Metal Fabrikalarından Haberler - Şubat 2020

“Metal Fabrikalarından Haberler” köşesinde, metal sektöründe çalışan işçi arkadaşlarımızın fabrikadaki deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz.

 

 

Zafer masa başında uzlaşarak değil üretimden gelen gücümüzle, grevle olur! - Bursa Oyak-Renault’dan bir işçi

Şubat 2020 Renault

Türk Metal işçiye sormadan apar topar oturduğu sözleşme masasında yüzde 17'lik zamma imza attı. Ancak bu oran temel tüketim ürünlerine yapılan zamlarla kıyaslandığında ücretlerdeki erimeyi karşılamadı. Hayat pahalılığı dolayısıyla yüzde 17'lik zam bırakın alım gücümüzü arttırmayı kayıplarımızı dahi gidermemektedir. 2017'de yüzyılın sözleşmesi diyerek imzalanan sözleşmede olduğu gibi çok zaman geçmeden aldığımız bu zamda enflasyon karşında eriyip gidecektir.

Pevrul Kavlak, sözleşmeyi överken, memurların, işçi emeklilerinin, kamu işçilerinin aldığı zamların yüzde 10’un altında kalmasını, Tüpraş’ta Yüksek Hakem Kurulu’na giden sözleşmenin yüzde 6’da bitirilmesini, THY sözleşmesinin yüzde 12’de kalmasını örnek göstermiştir. Bu tam anlamıyla MESS ağzıyla konuşmaktır. Türk Metal taslağı açıkladığı zaman taslakta istenilen zammı az bulduğumuzu söylemiştik. O zamanlar bizlere en makul taslağı yaptıklarını, hepsini alacaklarının sözünü vermişlerdi. Yine her sözleşmede olduğu gibi zafer deyip geçiştirerek düşük zamma imza attılar.

Döviz kurunun yükselmesiyle birlikte işçiye Türk lirası üzerinden ödeme yapıp üretimini Euro, Dolar üzerinden satan MESS patronları kârlarına kâr katmıştır. Taslakta istenilenlerin hepsini vermede zorlanmayacağı açıktır. MESS ve Türk Metal’in anlaşması metal işçisinin en önemli talebini orta yerde bırakmıştır. %17’lik sözleşmenin kazanım diye pazarlanabilmesinin tek sebebi vardır, o da grev yasağı ve Yüksek Hakem Kurulu baskısıdır. Metal işçisi bu baskıyı yıktığında, fiili grevlerle grev hakkını tekrar kazandığında MESS istediği rakamı dayatamayacaktı. Grev bizim mücadelemizde MESS'e karşı önemli bir silahtı. Bizim fabrikalarda yaptığımız eylemlerde Bursa'da yapılan mitingte metal işçileri olarak gücümüzü ve mücadele etmede ne kadar istekli olduğumuzu gösterdik.

Metal işçileri olarak greve çıktığımızda taslakta ne varsa hepsini alabilecek gücümüz vardı. Türk Metal MESS ile anlaşarak buna engel oldu. Türk Metal’e güvenilmeyeceğini bir kez daha görmüş olduk. Grev hakkı yok ise, grev yok ise, sendika patron karşısında güçlü değildir. Grev hakkı yok ise, toplu sözleşme hakkı da anlamını yitirmektedir. MESS sözleşmesinde yapılacak bir grev sadece ücret zammını değil önümüzdeki sözleşmelere daha güçlü çıkmamızı sağlayacak ve aynı zamanda hükümetin ve patronların hakkımızı gasp etmelerine karşı büyük bir tehdit olacaktı!

 

Yılmayacağız hatalarımızdan ders çıkaracağız ve tekrar başaracağız - Bursa ELS fabrikasından bir işçi

ELS FABRİKA

Merhaba arkadaşlar. Uzun zamandır bu sayfalarda fabrikadaki sorunları anlatıyorum. Maaşların düşük olması, iş sağlığı ve güvenliğindeki eksiklikler, uzun mesailer, mobingler, servis, ısınma ve havalandırma sorunları ve burada şuan sayamadığım birçok soruna karşı biz fabrikada çalışan işçiler olarak sendikalaşmaya başladık.

