Metal Fabrikalarından Haberler - Nisan 2024

Tuzla HT Solar’dan bir işçi: 31 Mart’tan 1 Mayıs’a

Tuzla HT Solar’dan bir işçi: 31 Mart’tan 1 Mayıs’a

Merhaba dostlar ve yoldaşlar. Siz bu satırları okurken yerel seçimleri çoktan geride bırakmış olacağız. Seçimler vesilesiyle süregiden rant kavgasında taraflar kozlarını paylaşmış ve kayıkçı kavgasının yerel seçim ayağı kapanmış olacak. Bunun anlamı patronların kazanılmış haklarımıza saldırması için önünde hiçbir engelin kalmaması demek. İşçiler ve emekçiler olarak bu sürece hazırlıklı olmalıyız. Esnek çalıştırma, sigorta sisteminin ortadan kaldırılması, kıdem tazminatının gaspı gibi hedefler süslü cümlelerin arkasına gizlenerek burjuva medyasında dolaştırıldığı anda sendikalarımızı harekete geçirecek bir seferberliğin içine girmeliyiz. Tüm bu saldırı planlarına karşı hazırlıklı olabilmek ancak örgütlülüğümüzü arttırarak mümkün olabilir. Seçimler gelip geçer ve hiçbir seçimde memleketin makûs talihi bir parmak şaklatmasıyla değişmez. İşçi sınıfının kurtuluşuna vesile olacak değişim günbegün mücadele etmekten, binbir zorluğa karşı göğüs germekten geçer ve sandığa atılacak bir oydan çok daha fazlasını gerektirir. Hem sendikal hem de siyasal açıdan örgütlenme seferberliği bizim parolamız olmalıdır. 31 Mart’tan sonra işçi sınıfının asıl durağı 1 Mayıs olacaktır. O gün gelip çattığında, 1 Mayıs meydanlarında hiçbir seçim mitinginde görülemeyecek kadar kalabalık olabilmek, patronlara ve onların istibdadına karşı verebileceğimiz en güzel cevap olacaktır. İş, aş ve hürriyet taleplerimizi haykırabilmek için 1 Mayıs meydanlarını doldurmalı ve dosta da düşmana da gerçek değişimin kimlerle geleceğini göstermeliyiz.

Tuzla HT Solar’dan bir işçi

Gebze Smart Solar’dan bir işçi: 31 Mart düzen siyasetinin, 1 Mayıs işçi sınıfının bayramıdır

Gebze Smart Solar’dan bir işçi: 31 Mart düzen siyasetinin, 1 Mayıs işçi sınıfının bayramıdır

