Türk Metal’in MESS sözleşmesi taslağı: Yüzde 667 sömürüye yüzde 38 zam!

Türk Metal 2017 sözleşmesi taslağını gecikmeli olarak açıkladı. Vardiya gazetesinde adeta bir reklam kampanyası edasıyla “ilk altı ayda yüzde 38,28” başlığıyla taslağı duyurdu. Bu işte bir terslik olduğu buradan belli. Genelde sendikalar sözleşmelerin reklamını imzaladıktan sonra yaparlar. Her türlü artışı alt alta yazıp işçinin gözünü doyuracak bir paketle sunarlar rakamları. Aynı televizyon, dergi vb. reklamları gibi. En büyük puntolarla yazılan fiyatlara, indirimlere, kampanyalara bakarsınız ama esas ayrıntılar altta bir yerde karınca kadar harflerle yazılanlardadır. Sözleşmelerde de öyle olur.

Hadi sözleşmeyi imzaladıktan sonra işçinin tepkisini azaltmak için rakamları allayıp pullamanızı anladık da taslağın reklamını yapmak da ne oluyor? Türk Metal zaten işçilere anket formları doldurttu. İşçi de sendika da ne talep edildiğini biliyor. İşçinin istediği ile taslakta yazan farklı ki koca koca puntolarla, spor gazetesinde transfer haberi verir gibi taslak açıklıyorlar. Mesela işçiler anketlere 750 lira seyyanen zam yazdı. Taslakta ne var? Saat ücretine 1 lira 75 kuruş. Aylık olarak ne eder? 393 lira 75 kuruş. İşçinin istediği rakamı sendika niye keser? Sen pazarlık masasına oturuyorsun. İşçi 750 dediyse sen 1.000 isteyeceksin. Hale bakın! Türk Metal’in bağlı olduğu Türk-İş, açlık sınırını 1.498, yoksulluk sınırını 4.878 lira olarak açıkladı. Türk Metal’in 10 yıllık işçi için istediği rakam 3.123 lira. Türk Metal’in taslağında yoksulluk sınırını ancak 22 yıllık işçi aşabiliyor!

Türk Metal MESS’e 2015’in diyetini ödeyecek

Bir de bu rakamların pazarlık masasında aşağı çekileceğini hatırlayın. Türk Metal ve MESS’in ortak otelleri olduğunu, burada beraber eğitimler düzenlediklerini de hesaba katın. En son işçilerin fabrikalardan sildiği Türk Metal’in nasıl MESS’in yardımıyla ayağa kaldırıldığını düşünün. O zaman durum açıklığa kavuşur. 2015’ten beri işçiler arasında iki yönde beklenti vardı: Ya Türk Metal işçilerin tepkisinden çekinerek daha önce Bosch’ta olduğu gibi nispeten yüksek bir sözleşme imzalayıp fabrikalardaki sallantılı konumunu düzeltecekti. Ya da 2015 grevlerinde işçilerin tokadıyla yere serilen Türk Metal kendisini ayağa kaldıran MESS’e bunun diyetini ödeyecekti. Görünen o ki ortaklar anlaşmış ikinci seçeneği hayata geçirmeye çalışıyorlar.

İşçiler ipleri kendi ellerine almalı

Türk Metal ile MESS kapalı kapılar ardından ne anlaşma yaparlarsa yapsınlar. Artık metal fabrikalarında hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Türk Metal eski Türk Metal olabilir. Ama Türk Metal üyesi işçiler eski işçiler değil artık. Türk Metal geçen zaman zarfında temsilci seçimleri yapmak zorunda kalmıştır. Temsilciler hâlâ pek çok işçiye güven vermiyor olabilir. Ama geçmişin ağa tipli temsilcilerinin yerinde şimdi en azından işçiye hesap vermek zorunda kalacağını bilen insanlar var. Dolayısıyla işçiler sözleşme sürecinde ipleri kendi ellerine alabilir ve almalıdır. Bunun için ilk iş yalan rüzgârını dindirmek. Gerçeğin gücüyle sermayenin karşısına çıkmaktır.

