Metal Fabrikalarından Haberler - Nisan 2023
14 Mayıs: bizi kim daha iyi sömürecek? - Gebze Smart Solar fabrikasından bir işçi
Dostlar merhaba. Ben Gebze Smart Solar fabrikasında çalışan bir işçiyim. Fabrikamızda sendikalaşma mücadelemiz devam etmekte ve tüm hukuki süreçleri kazanmamıza rağmen sürecimiz devletin patronlara sendika mücadelesine karşı vermiş olduğu kıyaktan ötürü temyizde. Tabi ki bu süreç de lehimize işleyecektir ve haklı mücadelemiz başarıya ulaşacaktır. Ancak biz işçiler her defasında kendi göbek bağımızı kendimiz kesip patronlarla çetin mücadeleye girerken bir de seçim sürecine girmekteyiz. Gerek deprem bölgesindeki depremzede kardeşlerimiz olsun gerek onlar için canını hiçe sayan birçok işçi kardeşlerimiz olsun karşılarında bir seçim süreci var.
İşçilerin ekmek kadar su kadar ihtiyacı ve hakkı olan hürriyet özlemi var. Ancak bu hürriyet özlemini sözde giderecek olan karşımızdaki koşulları iyi incelememiz gerekir. Bir yandan 20 yıldır taşeron saldırısından tut kıdem tazminatına saldırı girişimleri, grev yasakları ve patronlara sayısız kıyaklar. İşçi cinayetleri ise bu hükümetin ayrı bir suç listesini oluşturuyor. Peki buna karşı bizim önümüze sunulan reçete nedir? Eski AKP kalıntıları, Millet İttifakı’nın patron yanlısı açıklamaları, Millet İttifakı’nın elinde bulunan belediyelerde işçilere reva gördüğü hak gaspları. Kıdem tazminatını bile “tarafların diyaloğu” gibi muamma laflara havale ederek patronlara göz kırpan bir ittifak, Smart Solar işçilerinin haklı mücadelesindeki çektiği sıkıntılara (davaların uzaması, dava sürecinde işçilerin örgütlülüğünün kırılması için işten atılmaları) son verecek tek bir satır ne okuduk ne de duyduk. Bu durumda biz işçilerden 14 Mayıs’ta bizi kim daha iyi sömürecek diye oy vermemiz isteniyor. Ancak 14 Mayıs bizim kurtuluşumuzun reçetesi değildir. Aksine bugüne kadar enflasyona karşı grev yasaklarını grev yaparak delmemiz, sendikal mücadelemiz için işgal ve direniş bayraklarını yükseltmemiz ve bu mücadeleleri birleştirerek siyaset masasına yumruğumuzu vurmamız bizim tek gerçeğimizdir.
Seçimler bize bir şey kazandırmadı; tüm haklarımızı mücadele ederek, grev yaparak kazandık! - Bursa OYAK Renault'tan bir işçi
OYAK Renault fabrikasında tedarik sorunu ve çip krizinden dolayı duruşlar devam ediyor. Çalışılmayan günler için maaşlar yüzde 76 üzerinden yatıyor. Tabii bu sözde yüzde 76. Fiiliyatta bu yüzde 50'ye düşüyor. Vergiler de girince maaşlar iyice azalıyor. Sendika yönetimi “işten çıkarılma olmasın da yüzde 76 olsun şimdilik idare edelim” deyip geçiştirmeye çalışıyor.
EYT şartlarına uyan birçok kişi maaşların düşük çıkmasından dolayı emekli olmak istemiyor. OYAK Renault yönetimi emekli olmasını istediği kişilere ya emekli ol ya da montaj bölümüne geçip çalış diyor. Montaj bölümünün çalışma koşulları ağır olduğundan kimse geçmek istemiyor. Montaj bölümünde çalışamayacaklarını bildiği hâlde fabrika yönetimi yılsınlar ve emekli olsunlar diye zorlama yapıyor.
Seçim tartışmaları başladığından bu yana fabrikalarda haklarımızla ilgili talep ve mücadele tartışmalarının gerilediğinin farkına varmalıyız. MESS sözleşmesi yaklaşıyor, ama neredeyse tüm işçiler seçimi bekliyor. Şunu sormalıyız kendimize bütün sıkıntılarımız sadece oy kullanarak çözülür mü, şimdiye kadar hiçbir derdimiz böyle çözüldü mü? İşçiler olarak biz kendi gücümüze güvenmediğimiz, bir araya gelip örgütlenmediğimiz sürece sorunlarımızın çözülmesi imkânsız. Hangi partiye oy verirsek verelim bütün işçiler durumun kötüye gittiğini, geleceğin daha karanlık olduğunu görüyor. Ama değişimi kendinde aramak yerine oy verdiği parti ve liderine yöneliyor. Aslında hem bir beklenti içinde arkadaşlar ama hem de oy verdiği partiye güvensizlik duyuyor.