Kısa sürede içerde başlattığımız sendikalaşmayı hemen hemen fabrikadaki işçilerin yarısına ulaştırmayı başardık. Yeni asgari ücret zammı ile de işçilerin çoğunluğu haklı olan mücadelemize katılmaya ikna olmuşlardı. Her sendikasız işyeri patronu gibi bizim fabrikanın patronu da asgari ücret civarında bir zam dayattı. Konuşulan zam karşısında işçilerin tepkisi net bir şekilde sendikalaşmaya destek olarak bize geri döndü. Çok kısa sürede fabrikanın 3’te 1’lik kısmını sendikalaşmaya ikna ettik. Fabrikada ki sorunlar o kadar can alıcı ve net şekilde ortadaydı ki insanlar hemen kabul ettiler.

Ama fabrika içinde patron yalakaları tarafından öğrenilen hareketimiz bir anda tepe taklak oldu. O andan itibaren patron ve onun yöneticileri içerde sendikalaşmaya çalışan işçilere saldırmaya başladı. 3 gün içinde 11 işçiyi işten attı. Çalışanları sorgu odalarına çekerek tehditler savurdu ve içeride bir korku imparatorluğunu kurmaya çalıştı. Fabrikayı kapatacağını, herkesi işten atacağını, ne olursa olsun o sendikanın bu fabrikaya giremeyeceği gibi bir sürü tehditler savurdu.

Ama biz emekçileri bu baskılar, tehditler yıldıramaz. Tabii ki hatalarımızdan da ders çıkaracağız. Sendikal örgütlenmede gizlilik çok önemli. Bu gizliliği uzun bir süre koruduk. Komitemiz çok disiplinli çalıştı. Ama bazı arkadaşlarımız çalışma ilerleyince bir an önce yetki sayısına ulaşmak heyecanıyla konuşmaması gereken kişilerle konuştu. Bu da patrona istediği fırsatı verdi. Sabretmek çok önemli. Haklı mücadelemizde sonuna kadar birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. İşe iade ve sendikal davamızı açtık sonuna kadar takipçisi olacağız.

 

Kavel Ruhu- Arçelik Çerkezköy fabrikasından bir işçi

Çerkezköy Arçelik

MESS sürecinde fabrikada bir çok eylem yaptık. Sloganlarla moralimizi yüksek tutmaya çalıştık. “MESS’in bize dayattığı zam oranını kabul etmiyoruz! Kazanılmış haklarımızın elimizden alınmasını kabul etmiyoruz! 3 yıllık sözleşmeyi kabul etmiyoruz ve sefalet koşullarında yaşamak istemiyoruz” dedik. Bunun için 15 dakikalık, yarım saatlik iş bırakma eylemleri yaptık. Tüm bu eylemlerin bir şeyleri değiştirmek yerine sendika tarafından işçilerin gazını almak için yapılan hareketler olduğunu biliyorduk. Bir de fabrikada “sahte mutluluk maskesi” taktırmak bu işin en karikatür hali oldu! Öyle ki fabrika yöneticileri bile bizi izleyip gülüyorlardı! Herkesin bildiği gibi işçinin basıncına dayanamayan Türk Metal en sonunda grev kararı almak zorunda kaldı. Yanlış anlaşılmasın, grev tarihini değil, sadece kararını açıkladı. Grev komiteleri kurmak zaten söz konusu değildi! Sadece bu bile grevin olmayacağının açık göstergesiydi.

TİS’in imzalandığı geceden saatler önce, internette Türk Metal’in %15,60’a imza attığı haberi fabrikada ağızdan ağıza dolaştı. Haklı olarak bir uğultu koptu fabrikada. Gerçek enflasyon oranının %6’larda olmadığını hepimiz bildiğimiz için, hiçbir şekilde kabul edilecek bir anlaşma değildi bu. Fabrikada tartışmalar devam ederken “bu haberin yalan olduğuna dair” farklı bir uğultu daha koptu. Belliydi ki bu işçinin nabzını yoklamaydı. Zaten, TİS görüşmeleri başlamadan bir hafta kadar önce fabrikaya %15 ile %18 arasında bir dedikodu salınıvermişti. Yine belliydi ki böylelikle algı yaratmaya çalışıyorlardı. İşçiler %15’lik zam oranını kabul etmezse, iyimser gözle bakılan %18’lik zam oranına imza atılacaktı. Zaten Pevrul Kavlak da sözleşmeyi “işçilerin beklentilerinin üzerinde” diyerek tanımladı.

