Sağlık ve yaşam hakkı yoksa genel grev, genel direniş!
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu yaptığı basın açıklaması ile salgına karşı etkin önlemler alması için hükümeti uyardı ve 48 saatlik süreç içinde gerekli önlemler alınmazsa, greve gidebileceklerinin sinyalini verdi. DİSK adına yapılan açıklamada mevcut durumda önlemler alınmadığı takdirde işçilerin iş bırakmasının meşru ve yasal bir hak olduğu şöyle ifade edildi: “Emekçiler açısından bu yaşamsal gereklilikler doğrultusunda hükümetin ACİLEN adım atmasını ve sektörlere göre düzenlemeleri yapmasını bekliyoruz. Söz konusu karar ve buna uygun yapılacak düzenlemelerin 48 saat içerisinde hayata geçirilmesi mümkün, dahası salgının yayılma hızı göz önüne alındığında zorunluluktur. Ülkeyi yönetenler bu adımı atmadığı takdirde temel, zorunlu ve acil işler dışındaki işlerde çalışan işçiler, yaşamlarını tehdit eden bu koşullarda 6331 sayılı yasanın 13. maddesinde de açıkça belirtildiği şekilde ciddi ve yakın bir tehlike nedeniyle çalışmaktan kaçınacak ve çalışmama hakkını kullanacaktır. Bu işçilerin yasal hakkıdır, dahası yaşam hakkıdır.”
Kapitalistin kârı değil, işçinin hakkı dokunulmazdır!
Salgının ilk günlerinden itibaren patronların ve hükümetin tutumu belli olmuştur. Devrimci İşçi Partisi, daha ilk aşamalarda 14 Mart günü yayınladığı “Kapitalistin kârı değil işçinin hakkı dokunulmazdır! Kapitalistler kârlarından vazgeçmediği için işyerleri ve fabrikalardaki koşullar salgına davetiye çıkarıyor!” başlıklı bildiride “Rica ederek ya da sermayenin çıkarlarını yasa olarak kabul eden iktidardan bekleyerek değil ancak üretimden gelen gücümüzü kullanarak bu önlemleri hayata geçirebiliriz.” diyerek “Sağlık ve yaşam hakkı yoksa genel grev, genel direniş!” sloganını yükseltmişti.
İşçi gereğini grevle yapmalı
Bu açıdan DİSK’in açıklamasını son derece önemli görüyoruz. Bugüne kadar hükümete ve patronlara yapılan çağrılardan sonuç alınamamıştır. Hükümet patronların taleplerini birer birer yerine getirirken işçilerin taleplerine kulak tıkamıştır. Bu anlamda DİSK’in iş durdurmayı gündeme getirmesi de aslında gecikmeli bir karardır. Arzu Çerkezoğlu, 48 saat içinde gerekli önlemler alınmazsa doğrudan greve gitmek yerine “gerekli değerlendirmeleri yapacaklarını” söyleyerek bir açık kapı bırakıyor. Bu açık kapı DİSK’li işçiler tarafından kapatılmalıdır. DİSK’in örgütlü olduğu tüm işyerlerinde işçiler derhâl grev için hazırlıklarını yapmalıdır. İşten atmalar, ücretsiz izinler yasaklanmadığı, salgınla mücadelede stratejik önem taşımayan işyerlerinde ücretli izin hakkı verilmediği ya da bu fabrikalar ihtiyaç olan mal ve hizmetlerin üretimine geçmediği takdirde şalterler inmelidir.
Birleşik işçi cephesi gerek
Bu kararlılık Türk-İş ve Hak-İş üyesi işçiler için de bir mesaj olacaktır. En önemlisi de sendikasız ve güvencesiz koşullarda çalışan işçilere güven verecektir. Bu zor süreçte ayrı gayrı demeden birleşik işçi cephesini inşa etmek zorundayız. İşçilere hak ettiğini alacaktır aksi takdirde ne hükümetin ne de patronların bu hakları vermeye niyeti yoktur. Daha da önemlisi salgına karşı mücadelede tüm toplum patronların kâr hırsı yüzünden çok kıymetli bir zamanı yitirmiş ve salgının yayılması önlenememiştir. Bundan sonraki gelişmeler çok daha kritik olacaktır. Topluma kâr hırsıyla gözü dönmüş kapitalistler değil işçi sınıfı önderlik etmek zorundadır.