Söylenme değil icraat bekliyoruz: Eylemse eylem grevse grev!
MESS ile sendika arasında ilk görüşme gerçekleştirildi. Görüşmede ilk 15 idari maddenin kabul edildiği açıklandı. Sözleşme taslağında 1 Eylül'den itibaren sözleşme imzalanana kadar her ay 5 bin TL yatacağı yazıyordu. Sendika temsilcilerinin dediğine göre ilk görüşmede büyük ihtimal 5 bin TL konusunda anlaşacaklardı. Eylül'ün sonuna doğru para yatar diyorlardı. Sendikanın istediği gibi olmadı. İşverenlerin kendi aralarında anlaşamadıklarından dolayı bir sonraki görüşmeye kaldığını söylediler.
Şube başkanı ve temsilciler fabrika içinde dolaşmaya başladılar. Sendika yönetimi açıklanan taslağı ne kadar çok övmeye çalışsa da fayda etmiyor. Kimse açıklanan taslağı kabul etmiyor. Tek dedikleri şey teşkilatımıza ve taslağımıza sahip çıkalım, arkasında duralım. Başka bir şey bilmiyorlar. Teşkilatın içindeki kişilerin kime çalıştığı, taslağı kimlerle birlikte hazırlandığı belli değil. Fabrikalardaki yapılan anketler hiçbir şekilde taslağa yansıtılmamış. Bu taslak bize değil, işverene kazandırıyor.
Pevrul Kavlak'ın Cumhuriyet gazetesinde verdiği röportajda standartların üzerinde sözleşme yaptığından bahsediyor. Oysa biz ne yaşadığımızı biliyoruz. Önceki dönemlerde her sözleşme işçiler için hüsranla bitti. Her sözleşme altı ay geçmeden erimeye başladı. İki yılın sonunda yeni sözleşmeye eksi ile başlıyoruz. Tam tersine yıllardır yapılan sözleşmeler standartların altında kaldı. Her on yılda bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kaldığını, faturanın da işçiye kesildiğini söylüyor. Evet doğru her krizde krizin faturası işçiye emekçiye kesiliyor. Peki sendika bu konuda ne yapıyor?
Mücadele etmek yerine söylendi durdu. Hükümete söylendi, patronlara söylendi. İşçi ve emekçilerin haklarını mücadele ederek kazanmak ve korumak yerine, hükümet ya da patronlarla uzlaşıp, işçilerin çıkarlarını geri plana itti. Hükümetle ya da patronlarla en kötü koşullarda uzlaşmaktan başka bir şey yapmadı. Üç yüz bine yakın üyesi olan sendika başkanına bakın! Grev hakkını kullanamadığından dolayı rahatsız olduğunu dile getiriyor. Grevlerin genel sağlık ve güvenlik gerekçesiyle ertelendiğini (yasaklandığını) bu gerekçenin bizim iş kolu ile alakası olmadığını söylüyor. Ne niyetle yapıldığını madem biliyorsun elinden tutan mı var? Fabrikalar da işçiler "eylemse eylem, grevse grev" sloganları atarken sendika yönetimi ve temsilciler grev yasaklanır da anlaşamazsak "yüksek hakem kuruluna" giderse çok düşük zam alırız diyerek yıllarca bizi korkutmaya çalıştılar.
Biz sendika başkanından şunu bekleriz: Hükümet ile patronların yazdığı senaryoda "figüranı" olmalarını değil, işçi sınıfı için yüreğini ortaya koyan grev yasağına karşı grev diyerek onurlu bir mücadele vermesini bekleriz!
Bursa OYAK Renault fabrikası işçileri