Ekonomik krizin giderek büyüdüğü, işsizliğin giderek arttığı, fabrikalar zarar ediyor komedisinin döndüğü, vergi ve zam oranlarının giderek arttığı, üniversitelerden mezun olanların bile işsiz kaldığı bir ülkede işçi %18’lik komik bir zam oranına ikna ediliyordu. Hem de bunu iki altı aylık zammı birleştirip senelik %25 diye pazarlamaya başladılar bile! Komediye bakın ki, Pevrul Kavlak’ın açıklamasından saatler önce Metal İşçisinin Sesi bülteninde yayınlanan “sendika ağasının sattığını anlamanın 6 yolu” başlıklı yazı, sanki Pevrul Kavlak tarafından okunmuşçasına Pevrul Kavlak aynısını söyledi! İşçiyi sefalet koşullarına mahkûm ettikleri sözleşmeye zafer olarak bakmak da ayrı bir meziyet olsa gerek.

Her ne kadar oldu bittiyle TİS imzalanmış olsa bile, bir Türk Metal üyesi işçi olarak, Birleşik Metal’in Kavel ruhuyla mücadele etmesini şimdi izliyorum, hepimiz izliyoruz. Gözümüz kulağımız 5 Şubat’ta greve çıkacak fabrikalarda. Kavel ruhu gibi, 2015 ruhu gibi biz de onlara katılmalıyız. Ayrı gayrı yok! Başka yol yok!

31 Ocak 2020

 

MESS dayatmasına karşı greve gidenler en iyisini yapıyor - Mercedes Hadımköy fabrikasından bir işçi

Hadımköy Mercedes

Sözleşme imzalandı, herkes bayram gibi kutluyor, ama ben ortada kutlanacak bir şey göremiyorum. Daha iyisini alabilecekken neden bu rakamlara seviniyoruz anlamıyorum. Bir de Pevrul başkan bize lütufta bulunuyormuş gibi helal ediyor, yani ben otobüsü yapıp patrona al hadi sat ananızın ak sütü gibi helal olsun diyor muyum? Senin işin bu. Ayrıca rakamları açıklarken diğer işkollarında alınan zamların ne kadar düşük olduğundan bahsediyor. Sen ki Türkiye'nin en büyük iş kolunun, sanayi sektörünün, en büyük fabrikalarının sendikasının. İnsan bunları söylerken utanır. Patronlar bile bizim gücümüzün farkındayken biz değiliz. Çok daha fazla alabilecekken bu rakamlara razı olmamız bekleniyor. Şimdi Birleşik Metal imzalamadı, greve gidiyor ve en iyisini yapıyor. Umarım bizden çok daha iyi rakamlar alırlar da üretimden gelen gücünün farkında olan işçilerin neler yapabileceğini anlarız ve bir sonraki sözleşme dönemi artık eskisi gibi rahat olmayan sendikamızı daha fazla rahatsız ederiz.

30 Ocak 2020

 

Patronun aklına şaşırıyoruz! - İstanbul Tuzla HT Solar’dan bir işçi

HT Solar

HT Solar fabrikamızda sözleşme aşamasındayız. Fakat patron sendikamızın çoğunluk tespitine itiraz ederek sözleşme yapmamızı engellemeye çalışıyor.

Biz işçiler olarak temsilcilerimiz ve şubemizle birlikte örgütlü bir yapıda olduğumuzun bilincinde olarak işveren itirazı çeksin diye içeride üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz, baskılara boyun eğmiyoruz. Mücadelemizi büyüterek, sefalet ücreti istemediğimizi, insanca yaşam insanca ücret istediğimizi patrona duyuracağız. Biz kesin olarak patronun nereye varmak istediğinin farkındayız. Toplu sözleşme sürecini olabildiğince uzatmak, işçilerin birliğini kırmak ve en nihayetinde sınıf uzlaşmacılığıyla kendi lehine bir sözleşme imzalayarak masadan kalkmak. Lakin anlayamadığı birşey var patronun, o anlamadığı şey bu gazetenin sayfalarında defalarca yazıldı: İşgal.

HT Solar işçileri bu fabrikaya sendikayı birkaç toplantı yaparak sokmadı aksine işgal ederek üç gün üç gece fabrikasında yatarak soktu. Bu iradeyi hala hafife alan patronun aklına biz şaşıyoruz!

Gerekirse MESS grevleri döneminde biz de şalter indirmekten imtina etmeyeceğiz. Biz HT Solar olarak MESS’e bağlı değiliz fakat MESS sürecini yakından ve mücadele ruhu içinde takip ediyoruz. 19 Ocak mitinginde HT Solar olarak yerimizi aldık MESS’e karşı metal işçisi kardeşlerimizin gücüne güç kattık, mücadelemizi büyüttük. Miting işçi sınıfının mücadele ruhunu ortaya koydu. Biz metal işçileri olarak sadaka değil toplu sözleşme istiyoruz.

31 Ocak 2020

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2020 tarihli 125. sayısında yayınlanmıştır.