı, sömürücülerden yana, karanlıkçı, özgürlük düşmanı güçler vardır. Ufukta göz göre göre yükselen kanlı mezhep savaşının taşıyıcısı işte bu ikinci türden güçlerdir. Körfez’in kapitalist kralları, şeyhleri, emirleri ile petrol ve doğal gazdan ve “faizsiz bankacılık” denen tefecilikten semiren kapitalist aileleridir; İran’ın, ekonominin hâkim doruklarını ellerinde toplamış olan mollalarıdır; Türkiye, Mısır, İran ve İsrail’in sanayi ve finans kapitalistleridir; Siyonist İsrail’in Filistinlileri insanlık dışı sayan ve Ortadoğu çapında İslam’ın bir mezhep savaşı yaşaması olasılığı karşısında ellerini ovuşturan gericileridir; Kürtlerin yaşadığı bütün ülkelerdeki Kürt düşmanı güçlerdir. Bunların gerisinde, bugün İran’la yakınlaştığı için bir mezhep savaşının kışkırtılmasından hoşlanmayan, ama yarın bu savaş başlarsa kendi yaratığı Körfez gericiliğinin ve NATO üyesi Türkiye’nin arkasında duracak olan, Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın ve nice Arap ülkesinin dağılmasında ve çürümesinde başrolü oynamış olan emperyalizm vardır.
İşte Suudi Arabistan savunma bakanının açıkladığı askeri ittifak, tartışmasız biçimde böyle bir mezhep savaşının daha ileri bir aşamaya taşınması ve Sünni kampın ortak askeri güce kavuşturulması amacını güdüyor. 34 ülke arasında ne DAİŞ’in (IŞİD’in) topraklarına yerleştiği Irak ve Suriye vardır, ne İran. Lübnan ise, adı 34 ülke içinde geçmekle birlikte kendisine bilgi verilmemiş olduğunu açıklamıştır. Bu ülkeler İran etrafında Şii ittifakını oluşturan ve Suriye’de yaşanan iç savaşta Baas/Beşşar Esad rejimi tarafında yer alan ülkelerdir.
DAİŞ, aynen Tayyip Erdoğan kliği ile AKP hükümeti açısından Kürt ulusal hareketine karşı savaş vermenin sahte bir gerekçesini oluşturduğu gibi, Sünni gericilik için de Şiiliğe karşı verilecek savaşın bir örtüsü işlevini görüyor. Bu ittifak görünürde DAİŞ’e karşı kurulmuştur. Ama aslında birinci sırada İran Şiiliğine, sonra Arap devriminin yeniden başını kaldırması riskine, nihayet Ortadoğu’da her türlü ilerici hareketin kımıldamasına karşı bir önlemdir.
“Teröre Karşı İslam İttifakı”, Ortadoğu’nun kendini gizlemeye çalışan NATO’sudur. Ortadoğu İttifak Antlaşması anlamında METO’dur. Aynen NATO gibi bütünüyle reddedilmelidir.
Devrimci İşçi Partisi, Ortadoğu’nun bütün ülkelerinin işçi ve sosyalist örgütlerini, en başta Kürtler ve Filistinliler olmak üzere ezilen halklarını, Sünni-Şii çatışmasına taraf olmanın bir cinnet ve cinayet olduğunu kavrayan bütün Müslümanları, azınlıkta kalan ve zorlu koşullar altında yaşayan dini topluluklardan insanları, Sünni veya Şii din baskısı altında ezilen kadınlar başta olmak üzere bütün ezilenleri ve Ortadoğu çapında bir mezhep savaşında mahvolması kaçınılmaz olan gençliği, bu gerici girişim karşısında ayağa kalkmaya çağırır.
METO’ya hayır!
“Teröre karşı İslam İttifakı”na tek bir asker yok!
Sünni-Şii mezhep savaşına karşı savaş!
Siyonizme karşı Filistin’in, bütün ezen uluslara karşı Kürtlerin ulusal haklarını destekleyelim!
Ortadoğu’nun bütün ülkelerinin işçileri ve köylüleri birleşin!
Ortadoğu Sosyalist Federasyonu için ileri!
Devrimci İşçi Partisi
17 Aralık 2015