Dans edemediğim devrim de devrimdir!
2019’u dünyanın dört bir yanında yükselen isyanlar ve devrimlerle geride bıraktık. Mücadele meydanlarından birçok heyecan verici görüntü bütün dünyaya yayıldı. Şili’de Santiago Meydanı’nda panzerin önünde bale yapan kadın, Sudan’da heyecan içerisindeki kitleye hitap eden beyaz giysileri içindeki kadın, Fransa’da greve katılan balerinler ve Şilili Las Tesis isimli kadın örgütünün gözlerini siyah bantlarla kapatarak toplu halde yaptıkları, birçok ülkeye yayılan dans… Hafızalara yerleşen bu görüntülerle birlikte kadınlar bu mücadelelerin de bir bakıma sembolü haline geldi. Dünyanın öbür ucunda Şili’de ya da biraz daha yakına geldiğimizde Fransa’daki mücadelelere bakıp kafamızı Doğu’ya, kendi coğrafyamıza çevirmiyoruz. Bunu yaptığımızda yalnızca Irak’ta uzun süredir devam eden ve bir devrime dönüşen halk hareketini görmemekle kalmıyoruz; aynı zamanda “devrimci bir eylem olarak dans eden” kadınları görüp, yaşamlarında eşsiz bir devrimci atılım yapan kadınları da görmezden gelmiş oluyoruz.
Ortadoğu’yu iki yıldır sarsan isyan ve devrimler 2019’da yeni bir evreye girdi. Sudan ve Cezayir’den sonra Lübnan, Irak ve en son İran’da da halk ayağa kalktı. Lübnan’da vergi adaletsizliğine, hayat pahalılığına, zamlara karşı, Irak’ta işsizlik ve en temel kamu hizmetlerinin dahi olmayışına karşı, İran’da benzin fiyatlarının artmasına karşı alevlenen halk hareketleri büyüyerek bütün bir politik sistemi hedef tahtasına oturtan isyanlara, hatta bazılarında devrimlere dönüştü. Ve mücadelelerle yoğrulan, devrimlerle sarsılan toplumlarda isyan ve devrimler daha zafere ulaşmadan bile erkek egemenliğinin yerleşik kalıplarını sarsan, yer yer yıkan örnekler yarattı.
En belirgin örneklerden biri komşumuzda, Irak’ta yaşanıyor. Kadınların eylemlere, hele hele erkeklerle yan yana, katılmasının hiç de yaygın olmadığı Irak’ta kadınlar, kendileri için daha iyi yaşam koşulları isteklerini ülkenin geleceği ve tüm halkın mücadelesi ile birleştirerek mücadele meydanlarında yerini aldı. Resmi rakamlara göre bile 500’ün üzerinde insanın eylemler sırasında yaşamını yitirdiği bir devrimin parçası oldu. Kadınlar, devrimi savunmak için ne gerekiyorsa onu yaptı. Yaralıları tedavi etmesi gerekiyorsa da, devrimin barikatlarını savunmak için taş taşıması gerekiyorsa da, taş atması gerekiyorsa da devrimin saflarındaydı. Kitlenin üzerine ateş açılırken ailelerinden, eşlerinden, babalarından gelen tüm tehlike uyarılarına karşı gelerek… Sadece büyük şehirlerde değil, Irak’ın bütün kentlerinde… Kadınların bu şekilde öne çıkışını Iraklı kadınların kendileri bile ilk kez yaşanan bir değişim olarak anlatıyor.
Iraklı bir kadın şöyle diyor: “Burada ölürsem, bir sebep uğruna, ülkem için kendimi feda etmiş olacağım.” Irak’ta devrime kalkan, İran’da isyan eden emekçi halk yüzlercesiyle öldü. Haklı bir sebep uğruna, ülkelerinin geleceği için… Kadınıyla erkeğiyle… Bu mücadele devrimci bir siyasi önderlikten yoksun, inişli çıkışlı ilerliyor, zaman zaman patlamalarla devam ediyor, zafere ulaşmak için yolunu arıyor. Ama bugünden de başbakanları istifaya zorlayıp hükümetleri devirerek kendi hedefleri açısından belli kazanımlar elde etmiş durumda. Ve kazanımları bunlarla da sınırlı değil. Görmek isteyenler için, kendi coğrafyamızda, yanı başımızda toplum yaşamının içinde kadınlar açısından nasıl bir değişim yaşandığı ortada. Bu devrim yenilse bile kadınlar için Irak’ta artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Üstelik de sadece Irak’ta değil, Ortadoğu’nun, Arap coğrafyasının başka ülkelerinde de. İşte devrim böyle bir şey!
Cemre Arapça kökenli bir kelime, kor, ateş anlamına geliyor. Tıpkı cemrenin havaya, suya, toprağa düşmesinden sonra ilkbaharın müjdelenmesi, doğadan canlılığın fışkırması gibi, isyan, devrim ateşi bir ülkenin toprağına düştü mü o toplumun sanat kültür hayatı da başka türlü canlanır, kitle hareketinin çekim gücünün etkisine girer. Şili’de panzerin önünde bale yapan kadının fotoğrafını, Las Tesis’in dansını, Fransız balerinleri bu nedenle tüm dünya gördü, biliyor. Devrimci sanat, estetik görmek için sadece Batı’ya bakmayın. Üzerlerine ateş açılırken dans edemese de “bu benim devrimimdir” diyen kadınların Irak’ta Bağdat’ın ve başka şehirlerin duvarlarına çizdiği resimlere de bakın! Yeter ki bakın. Bu devrimci ilhamdan kendinizi mahrum bırakmayın!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2020 tarihli 124. sayısında yayınlanmıştır.