Merhaba dostlar. Ben Gebze’de çalışan bir metal işçisiyim. Dostlar ben bu yazıyı seçimlerden önce yazdığım için hangi parti, hangi aday veya kim nereyi kazandı, nereyi kaybetti bilemiyorum. Ancak bildiğimden emin olduğum tek şey kazanan düzen siyaseti. Kazanan devletin 2024 yılı bütçesinden seçim yardımı diye 6 milyar 682 milyon lirayı kasalarına koyan düzen partileri. Bu para ile örneğin deprem bölgesindeki 150 bin ailenin evleri yapılabilirdi, emekçi halktan sömürülenler yine emekçi halka verilebilirdi ama düzen siyaseti buna izin vermiyor. Yaklaşan İstanbul depremi var, bunun için önlem alınabilirdi, yine düzen siyaseti buna izin vermiyor. Bu böyle yapılabilir, edilebilir diye örnekler uzar gider. Cumhurbaşkanlığı seçimi de vardı aylar önce o zaman da bu seçim son seçim, bu seçim son viraj dediler. Seçimden sonra sözde bizi kurtaracak olanların perde arkasında kirli iş birlikleri, yazılı anlaşmaları ortaya çıktı. “Mehmet Şimşek’e karışma da işini yapsın. Orta Vadeli Program bir fırsattır.” diyen muhalefetteki Kılıçdaroğlu, iktidar ile kanlı bıçaklıyken söz konusu sermayenin çıkarları olunca nasıl da birlik oluyorlardı. Seçimden bir gün sonra zam yağmurlarını gördük. Şimdi bir seçim daha ve bu sefer istibdad işçi sınıfına saldırmak için elinden geleni ardına koymayacaktır, muhalefetin övdüğü OVP ile saldıracaktır, işsizlik artacak kıdem tazminatımıza dahi saldırılar olacaktır, krizin faturası patronlara değil işçi sınıfına kesilecektir… Seçimin ardından gelen saldırılara karşı işçi sınıfı olarak örgütlü bir şekilde karşılık vermeliyiz, kendi göbek bağımızı kendimiz kesmeliyiz, düzen siyasetinden medet ummamalıyız. 1 Mayıs alanlarında örgütlü gücümüzü istibdada, düzen partilerine göstermeliyiz. İşçi bayramında işçilerin gücünü, işçilerin coşkusunu göstermeliyiz. Biz onlardan değil onlar bizden korkmalı. Kazanan düzen siyaseti değil kazanan biz olalım. Örgütlü mücadele edersek, birlik olursak işçi sınıfı olarak kazanım elde ediyoruz; grev iradesi ile MESS dize geldi, istibdadın grev yasağına rağmen fiili grevler ile geçen yıllarda Bekaert ve Schneider işçisi kazanım elde etti. İşçi sınıfı olarak bu düzeni yıkmaktan başka, örgütlenmekten başka bir çaremiz yok, düzen siyasetinin hevesini kursağında bırakmaktan başka çaremiz yok dostlar! 1 Mayıs alanlarını her zamankinden daha çok doldurmalıyız, örgütlülüğümüzü daha çok arttırmalıyız, sınıf siyasetini, sınıf mücadelesini yükseltmeliyiz dostlar! Şimdiden işçi ve emekçi bayramınızı kutlarım. 1 Mayıs alanlarında görüşmek üzere.

Gebze Smart Solar’dan bir işçi

Gebze’den metal işçisi bir kadın: Sarı sendikalar bürokratların başına yıkılacak!

Gebze’den metal işçisi bir kadın: Sarı sendikalar bürokratların başına yıkılacak!

Merhaba yoldaşlar. Çalıştığım fabrikada toplu sözleşme sürecine gireli bir ay oldu. Buna rağmen bizlere ne taslak ne de ilk görüşme tarihinden haber verdiler. Onun yerine iki aydır birer ikişer arkadaşlarımızın işten çıkarılmasına şahitlik ediyoruz. Sıra her an bize gelebilir. Hepimiz diken üstünde bekliyoruz. 240 kadar kişiydik, şimdilerde 200 kişi yokuz. İşten çıkarmaların devam edeceği tahmin ediliyor. Yalnızca kıdem tazminatı veriyorlar, ihbar vermiyorlar. Kıdemi de taksitle ya da Mayıs sonrası veririz diyorlar. İşten çıkarmak istedikleri bir arkadaşımız ihbarının verilmeyeceğini öğrenince itiraz etti, ona da o zaman seni tazminatsız çıkarırız demişler. Davalık oldular. Sendikadan da hiç ses yok. Temsilciler sessiz kalmamızı, tepki vermememizi öneriyor. Kendi ayağınıza sıkmayın dediler bize. Yani tek emin olduğumuz şey tüm bu süreci yönetim ve sendika iş birliği ile yürütüyor. Kalanlar olarak bazen sinirlerimize hakim olamıyor tepkili konuşuyoruz, bazen susuyor bekliyoruz. Bu süreç siparişlerin azalması ile başladı. İşler açılana kadar böyle gidecek diyorlar. Kimisi de taktik yapıyorlar, bayramdan sonra işler açılır, bu kadar işçi kıyımı olduysa sendika ile pazarlık dönmüştür, sözleşme uzamaz diyor. Bekleyip göreceğiz artık. Bizi yıllık izinlerimizi zorla kullandırarak iki haftalık izne çıkartıyorlar. Yıllık izin kullanmak istemeyen ve bunu sesli şekilde dile getiren iki işçiyi de tazminatsız kovdular. Yoldaşlar maalesef bu saldırıya gereken örgütlü tepkiyi gösteremedik. Ama gün gelir devran döner. Bizler bu yaşadıklarımızı unutmayacağız. Örgütlü şekilde direnç gösterecek güce kavuşana kadar sükûnetle, ders çıkararak atlatacağız bugünleri. Umuyorum mücadelemizi başlatacağımız günler yakındır. Sarı sendikaları sendika bürokratlarının başlarına yıkmaktır görevimiz. İş yerlerinde, hayatın her alanında mücadele eden tüm yoldaşlara selam olsun, hepimize kolay gelsin. Yaşasın örgütlü mücadele, yaşasın işçilerin birliği!

