Yorumsuz: Cumhuriyet gazetesi HDP’ye politika biçiyor!
Karşı manşet köşemizde üst üste ikinci kez Cumhuriyet gazetesini ve gazetenin yeni Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ı ağırlıyoruz. Bir önceki ev sahipliğimiz, Dündar’ın metal işçilerinin fiili grevi konusunda bir bakıma kendi gazetesini ihbar etmesi ile ilgiliydi. (“Reklamverenler” adı altında andığı) kapitalist patronların işçi mücadelelerine ilişkin haberleri gazetelerde görmek istemediklerini söylüyor, ama Cumhuriyet’in geri kalan düzen basınından farklı olarak metal eylemlerine yer ayırdığına işaret ediyordu. Oysa Cumhuriyet metal işçilerinin eylemlerine hiç de doğru dürüst yer ayırmamıştı. Karşı manşetimiz bunu anlatıyordu.
Geçen defa Dündar’ı kendi gazetesini ihbar ettiği için ağırlamıştık dedik. Bu sefer HDP’yi ihbar ettiği (!) için ağırlıyoruz. Dündar, yanına gazetesinin Ankara temsilcisi Erdem Gül’ü ve (burası önemli) köşe yazarı Nuray Mert’i alıp Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder ile bir görüşme yapıyor. Görüşme, yukarıdaki fotoğrafta da göreceğiniz gibi, gazetede birinci sayfadan şu manşetle veriliyor: “HDP dışarıdan desteğe sıcak”. Kast edilen elbette AKP’nin azınlık hükümetine destek! Manşetin hemen yanında Can Dündar’ın fotoğrafı. Yanı başında ise şu cümleler: “AKP ile koalisyonun partilerine çok zarar vereceğine inanıyorlar. Dışarıdan destek fikrine ise ‘çözüm süreci’ şartıyla uzak değiller.”
İçeride Can Dündar’ın koskoca bir köşe yazısı var görüşme ile ilgili. Bu konuda herhangi bir delil, herhangi bir alıntı arıyorsunuz. Koyduysanız bulun! Dündar, manşete çıkmış olan fikri burada da tekrarlıyor: “Ancak AKP yeniden iktidar olursa, dışarıdan destek verme fikrine uzak değiller” diyor, sonra iki nokta üst üste koyuyor ve bunun altına şu paragrafı yerleştiriyor:
“Belli ilkeler konur, kamuoyuna açıklanır, o ilkeler bazında kendimizi de onları da bağlarız. Süreci sürdürürüz. Ama bunun için son dönem söylediklerinden, ‘Kürt sorunu yoktur, masa yoktur, Dolmabahçe yoktur’ laflarının hepsinden rücu etmeleri ve izleme kurulu da dahil yeniden müzakereye başlamaları lazım. Öyle olursa Kandil’in anında kongre toplama taahhüdü ortada… Ama muhatap Saray değil, hükümettir.”
İnsan dikkatli bakınca görüyor. Alıntı bütünüyle “süreç” denen şeyle ilgili. AKP’nin kuracağı bir azınlık hükümeti ile ilgisi yok. Oysa bu ikisi arasında herhangi bir zorunlu bağ yok. Dolayısıyla insan “dışarıdan desteğe sıcak” deyip iki nokta üst üste koyup “süreç” ile ilgili söylenenleri aktarırsa, “ne yapıyorsun?” diye sorulur.
Nitekim, Demirtaş da hemen tekzip etmiş. Şöyle diyor: “Cumhuriyet gazetesi 'HDP parlamentoda AKP'yi dışarıdan destekleyecek' demiş. Net olarak, kötü niyet demeyeyim, yanlış anlama diyelim. HDP’nin görevi destek değil, AKP’nin burnunu sürtmektir. Benim ağzımdan öyle bir kelime çıkmadı. Ne içeriden, ne dışarıdan desteklemek gibi bir niyetimiz yok. Umut ediyorum, Cumhuriyet gazetesi bu yanlışı düzeltecektir.”
Durum çarpıcı. Demirtaş böyle bir konuda ağzından “bir kelime” bile çıkmadığını söylüyor. Can Dündar buna hemen Demirtaş’ın demecini verdiği sütunun yanında uzun bir yazıyla cevap vermiş. Geri adım atmıyor. Bizim için yazının tek bir cümlesi önemli: “Biz, tanıklarımıza da güvenerek ‘izlenim’imizden ‘rücu’ etmeyelim.”
Israr ediyor Dündar. “Rücu” etmiyor, yani geri adım atmıyor. Ama söylenenden anlıyoruz ki “izlenim” üzerinden birinci sayfaya manşet atılmış. Nasıl bir manşet? HDP’ye laik kanattan, Alevilerden ve işçi hareketinden on binlerce, belki de yüz binlerce oy kaybettirebilecek bir manşet! İzlenim”!
Ama iş orada bitmiyor. Yukarıda görüşmede kimlerin bulunduğunu yazmıştık. Konuşulanlar üzerine ciddi bir ihtilafa düşmüş olan Demirtaş ile Dündar dışında üç kişi var. Sırrı Süreyya Önder’in ne diyeceğini bilmek için politika kurdu olmak gerekmiyor. Geriye iki kişi kalıyor. Bunlardan Nuray Mert Dündar’ın “tanıklarına” güvendiğini söylediği satırların mürekkebi kurumadan 24 saat sonra şunu yazdı: “Yazdığım gazetelerin manşetlerine karışma hakkını kendimde görmem, ama bağımsız biri olarak, tepki gösterme hakkımın olduğunu düşünüyorum. Bu meyanda, gazetemizin çarşamba günü ‘HDP dışardan desteğe sıcak’ manşetini en az HDP’liler kadar yadırgadığımı ifade etmek istiyorum.” Dündar’ın “tanığına” güveninin biraz kof çıkmış olduğu söylenebilir mi?
Gerçek gazetesinin bir önceki karşı manşet yazısı Can Dündar’ın Kemalist bir gazetenin başına oturmuş bir sol liberal olduğuna işaret ettikten sonra şöyle bitiyordu: “Bir liberal bir Kemaliste demiş ki, gel Kemalist seninle beraber bir kumpas yapalım: bir doz liberalizm, bir doz Kemalizm, bir doz da Marksizm, herkesi CHP’ye bağlayalım.” Eksik söylemişiz: bir doz da Kürt özgürlüğü, sonra CHP.
Demirtaş’ın Can Dündar’ın “izlenimci haberciliğine” derhal cevap vermesi son derecede olumludur. Başka yorum yapmayacağız.