Emperyalizmden kurtuluş burjuva milliyetçiliğinde değil proletarya enternasyonalizminde

 

Soner Yalçın, Sözcü gazetesinde yazdığı yazıda meseleyi sonunda "emperyalizmi kurtarıcı görerek 1 Mayıs kutlanmaz"  demeye getirmiş. Sonuç doğru gibi gözüküyor ama yarım. Gidiş yolu ise tümden yanlış.

Soner Yalçın "meramımı anlatmak için bazı bilgiler vermeliyim" diye yazıya başlamış ama verdiği bilgiler eksik. Eksik bırakılan bilgiler de özensizlik ya da unutkanlıktan değil, işine gelmediğinden... Çünkü "emperyalizm kurtarıcı değil" diyen Soner Yalçın'ın kurtarıcı olarak gördüğü şey burjuva milliyetçiliğinden başka bir şey değil.

Yalçın yazısında, II. Enternasyonal'in Birinci Dünya Savaşı'nda nasıl bölündüğünü, kimi sosyal demokrat partilerin kendi emperyalist hükümetlerinin savaş bütçelerine onay verdiğini hatırlatıyor. Doğrudur. Ve ekliyor... "Dünya işçi sınıfının en güçlü örgütü II. Enternasyonali emperyalizm böldü." Eksik. II. Enternasyonal'i bölen emperyalizm, baş silahı olarak burjuva milliyetçiliğini kullandı. Emperyalist hükümetlere verilen destek itina ile yurtseverlik sosuna bulanmıştı.

II. Enternasyonal bölündü ama iş orada kalmadı. İşçi hareketi içinden bunun cevabı da verildi elbet. Almanya’da Rosa Luxemburg, Karl Liebcknecht ve arkadaşları canları pahasına bu emperyalist yurtseverliğe karşı mücadele etti. Rusya’da Lenin ve Trotskiy'in önderliğinde savaşta da barışta da bütün ülkelerin işçileri birleştiren Komünist Enternasyonal (III. Enternasyonal) kuruldu. Bu bilgiler de Soner Yalçın'ın yazısında yer almıyor. Soner Yalçın II. Enternasyonal'in 1907, 1910 ve 1912 kongrelerinden bahsediyor bu kongrelerde alınan kararları benimseyen ve ileri götüren ne Zimmerwald Kongresi'nden ne de Komünist Enternasyonal'den bahsetmiyor. Çünkü emperyalizme enternasyonalizmle cevap veren komünistler, milliyetçi Soner Yalçın'ın işine gelmiyor.

Soner Yalçın'a bakarsanız Birinci Dünya Savaşı da sanki kendiliğinden bitmiş. 1917'de Ekim Devrimi olmamış, Rusya'yı emperyalist savaştan çeken Bolşeviklerin önderliğindeki işçi iktidarı değilmiş ve bu devrim emperyalist paylaşım savaşını bitiren esas olay değilmiş gibi kulağının üstüne yatıyor. Devrimi ve devrim seçeneğini gizlemeye çalışıyor. Çünkü burjuvazinin içindeki milliyetçi kesimlerden kendine kurtarıcı arıyor. O yüzden de soruyu işine geldiği gibi soruyor: "Solcu arkadaş hangi Paris'ten yanasın: II. Enternasyonal'e mi yoksa Barış Konferansı'na mı ev sahipliği yapan Paris'ten yanasın?"

Ezilen halkların emperyalizme karşı mücadelesi çoktan seçmeli test sorularına indirgenemez. Biz Zimmerwald'den Komünist Enternasyonal'den yanayız, Bolşevizmin geleneğini her türlü milliyetçi yozlaşmaya karşı savunduk ve bugün Dördüncü Enternasyonal saflarında savunmaya devam ediyoruz. Emperyalizme de her zaman hayır dedik demeye de devam ediyoruz. Ama Soner Yalçın gibilerin meseleyi getirmek istediği yeri de biliyoruz. Dün nasıl II. Enternasyonal oportünistleri sınıf işbirlikçiliklerini yurtseverlik maskesiyle gizledilerse bugün de Kürt düşmanlığının anti-emperyalizm olarak yutturulmasına karnımız tok.

Türkiye solunun önemli bir bölümünün Avrupa Birliği hayranlığı ve Türkiye’nin geleceğini bütünüyle AB’nin himmetine bağlayan tavrı dolayısıyla, solun, geçmişinde var olan son derecede sağlıklı anti-emperyalist dürtüyü yitirmiş olduğu bizim sürekli vurguladığımız bir nokta. Ama Soner Yalçın’ın yaptığı gibi bütün solu aynı torbaya koymak aslında bir yanılgı falan değil, kasıtlı bir çarpıtma. Amacı da anti-emperyalizmin sosyalist solun gündeminden çıktığını, dolayısıyla çözümün burjuva milliyetçiliğinde aranması gerektiğini savunmak.

Biz, Devrimci İşçi Partisi olarak, 1 Mayıs'ta taşıdığımız en büyük pankarta "NATO'dan, Gümrük Birliği'nden çıkılsın, İncirlik Üssü kapatılsın" yazdık. Sloganlarımız arasında şunlar vardı: “NATO'dan çıkılsın İncirlik kapatılsın!”; “Katil ABD Ortadoğu'dan Defol!”; “Kahrolsun ABD, Avrupa emperyalizmi!”; “Emperyalistler işbirlikçiler 6. Filo'yu unutmayın!”. Rojava'daki ABD varlığına da her zaman karşı çıktık. Ama ABD aradan çıksın Kürtleri ezelim diyen, sonunda da Ortadoğu'da ABD çıkarlarının askeri olmaya soyunan NATO milliyetçiliğinin de foyasını ortaya çıkarmaktan geri durmadık. Biz, "Kürtlerle barış ABD'yle savaş" diyoruz. Çünkü emperyalizmin en iyi dostunun burjuva milliyetçiliği olduğunu da hem tarihten hem bugün yaşanlardan gayet iyi biliyoruz.  

Biz, Soner Yalçın’dan farklı olarak, işine geldiğinde milliyetçilik yapan, işine geldiğinde NATO’yu destekleyen Sözcü gazetesinden de yana değiliz! Biz halkların kardeşliği uğruna emperyalizmin karşısına burjuva milliyetçiliğini değil enternasyonalizmi çıkaran Komünist Enternasyonal’den yanayız! Onun devamı olan Dördüncü Enternasyonal’den yanayız!