Gebze’den metal işçisi bir kadın

İstanbul Ejot Tezmak’tan bir işçi: Sınıf saldırılarına karşı birleşik işçi cephesi

İstanbul Ejot Tezmak’tan bir işçi: Sınıf saldırılarına karşı birleşik işçi cephesi

Merhaba arkadaşlar, ben İstanbul Gaziosmanpaşa’da bulunan Ejot Tezmak fabrikasında çalışmaktayım. 31 Mart yerel seçimleri bu sayı çıktığında bitmiş olacak. Rant kavgasında kaybeden biz işçileriz. Ekonomik krizin sonuçlarını biz işçilere ödetmek için kolları sıvayan iktidar, sırtlarını okşayıp destek veren muhalefetiyle haklarımızı gasp etmek için saldırılarına başlayacak. Ekonomik krizin faturasını biz işçilere ödetmek için bütün düzen partileri iktidarın ekonomik politikalarını destekliyor. Genel seçimler sonrasında ekonomi bakanı Mehmet Şimşek’in gelişini büyük bir mutlulukla karşılayan sözde muhalefet partileri, yerel seçimlerden sonra Şimşek’in planladığı kemer sıkma politikalarının uygulanmasından da memnun olacaktır. Önümüzdeki süreçte başta kıdem tazminatının gaspı olmak üzere kazanılmış bütün sosyal ve çalışma haklarımıza saldırılar başlayacak. Biz işçiler seçimde kime oy vermiş olursak olalım seçimlerden sonra bu sınıf saldırısına karşı hiçbir ayrım yapmadan birleşik işçi cephesini kurmalı ve düzen siyasetine alternatif işçi sınıfının siyasetini gündeme getirmeliyiz.

İstanbul Ejot Tezmak’tan bir işçi

Manisa’dan metal işçisi bir kadın: Grev bizim en güvenli seçimimiz olacak!

Manisa’dan metal işçisi bir kadın: Grev bizim en güvenli seçimimiz olacak!

Yoldaşlar, işçi, emekçi kardeşler,

Manisa OSB’den herkese selamlar. Fabrikamızda geçen sayılarda da burada yazdığım gibi sözleşme süreci devam ediyor. Arabulucu süreci sona erdi ve artık grev sürecine girdik. Henüz grev tarihi ilân edilmedi. Geçen sözleşmelere kıyasla bu sene fabrika içindeki örgütlülük daha kuvvetli. Patron istediğimiz ücret zammını, aylık enflasyon farkını vermeye yanaşmadığı için fazla mesaiye kalınmayacak. Bu sene daha kararlı olmamızın sebebi şüphesiz ki enflasyon ve pahalılık altında geçen senelere göre çok daha fazla eziliyor olmamız. Biz enflasyon altında ezildikçe ve geçim sıkıntısında boğuldukça patron milyar dolarlık makinelerle fabrikayı büyüttü, üretimi üçe-dörde katladı. Bunca üretim ve kâr ortadayken istediklerimizi vermeye yanaşmıyor, üstüne sözleşme masasında fabrikayı kapatmakla tehdit ediyor. Bunlar dışında fazla mesaiye kalınması için ikna aracı olarak bayramda gelecek olanlara bu zamana kadar hiç görülmemiş, duyulmamış mesai ücretleri teklif ediliyor. TİS görüşmelerinde istediğimiz zam oranını verirse batacağını söyleyen patronumuz, nasıl oluyorsa fazla mesaiye kalalım diye bu zamana kadar vermediği ücretleri teklif edebiliyor. Artık açıkça aklımızla alay eder hâle geldiler ama ucuz numaralar artık bir işe yaramıyor. Patronların bize istediklerimizi vermemek için yaptıkları blöflere, ağlayıp sızlanmalarına, kurnazlıklarına artık karnımız tok. Patronların kaybedeceği servetleri var, bizim kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Dirayetli durup, bütün ayrı gayrı noktalarımızı bir kenara bırakıp ekmeğimiz ve haklarımız için tek yumruk olmak zorundayız. Yerel seçim gündemi geçti ve biz işçiler, emekçiler yine kendi gündemimizle baş başa kaldık. Pazar günü seçim oldu, pazartesi sabahına uyandığımızda bizler için hiçbir şey değişmedi. Fakat bizim hayatımızı değiştirecek, kaderimizi ellerimize gerçekten alacak bir seçim hakkımız daha var: bizler seçimimizi grevden yana yaparak, patronun bize layık gördüğü ücreti kabul etmeyeceğiz. Üretimden gelen gücümüzle, kimseye değil kendimize güvenerek, birbirimize inanarak kendi hayatımızla ilgili kararı biz almış olacağız!

