Soma’yı unutma!
Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası…
Orhan Veli
Üç ay önce bugün, 13 Mayıs günü emekçi Türkiye Soma’daki madenci kardeşlerinin yaşadığı felâketle uyandı! O günler biz işçi sınıfının ve hayatını emeğiyle sürdüren bütün insanların karalar bağladığı günlerdi. Hayatlarını toprak altında kazanan madencilerimizi sonsuza kadar toprağa teslim ettik. Sayısını tam bilmediğimiz, ama en az 301’e ulaşan sayıda kardeşimizi yitirdik.
Bu bir kaza değildi. Bu, işin doğasında yoktu. Bu, kader hiç değildi. Bu, kapitalizmin bir katliamıydı. Bu, kâr hırsı içinde işçilerimizi ölümün sınırlarında dolaştıran, hiçbir tehlike sinyaline kulak asmayan kapitalistlerin bir katliamıydı. Ve bu katliama, kapitalistlere yeni kâr alanları doğsun diye madenleri özelleştiren, daha fazla kâr edebilsinler diye işçiyi korumasız bırakan, koca koca işçi kolektiflerini küçük taşeron işçisi topluluklarına dönüştürerek bölen ve zayıflatan, işçi sağlığı ve iş güvenliğini özelleştiren, denetimi patronun adamına bırakan hükümetler suç ortağı idi. En başta da bu ülkeyi 12 yıldır bir şirket yönetir gibi yöneten AKP ve Tayyip Erdoğan bu suçun sorumluluğunu taşıyordu.
O yüzden Erdoğan Soma’ya gittiğinde “işin fıtratında var” dedi, 19. yüzyıl İngiltere’sini örnek gösterdi. Ama Soma halkı ona cevabını verdi. O da bir markete sığınmak zorunda kaldı. Sığınmaları otomobilinin plakasını söktüler. Tayyip Erdoğan Soma’da ülkenin legal başbakanı olamadı! Sonra arkasına bakmadan kaçtı!
Somalılar ölülerini gömdüler, ardından işçi sınıfı oldular, sel oldular, aktılar. İş güvenliği sağlanmadan yeraltına inmeyiz dediler, çalışma başlayana kadar ücretlerimizi ödeyeceksiniz dediler, kamulaştırma talep ettiler, taşeron yasaklansın dediler. Sadece şirketin değil, sendikanın da kapısına dayandılar, sarı sendikacılığa öfkelerini bağırdılar, sendikanın bölge yönetiminin istifa etmesini sağladılar, merkez yönetim istifa etmeyince kimileri yüzlerini DİSK’e çevirdiler. Bütün Türkiye onların bin kere haklı mücadelesini destekledi.
Ama bugün Soma’ya ilgi kayboldu. İş cinayetlerine ilgi kayboldu. Taşeronlaşmaya karşı mücadeleye ilgi kayboldu. Kamulaştırma mücadelesine ilgi kayboldu.
Oysa 13 Mayıs’tan 13 Ağustos’a Türkiye çapında henüz sayısı tam bilinmeyen yüzlerce sınıf kardeşimiz “iş kazası” denen cinayetlerde hayatını yitirdi. Milyonlarca taşeron işçisi hâlâ güvencesiz, sendikasız, uzun saatler boyunca düşük ücrete talim ediyor, sonra kapının önüne bırakılıveriyor. Soma işçisinin en basit sorunları bile daha çözülmedi.
İşçiler! Soma’yı unutmayalım! O kapitalizmin bize açtığı büyük savaşta son yılların en büyük meydan muharebesiydi. Kapitalistler bize karşı savaş yürütüyor, biz istesek de istemesek de! Öyleyse savaşalım!