Amerikkka
Ku Klux Klan, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) köleliğin kaldırıldığı yıllarda (1865) kurulan yasadışı bir ırkçı örgüttür. Adı kısaca KKK olarak da bilinir. Artık Afrikalı-Amerikalı olarak anılan siyahileri linç etmesiyle ünlüdür. Öyle anlaşılıyor ki, KKK’nın görevleri polis tarafından devralınmış durumda. Temmuz’dan Aralık sonuna kadar geçen beş ay içinde Amerikan polisi yaşları 12 ila 43 arasında değişen 10 siyahiyi silahsız oldukları halde öldürdü!
Bunlar arasında iki vaka uluslararası çapta çok yankı yarattı. Biri St. Louis kentinin bir uydukenti olan Ferguson’da 18 yaşında bir gencin elleri havada olduğu halde kurşunlanarak öldürülmesi. Öteki ise New York’ta 43 yaşında bir adamın polis tarafından boğazı sıkılarak kontrol altına alınması sırasında “nefes alamıyorum” dediği halde polis memuru davranışını sürdürdüğü için hayatını yitirmesi.
Ferguson Ağustos ayı boyunca büyük protestolara sahne oldu. Eyalet valisi gösterileri bastırmak için askeri kente çağırdı. Kent bir savaş alanına döndü. St.Louis’de bir süre sonra bir başka siyahinin de bir benzin istasyonunda kız arkadaşıyla konuşurken silahsız olduğu halde öldürülmesi olayları yeniden alevlendirecekti.
Ferguson yatıştıktan bir süre sonra, Aralık başında New York’ta Temmuz ayında 43 yaşındaki bir adamı, eskiden uygulanan ama çoktan yasaklanmış olan boğazını sıkma yöntemiyle kontrol ettiği için öldüren polis hakkında soruşturmaya yer olmadığı kararı çıkınca ülkenin birçok yerinde protesto eylemleri yükseldi. New York’ta ve başkent Washington’da on binlerce insan yürüdü.
Amerika’da siyahilere karşı ırkçılığın 1950’li ve 60’lı yıllardaki dev mücadeleler sonucunda elde edilen haklarla ortadan kalkmadığı, ekonomik koşullar, eğitim, sağlık, konut ve polis uygulamaları açısından sistematik olarak devam ettiği, böylece bir kez daha bütün dünyanın zihnine kazılmış oluyor.
Bush yargılanmalıdır!
Aralık başında ayrıca 11 Eylül sonrası ABD’nin ve birtakım müttefik ülkelerin uyguladığı işkence konusunda Senato’da yapılan bir soruşturmanın sonuçları açıklandı. Bütün dünya CIA’nın bu dönem boyunca gayet planlı ve kasıtlı biçimde işkenceye başvurduğunu böylece ABD resmi makamlarından öğrenmiş oldu.
Bu olayda önem taşıyan bir başka boyut, Senato komisyon raporunun CIA’yı yönetimi bilgilendirmemekle suçlamasına karşılık 11 Eylül dönemi başkan yardımcısı Cheney’in o dönemin başkanı George W. Bush’un her şeyi bildiğine dair açıklamasıydı. Bush Cheney’in açıklaması konusunda sessiz kaldı. Tipik bir “sükut ikrardan gelir” vakası! Cheney daha da ileri giderek, rapora cepheden saldırdı ve “bugün olsa gene yapardım” dedi! Sorumluları yargılama konusunda şimdilik herhangi bir girişim olmadığına göre, Senato komisyon raporuna Hıristiyanlıkta yaygın olan “günah çıkarma” amaçlı bir operasyon olarak bakmak en doğrusu. Ortada suç var. Bu suç işlenirken ülkenin iki numarası olan şahıs, bugün suçu ikrar ediyor! Bir numaranın da haberi ve onayı olduğuna da tanıklık ediyor. Yargı kılını bile kıpırdatmıyor!
İşin en çarpıcı yanı, bu işkencelerin en yoğun olarak uygulandığı Guantanamo üssünde kurulmuş olan cehennemi cezaevinin hâlâ çalışıyor olması! Burada birtakım tutuklular 12-13 senedir mahkemeye çıkartılmadan tutuluyor! Obama bu cezaevini kapatacağı sözünü vererek geldi. Altıncı yılını doldurduğu halde orayı hâlâ kapatmış ya da kapatabilmiş değil!
Türkiye de sorumlu!
ABD’nin işkence ettiği ve yargılamadan tutsak tuttuğu insanları kaçırıp ona teslim etme ve bazı ülkelerde taşeron usulü işkenceye tâbi tutma konusunda 30’a yakın ülkenin işbirlikçi olarak davranmış olduğu biliniyor. Türkiye de İncirlik Üssü’nün böyle kullanılması bakımından ABD’nin suç ortağı. Bunun hesabının da sorulması gerekiyor. Tayyip Erdoğan bugünlerde Batı’ya pek efeleniyor. Ama Müslüman kardeşlerini Batılı işkencecilere teslim etmekte hiç tereddüt etmemiş!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ocak 2015 tarihli 63. sayısında yayınlanmıştır.