Manisa’dan metal işçisi bir kadın

Tuzla Chen Solar’dan bir işçi: Onurlu yaşamak örgütlü olmayı gerektirir. Yaşasın 1 Mayıs

Tuzla Chen Solar’dan bir işçi: Onurlu yaşamak örgütlü olmayı gerektirir. Yaşasın 1 Mayıs!

Merhaba arkadaşlar, ben Chen Solar’da çalışan bir işçiyim. Fabrikamız hat sistemi ile çalışıyor. Vardiya başlama saatimiz gelmeden birkaç dakika önce istasyonlara geçiyoruz ve işe başlıyoruz. Molalarda giyeceğimiz ceketimizi veya montumuzu da yakınımızda bir yerde tutmamız gerekiyor. Ceketimizi istasyonun yakınında bir yere koyunca müdürlerle tartışma yaşıyoruz. Normalde üretim alanında ceketlerimizi koyabileceğimiz dolaplarımızın olması gerekiyor. Uzun bir süre bu dolapların üretime yerleştirilmesi için çabalamıştık ve sonunda üretime giysi dolapları koydurmuştuk. Fakat yönetim üretimin yapıldığı katı değiştirdi ve üretimi fabrikanın alt katına aldı. Dolap sorunu da tekrar yaşanmaya başladı. Bugün büyük patron olarak bilinen, fabrikanın ortaklarından biri üretimi gezmeye geldi. Bir arkadaşımızın montunu hatta yakın bir yerde açıkta görmüş. Montu bir kolunun altına almış, yerde süründüre süründüre gezdiriyordu. İlk önce kendi montu olduğunu düşündük ama aradan birkaç dakika geçmeden öğrendik ki bir arkadaşımızın montuymuş. Hızlı bir şekilde ne yapacağımızı düşündük. Eylem şeklimize karar verdikten sonra bunu şubeye danıştık ve 1 saat işi durdurduk. Biz eyleme başlamadan önce patron çıkmış gitmiş. Genel müdür, eylem fikrini duyunca ne yapacağını şaşırdı. Patron bize kızdı, hıncını sizden çıkarmış, lütfen alttan alın gibi cümleler kurdu. Patron, mevkileri ne olursa olsun örgütsüz beyaz yakalara böyle davranabilirdi, fakat örgütlü işçilere karşı bunu yaparsa karşılığı olacağını göstermeye kararlıydık. Eylemimizi gerçekleştirdik ve onurlu bir iş hayatı için de örgütlülüğün elzem olduğunu gösterdik.

