Kapitalizmin göçmen katliamı
Her yıl binlerce göçmen Akdeniz’de hayatını kaybediyor. Son olarak 18 Nisan pazartesi günü Akdeniz’de son yılların en büyük facialarından biri yaşandı. Kuzey Afrika’dan kaçarak İtalya’ya geçmek isteyen göçmenleri taşıyan bir tekne battı, en az 400 kişi öldü. Özellikle son yıllarda bir göçmen mezarlığına dönüşen Akdeniz’de yaşanan faciaların gerçek nedenini anlamadan, bu faciaları önlemek mümkün değil.
Binlerce göçmen Akdeniz ve Ege’de göçmen teknelerinde hayatını kaybediyorken hâlâ her yıl binlerce göçmen aynı yolu denemeye devam ediyor. Şüphesiz ki göçmenler Akdeniz ve Ege’yi geçerken başlarına gelebilecekleri herkesten daha iyi biliyorlar ve yüksek ölüm ihtimalinin farkında olarak yola çıkıyorlar. Çünkü yola çıkmazlarsa bulundukları coğrafyalardaki sefalet koşulları ve savaşlar sebebiyle zaten yaşayamıyorlar.
İnsanları göçe zorlayan sefaletin ve savaşların sebebi ise göçmenlerin sığınmaya çalıştıkları ülkelerin maddi kaynaklarında aranmalıdır. Bu ülkeler zenginliklerini yıllar yılı sömürdükleri yoksul ülkelere borçludurlar. Örneğin Avrupa Birliği’nin servetinde Nijerya’daki madencilerden Suriye’deki emekçilere kadar yoksul halkların tamamının alın teri ve kanı vardır. Yani insanları göçe zorlayan sefaletin ve savaşların sebebi emperyalizmin kendisidir. Göçmenlere karşı duyarlılık mesajları verme yarışına giren emperyalistler Akdeniz’de yiten binlerce canın sorumlusudurlar.
Savaşların ve sefaletin bitirilmesinin ise tek bir yolu vardır, o da savaşları ve sefaleti yaratanlara karşı verilen mücadeleyi omuzlamak ve zafere ulaştırmaktır. Bu gün küçük bir azınlığın çıkarları uğruna milyarlarca insan sefalet koşullarında ölüme terkedilmiştir. Bunu değiştirmek ve o azınlığın tahakkümüne son vermek kendi topraklarından göç etmeye zorlanan emekçilerle, kendi topraklarında yaşayıp banka borçlarınca zincirlere vurulan, açlık sınırında bir yaşam sürüp fabrikalarda, madenlerde, tersanelerde ve daha birçok alanda hayatı var eden emekçilerin örgütlü mücadelesiyle mümkün olacaktır.