Peki çözüm nerede? Eğer bizler kendi fabrikalarımızda patronlara karşı birliğimizi oluşturur ve güçlendirirsek, siyasal alanda da işçi sınıfı olarak sınıf politikaları etrafında birleşirsek çözüme ulaşabiliriz. Sermayenin farklı renkten partilerinden umut beklemek yerine, ekonomik ve demokratik haklarımız için mücadeleye ihtiyacımız var. Bugün nasıl fabrikalarda sendikaya üye olmak yetmiyorsa, siyasi partilere de oy verip hükümet seçmek yetmez. Ekmek ve hürriyet için işçi sınıfı olarak ortaya çıkmamız ve sermayeden bağımsız olarak fabrikalardan başlayarak örgütlenmemiz ve mücadele etmemiz gerekiyor.
Emekli maaşı ile geçinmek imkânsız - Bursa Tofaş fabrikasından bir işçi
Tofaş'ta EYT'yi hak edip de buna rağmen faydalanmak istemeyen birçok kişi var. Büyük ihtimalle diğer fabrikalar da öyledir. Çünkü emekli olduğunda 9 bin ile 12 bin arasında emekli maaşı alacak. Bu maaş ile geçinemeyeceğini bildikleri için emekli olmak istemiyorlar. Emekli olsalar bile emekli maaşı yetmeyeceğinden dolayı geçinebilmek için iş aramak zorunda kalacaklar. İş bulup bulamayacakları da belli değil! O yüzden birçok kişi EYT den yararlanmak istemiyor. EYT geldi geçti peki 2008'den sonra sigorta girişliler ne olacak! Türkiye'deki işyeri şartlarına bakarsak hiç kimse 65 yaşına kadar çalışamaz, kimseyi de çalıştırmak istemezler.
Bütün işçiler, birlik ve beraberlik içinde adilce yeni bir emeklilik yasası çıkartılması için hükümete baskı yapmalıyız. Yoksa ülkeyi yönetenlerin vicdanına bırakırsak emekliliği, mezarda görürüz! 2008'den sonra o kadar çok düştü ki emekli maaşları, geçinmek imkânsız hâle geldi. EYT'den emekli olacaklar, emekli maaşlarının niye bu kadar düşük çıktığını EYT sayesinde öğrendiler. AKP oy bekliyordu ama tersine insanlar büyük kızgınlık duymaya başladılar.
Hiçbir zaman işçiden yana, emekten yana, emekliden yana olmayan AKP hükümeti, nedense en çok oyu da yine emekli ve işçiden aldı hep. Demek ki bir şeyleri insanlara anlatamıyoruz. Ancak yumurta kapıya dayandığında, ya da kendi zararına dokununca anlıyor. Kızıyor ama o zaman da iş işten geçmiş oluyor.
Bir olup örgütlü hareket etmekten başka çaremiz yok - Tuzla Chen Solar’dan bir işçi
Merhaba arkadaşlar; ben Chen Solar’dan bir işçiyim, emeğin emekçinin terinin son damlasına kadar sömürüldüğü sermaye sınıfının güç olarak tavan yaptığı bir süreci yaşıyoruz. Patronlara her türlü olanağın sunulduğu bir dönemdeyiz. İşçilerin yasal hak taleplerine bile her türlü gücü kullanarak karşılık veren sermaye sınıfı bunu devlet eliyle yapmaktadır. Son olarak bu durumu Mata grevinde gördük. Bu bağlamda işçiler olarak her an her türlü patron müdahalelerine karşı hazırlıklı olmalı ve bu durumları aşabilecek stratejileri işçi komiteleri kurarak örgütlenmeyi bu yönde daha kuvvetli kılmalıyız.
Ülkemizde son dönemde yaşadığımız deprem felaketinde bir kez daha gördük ki sermaye sınıfının tek derdi bu bölgede olan insani ihtiyaçları dahi kendi çıkarları gereğince karşılamaları olmuştur. Yardıma giden işçilerin bir çoğu ise patronlar tarafından bu durumu kendilerine göre fırsata çevirerek işten atmalar olmuş, ancak bu duruma devlet eliyle herhangi bir müdahale olmamıştır. Arkadaşlar demem o ki bizler bir olup örgütlü bir şekilde hareket etmediğimiz müddetçe her alanda her fırsatta bizleri ezmeye çalışan sömürmeye çalışan bu düzene maruz kalacağız. Düzen karşısında en büyük kazanımları elde edeceğimiz alan grevler, direnişlerdir elbette en çok ses getirebileceğimiz alan siyasi alanlardır işçiler olarak siyasi bir tabanda birleşmeli ve bu gücümüzü bu düzen içerisinde var etmeliyiz. Bizleri siyasi alanlarda temsil edecek kişiler koltuk sevdalısı politika seven insanlar olmamalı ki diğer işçi sınıfındaki insanlarımıza tam bir liyakat ile hizmet edebilsin. Son olarak şu bir gerçek İŞÇİLERİN BİRLİĞİ SERMAYEYİ YENECEK. YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!!!