İki gün sonra seçim olacak, nelerin hangi zengine peşkeş çekileceği belirlenmiş olacak. Düzen partileri için bir oydan fazlası olmayan her bir işçi unutulacak. Ama fabrikasında, komşu fabrikanın grev çadırında, kent meydanlarında patronlara karşı mücadelesi devam edecek ve yanında sadece sınıf siyaseti yapan partiler olacak. Ne kadar örgütlü olursak mücadelede o kadar güçlü olacağız. Önümüz 1 Mayıs. Gelin 1 Mayıs’ta örgütlü gücümüzü sermayedar sınıfa gösterelim.  Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!

Tuzla Chen Solar’dan bir işçi

İstanbul Xiaomi-Salcomp’dan bir işçi: Yıkılsın patronların saltanatı!

İstanbul Xiaomi-Salcomp’dan bir işçi: Yıkılsın patronların saltanatı!

Merhaba işçi emekçi yoldaşlarım. Ben Xiaomi-Salcomp telefon fabrikasından size yazıyorum. Geçtiğimiz ay %68 gibi düşük bir oranda yıllık zam aldık. Bizim işçiler olarak mağdur durumda olduğumuzu tekrar belirtmek istiyorum. Maalesef bu kadar düşük bir zammı, bir dilenciye sadaka verir gibi biz işçilere verdiler. Bu durumdan hiç memnun değiliz. Biz ay sonunu getiremiyoruz, çünkü hayat pahalılığını biz işçi sınıfı yaşıyoruz. Bir işçi pazara markete gidemiyorsa, yıkılsın bu patronların saltanatı, kahrolsun sömürü düzeniniz. Geçtiğimiz günlerde eski bir operatörümüzün oğlu intihar etmiş. Bu acı durumundan ötürü abla işten çıkmak zorunda kaldı. Çıkarken tazminatını istedi ancak reddedildi. İnsan kaynakları tarafından ufak bir işsizlik maaşı bile kadına verilmedi. Kaç senedir fabrikada çalışmasına ve böyle bir acı yaşamış olmasına rağmen hiçbir hakkı verilmedi. Böyle bir yönetim yerin dibine batsın. Ama biz bütün bunlara karşı daha güçlü, daha iradeli, daha sert olmalıyız. Bizim bizden başka dostumuz yok.

İstanbul Xiaomi-Salcomp’dan bir işçi

Bursa OYAK Renault fabrikasından bir işçi: Emeklilerin sorunu tüm işçi sınıfının sorunudur!

Bursa OYAK Renault fabrikasından bir işçi: Emeklilerin sorunu tüm işçi sınıfının sorunudur!

OYAK Renault'ta ekonomik kriz ve tedarik sorunu nedeniyle üretim sayısının saatte 62'den 55'e düşürülmesi kararı alındı. Bu nedenle üretimde duruşlar uzun bir süre devam edecek. Fabrikada 1 Nisan -15 Nisan tarihleri arasında üretim olmayacak. İki haftalık duruşun bir haftasının yıllık izinden kesileceği açıklandı. Üretim sayısının düşmesinden dolayı bazı postalar da iki kişilik işi, tek kişiye düşürmeye başladılar. İş yükü her geçen gün artıyor. Boşta kalanlar diğer bölümlere gönderiliyor. Fabrika yönetiminin işten çıkışları açacağı konuşuluyor. İş yükünden dolayı çıkmak isteyen birçok kişi var. Yönetimin asıl amacı EYT'li olanları işten çıkarmak. EYT'li olanlar işten çıkarsa aldığı maaşla geçinemeyeceğini bildiği için birçoğu işten çıkmak istemiyor. Türk Metal sendika yönetimi ne iş yükü ile ilgili ne de EYT'lilerin durumu ile ilgili hiç bir şeye karışmıyor.

Emekliler insanca yaşamayı hak ediyor. Emeklinin hakkını savunmak ise sadece emeklilerin değil tüm işçi sınıfının ve emekçi halkın görevi. Hükümet de suçun EYT’lilere yüklenmesinden memnun. İşçi sınıfı için ise emeklilik hakları insanca yaşamın en önemli ölçütüdür. Emeklilerin sorunu tüm işçi sınıfının sorunudur.

Bursa OYAK Renault fabrikasından bir işçi

Bu yazılar Gerçek gazetesinin Nisan 2024 tarihli 175. sayısında yayınlanmıştır.