2.000 lira alan işçi patrona 13.340 lira kazandırıyor

Yüzdelerden rakamlardan bahsedeceksek, sermayenin çıkarına göre çarpıtılmış olan rakamlara değil işçinin gerçeğini yansıtan sömürüyü ortaya koyan rakamlara bakalım. Açlık ve yoksulluk sınırı ortada. Yoksulluk sınırını geçmek için kimseden 22 yıl gece gündüz çalışması beklenemez. Kaldı ki onca yılın sonunda bel, boyun fıtığı olmayan, aldığı parayı hastanelerde tüketmeyen işçi de yok!

Patronlara sorarsanız işçi yoksulluk sınırının üstünde maaş alsa fabrikalar batar. Gerçekten öyle mi? Prof. Dr. E. Ahmet Tonak, 2015 metal grevleri dolayısıyla bir dizi büyük fabrika için sömürü oranlarını hesaplamıştı. Bu hesaplamaya göre şirketlerin faaliyet raporlarında yer alan faiz ve vergi öncesi kâr, işçilerin bir yıllık ücretlerinin toplamına bölündüğünde yaklaşık olarak sömürü oranına ulaşılmaktadır. Örneğin Koç Holding’in Tofaş fabrikasını ele alalım. 2016 yılı için bu fabrikanın faiz ve vergi öncesi kârı 1.366.148.000 lira. İşçilerin ortalama ücretinin 2000 lira olduğunu varsayarsak bir işçinin yıllık ücreti 24.000, 8524 mevcutlu Tofaş’ta işçilere ödenen ücret yaklaşık 204.576.000 olur. Oranladığınızda karşınıza yüzde 667’lik bir sömürü oranı çıkmaktadır. Yani bir Tofaş işçisi ayda aldığı ücretin 6,67 katı bir artık değer yaratmaktadır. Sömürünün ifadesi olan artık değerden, genel olarak sermaye sınıfının geri kalanı (en başta bankalar) faiz yoluyla pay alır. Devletin payı ise vergilerle ödenir. Artık değerden Koç’un aldığı ise net kâr rakamında görülür ki Tofaş 2016 yılında 970.228.000 lira net kâr elde etmiştir. Net kârı işçi ücretleri toplamına oranladığınızda 4,7 çıkar. En açık ifadesiyle bunun anlamı şudur, ortalama 2.000 lira ücret alan bir Tofaş işçisi Koç’a 9.485 lira kazandırmaktadır. İşte Tofaş bir bütün olarak günde 1.556 araçla günlük üretim rekorunu, pres atölyesi ise 56.377 vuruş yaparak günlük vuruş rekorunu kırarken sömürüde de rekor kırmaktadır. Diğer fabrikalarda da vaziyet üç aşağı beş yukarı aynıdır. Aynı yöntemle her biri için sömürü oranları hesaplanabilir. İşçiler! İşçi yüzde 150 zam alsa ancak yoksulluk sınırına geliyor. Bu durumda bile işçi başına Tofaş hala 4.485 lira kazanıyor. Sömürünün devasa boyutu ortadayken yüzde 38,28 (küsurata dikkat!) reklamcılığı en hafif deyimle gülünçtür.

Patronların kâr hırsına karşı işçinin yaşam mücadelesi

Kriz var veremeyiz diyen patrona, talebiniz gerçekçi değil diyen sendikacının karşısına bu rakamlarla çıkın. Fabrikalar işçilerin olmadığı müddetçe sömürü olacaktır. Ancak işçileri yoksulluk sınırının altında tutmanın bir mali yetersizliğin değil patronların kâr hırsının ürünü olduğu da görülmelidir. İşçiler! Biraz olsun insanca yaşamak, çoluğunuzun çocuğunuzun geleceğine biraz da olsa güvenle bakabilmek sizin elinizde!

Bunun için ne yapmalı? Nasıl örgütlenmeli? Nasıl bir mücadele yolu izlenmeli? Devam edeceğiz…

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2017 tarihli 95. sayısında yayınlanmıştır.