Vezir Muhammed Nurtani cinayeti: patronlar katletti, İstibdad cezasız bıraktı!

9 Kasım 2023’te Zonguldak’ta kaçak maden ocağında çalışırken iş cinayetinde hayatını kaybeden ve patronların olayı gizlemek amacıyla naaşını yakıp orman kenarına attığı Afgan maden işçisi Vezir Muhammed Nurtani’nin katillerinin yargılandığı dava sonuçlandı. Kaçak maden ocağının patronları Hakan Körnöş ve Enver Gideroğlu taksirle öldürme suçundan 5 yıl 8 ay, Körnöş’ün kuzeni Ahmet Aydın’a delil karartma suçundan 4 yıl 6 ay, patronun adamları Sercan Kayabaş, Eray Demiro ve Alaattin Çayırlı’ya ise delil karartma suçundan 2’şer yıl hapis cezası verildi. Çayırlı’nın cezası 1/6 oranında indirilerek 1 yıl 8 aya düşürüldü.
Kaçak madende yaşanan her cinayet kasıtlıdır
Davanın medyada yer alan haberlerinde neredeyse istisnasız olarak cinayeti işleyenler için maden sahipleri ifadesi kullanılmış ancak maden sahibi olmak için yasalara göre maden işletme ruhsatı sahip olmak gerekir. Yasa tanımaz, ellerine kan bulaşmış patronlara maden sahibi demek hukuki terminolojiye aykırı. Fakat bu, sadece gazetelerin kullandığı hatalı bir dilden ibaret olsaydı keşke. Mahkemenin kendisi bile bu suçlulara maden sahibi olarak muamele yapıyor! Madencilik kanununa göre kaçak maden çalıştırmanın cezası 3 yıldan 5 yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezasıdır. Sadece bu ceza bile verilen cezalardan daha yüksek. Mahkeme bu suçu gizlemek için dava boyunca elinden geleni yaparak kararda bu suçu gizledi.
İş cinayetini ve bu cinayeti gizlemek için patronların cesedi yakmasını da taksirden öldürme olarak ödüllendirdi. Kaçak maden çalıştırmak, işçileri iş güvencesinden mahrum bırakmak işçinin canına kasıt ve memleketi soymaktır. Böyle bir yerde yaşanan her cinayet kasıtlıdır. Maden işçisi Nurtani’nin milliyetini öne çıkarmak ise davanın sahiplenilmesini engellemek anlamına gelir. İş cinayeti davalarının ülke çapında ses getirmesi ve sahiplenilmesi tüm işçi sınıfı için önemli. İstibdad ve patronlar işçinin canını hiçe sayıyor ve buna devam etmek istiyor. Dava süresince Nurtani’nin ailesinin ve avukatlarının hakimler tarafından susturulması, mahkeme salonundan atılmasının sebebi de buydu.
Nurtani davası kararı patronları korumuş, emekçilerin anayasal haklarını hiçe saymıştır
Kaçak maden çalıştırmak başlı başına suç iken; madende iş cinayetiyle işçinin hayatını kaybetmesi, naaşı yok etmek için naaşın yakılarak ölünün anısına saygısızlık yapılması ve naaşın madenden çıkarılarak ormana atılması, bunların her biri ayrı ayrı cezalandırılması gereken suçlardır. Keyfi ve baskıcı istibdad rejiminin koruduğu patronlar, buna güvenerek işçilerin canlarını hiçe sayma, memleketi soyma cesaretini göstermektedir. Nurtani’nin bir göçmen işçi olarak sahipsiz kalacağına ve istibdadın kendi arkalarında duracağına da güvenen patronlar bu sayısız suçu bir arada işleyebilmiştir. Fakat Nurtani Türkiye işçi sınıfının bir parçasıdır ve Türk, Kürt, Arap ve diğer uluslardan işçilerle sınıf kardeşidir. İstibdadın ve patronların zulmüne, baskısına, sömürüsüne maruz kalan tüm işçiler bu sebeple Nurtani cinayetindeki patronlar ve diğer sorumlular hak ettikleri cezaları alıncaya kadar bu davayı ortak davaları olarak sahiplenmelidir.