İTÜ Rektörlüğü'nden mezhepçilere destek, polisle işbirliği

İTÜ’de mezhepçi çetelerin provokasyonu devam etmesine rağmen, İTÜ Rektörlüğü mezhepçi çeteler tarafından yapılan saldırılara göz yumuyor. Göz yummak bir yana İTÜ Beyan adı altında örgütlenen mezhepçi çetelere etkinlik için salon tahsis ederek adeta sponsorluk yapıyor.

İTÜ’de örgütlenen mezhepçilere karşı 3 Mart'ta eylem yapacak olan öğrencilere, daha eylem başlamadan polis saldırdı. Okulun Özel Güvenlik Birimleri (ÖGB) öğrencileri adeta yaka paça tutup polise teslim etti. 19 öğrenci bu işbirliği altında gözaltına alındı. Birçok öğrenciyi polisten çok ÖGB darp etti, saldırı esnasında bir öğrenci ÖGB tarafından ölümle tehdit edildi.

ÖGB aracılığıyla öğrencilere polisle birlikte saldıran Rektörlük, saldırı sonrasında bir açıklama yayınladı. Yayınlanan açıklamada “Ahrar-uş Şam onurumuzdur” diyen mezhepçi  çetelere karşı mücadele eden öğrencileri, İTÜ öğrencilerinin huzurunu bozmakla suçladı. Rektör Karaca ve ekibinin suçlamalarına İTÜ öğrencileri alışkındır. Ancak İTÜ öğrencileri okuluna sahip çıkmaya da alışkındır. İTÜ Rektörlüğü polis saldırısını meşrulaştırarak, üniversitenin dışından gelen mezhepçi çetelere tek kelime söylemeyerek tarafını açıkça belli etmiştir.

İTÜ Rektörlüğü, okulda yaşanan polis saldırısını bırakın kınamayı, onu bir zorunluluk olarak ifade ediyor. Açıklama metninde geçtiği şekliyle “…üniversitemizin tüm mensuplarının can güvenliğini sağlamak adına emniyet güçlerinden yardım alınması zorunluluğu...” 2 Mart’ta polis ve çetelerin işbirliği sonucu öğrencilere yapılan saldırıda üniversite mensuplarının can güvenliği söz konusu değilmiş demek ki! Nasıl Davutoğlu Suriye’deki mezhepçi ve/veya tekfirci çeteler için “bir grup öfkeli genç” dediyse İTÜ Rektörlüğü de bu çeteleri “bir grup öfkeli genç” olarak görüyor adeta.

İTÜ’de yaşananlara İTÜ Rektörlüğü müsaade etmiş ve polisle birlikte müdahil olmuştur. İTÜ yöneticileri açık açık “bugün güvenlik konusunda inisiyatifi polise verdik” diyebilmiştir. Üniversitede tüm bu yaşananlar, rektörlüğün ve polisin tutumu birçok şeyi net bir biçimde gösteriyor: Suriye’yi kan gölüne çeviren mezhepçilerin İTÜ’de örgütlenmelerine müsaade ediliyor ve destekleniyor. Salonlar tahsis ediliyor, üniversitenin dışından gelen sopalı çetecilere kapılar açılıyor. Rektörlük “karşıt görüşlü öğrenciler” lafları altında her zaman mezhepçilere karşı mücadele eden öğrencilere saldırıyor. Fakat İTÜ öğrencileri dimdik ayakta durup şunu haykırıyor: İTÜ’de mezhepçi çetelere yer yok!