Toplu lokavta karşı özel madenleri kamulaştırın!

Kapitalizm çelişki üzerine çelişki yaratıyor. Madencilik sektöründe yaşananlar öylesine saçma, öylesine içinden çıkılmaz gibi görünen manzaralar yaratıyor ki, gülünçlük büyük ödülü o sektöre gider. Şayet meseleler aslında trajik hayatların ifadesi olmasa.

13 Mayıs Soma toplu iş katliamından bu yana tam dört ay geçti. Soma maden işçilerinin sorunlarını güncelleştirdi ya, “Torba Yasa” adı verilen demokrasi ucubesi ile madenciler için birtakım hükümler, aylarca süründükten sonra kabul edildi. Bugüne kadar tartışılan en önemli madde yer altı çalışmasının günde 6 saati aşamayacağına ilişkin hükümdü. Şimdi son gelişmelerle birlikte iddiaya göre işçilik maliyetlerinin kimi işçi kategorileri için bir buçuk, kimi için iki katına yükselmesi, tabii bu işgücü maliyeti ile birlikte kıdem tazminatlarının toplu miktarının da aynı oranda artması tartışılıyor.

Basında yer alan haberlere göre, Zonguldak’ta 22 adet özel kömür işletmesi Cuma gecesi 24:00’ten itibaren üretimi durdurmuş bulunuyor. Basın bunların ortak hareket ettiğini belirtmekle kalmıyor. Zonguldak Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı olan, kendisi de Demir Madencilik adlı bir firmanın Yönetim Kurulu Başkanı olan Salih Demir’in bütün bu işletmelerin sözcülüğünü de yaptığını vurguluyor. Burada açıkça örgütlü, kolektif tarzda işçilerin işyerinden dışlandığını görüyoruz. Bunun adı “toplu lokavt”tan başka bir şey olamaz.

Neden? “Sözcü” dile getiriyor: “Bizler küçük işletmeleriz, böyle bir durumu göze alamayız.” Durumun gülünçlüğüne bakar mısınız? AKP gibi işçi düşmanı bir partinin çoğunluğu oluşturduğu bir parlamento bile ortaya maden işçilerinin konumunun bu tür özel olanakları gerekli kıldığı yolunda bir irade koyuyor. Ama kapitalistler ben bu ücretleri ve onlar temelinde ödenecek kıdem tazminatlarını üstlenemem diyor. Yani yasa bana fazla geldi!

Durumun anlamı şu: İşçi ya karın tokluğuna ve ölümüne çalışacak, ya da işsiz kalıp acından ölecek! Zaten “sözcü” Salih Demir eklemiş: bundan sonra kaçak kömür işletmelerine rağbet artarmış. Bunun insana Şırnak’ta (Şirnex) Haziran ayında yaşanan olayları hatırlatmaması mümkün değil. O dönemde sitemizde anlatıldığı gibi (http://gercekgazetesi.net/karsi-manset/soma-sirnak-el-ele), Şırnak’ta 18. yüzyıl koşullarında madencilik yapılması ölümlerle sonuçlanınca valilik madenleri kapatmış, ama işçiler madenlerin açılması için gösteri yapmıştı.

İster Zonguldak’ta, ister Şırnak’ta maden işçileri ne ister? Ölmeyi mi? Karın tokluğuna çalışmayı mı? Elbette hayır! Ama işsiz kalmayı da tabii ki istemez!

Şayet ülkenin yasama meclisi maden işçisinin çalışma koşullarının onun günde 6 saatten fazla yer altında çalışmaması gerektiğine ve kendisine ortalamadan yüksek bir ödemeler toplamının yapılması gerektiğine karar verdiyse, bu, yer altı çalışmasının güçlüğünün (çok eksik de olsa) tescilidir. Bu karara kapitalistler “ben yapamam, gücüm yetmez” diye karşı çıkıyorsa, o zaman toplumun boynunun borcu, işçiye hakkını vermek için madenleri kamulaştırmaktır.

İster Zonguldak’ta, ister Şırnak’ta, Türkiye’nin her yerinde bütün madenler işçi denetiminde kamulaştırılmalıdır! Kapitalistler bugüne kadar işçilerin emeğini sömürerek zenginleşmişler, yüklerini tutmuşlardır. Bu yüzden lkamulaştırma karşılıksız olmalıdır. Maden kapitalistlerine bir kuruş tazminat verilmemelidir. Madenler halkın ortak malı olmalıdır.

İşçiye yaşama hakkı ancak madencilikte özel mülkiyete son verilerek sağlanacaktır!