Ülker İşçilerini ziyaret ettik
Devrimci İşçi Partisi, 29 Ekim Çarşamba günü Topkapı Ülker fabrikasındaki sendika seçme özgürlüğünü kullanıp hükümet yanlısı Hak-İş’e bağlı Öz Gıda İş’ten ayrılıp DİSK’e bağlı Gıda-İş’e geçtikleri için işten atılan Ülker işçilerini ziyaret etti. İşçiler tarafından gayet sıcak karşılanan öğrenciler, işçilerle çalışma koşullarını ve örgütlenme sürecini konuştu.
Örgütlenme sürecinden ve içerdeki durumdan bahseder misiniz?
Örgütlenme ilkin zaten gizliydi; ancak sendikayı değiştirdiğimiz zaman bunu fark ettiler ve dokuz kişiye çıkış verildi. İçerde sendika değiştirmek isteyen arkadaşlar da var ama işverenin yoğun baskısı nedeniyle bundan korkuyorlar. Emire ve amire itaatsizlik bahanesiyle işten atılanlar oldu.
Servisler, eskiden işçileri fabrika girişindeki kapının önünde bırakırken; direniş alanı kurulmasından sonra işçileri içerde bırakmaya başladı. Bizi görmelerini engelliyorlar. Şu an da içerde üretim yapan işçiler fabrikada “kilitli” ve içerde telefon kullanmak yasak.
Çalışma koşulları nasıldı?
Ben 15 senedir burada çalışıyorum ve maaşım 855 lira, diğer çalışanların da durumu farklı değil. Fabrikaya giriş-çıkış kartlarımızı bile parayla satıyorlar. Ücretlerin bu kadar düşük olması bizim mesaiye kalmamızı gerektiriyor. Zaten mesaiye kalmak da zorunlu. Günde yaklaşık 12 saat çalışıyoruz, yemek ve çay molası dâhil ara vermek için sadece toplam yarım saatimiz var. 15 dakika da namaz molamız var ama süreyi biraz geçince şeflerimiz bize savunma yazdırıyorlar. Şeflerimiz bize yazdırdıkları her savunmadan 150 lira para alıyorlar.
İşçi sağlığı ve işçi güvenliği önlemleri nasıl?
Ben iş kazası geçirdim. Kazadan sonra bana “sen suçlusun” diye bir kağıda imza attırıp olayın üstünü kapadılar. İmza attığım kağıtta, kaza geçirdiğim makineyi kullanma yetkim olmadığı yazıyordu. Oysa o makinede çalışmam için beni onlar yönlendirdi. Ben bel fıtığı oldum, Ülker’de çalışan çoğu işçide de bel ve boyun fıtığı var. Benim hastalığım nedeniyle ağır iş yapmam yasak ve bunu bilmelerine rağmen beni ağır iş yapmaya zorladılar. Bu benim sendika değiştirmemde bardağı taşıran son damla oldu.
Sendika değiştirme sürecinizi anlatır mısınız?
İşyeriyle ilgili yaşadığımız problemleri ifade ettiğimizde sendika görevini yapmadı. Ben zaten sendikayla Ülker’i çok ayrı görmüyorum. Çünkü Ülker’in patronlarının sendika temsilcileriyle çok yakın ilişkileri var ve sendika temsilcisi, işverenin aleyhinde olabilecek kararlar almaktan çekiniyor. Bu temsilcilerin hiçbirini biz seçmedik ben hiçbir zaman temsilci seçimi için oy kullanmadım. Patron istediğini yaptırıyordu sendikaya. Biz de değiştirme kararı aldık.
İçerde bize sendika değiştirmememiz için “onlar komünist, sizi eyleme götürecekler, başınıza bir şey gelir” gibi yalanlar söylediler. İçerdeki işçilere halen söyleniyor bu yalanlar. Bizi de kıdem ve ihbar tazminatını verip işten atmak istediler, ama biz tazminat değil işimizi istiyoruz, hakkımızı istiyoruz. Bu yüzden de fabrikanın önünde direnişe geçtik. İşe geri alınana kadar da direnişe devam edeceğiz.