MESS’ten metal işçilerine savaş ilanı: Kazanılmış haklara göz diktiler!
MESS grup sözleşmesi kapsamında Kasım ayının sonunda yapılan 4. oturumda, metal patronları işçilerin kazanılmış haklarını geriye götürecek önerilerle geldi. Bu önerilerin bırakın kabul edilmesini tartışılması bile mümkün değil. Bunu en iyi MESS patronları biliyor. Dolayısıyla masaya getirilen öneriler işçiye karşı savaş ilan etmekten başka bir anlam taşımıyor.
3 yıllık sözleşme dayatması
Bu öneriler arasında en önemli olanı sözleşme süresinin 3 yıla çıkartılması. Patronlar, metal sektöründe yerleşik hâlde olan 2 yıllık sözleşme süresini arttırmak istiyor. Çünkü sözleşmelerde esas ücret zammı ilk altı ay için yapılır. Diğer dönemler için enflasyon üzerine bir zam oranı tartışılır. Bunun anlamı gayet açıktır. 2 yıllık sözleşme olursa örneğin bir metal işçisi 10 yıl içinde 5 sözleşme görecek. 3 yıllık sözleşme olursa bu sayı 3’e düşecektir. Bu plan metal işçisinin ücretlerini yıllar içinde eritmenin, işçiyi enflasyona ezdirmenin planıdır. Bu yüzden metal işçisi 3 yıllık sözleşmeyi kesin olarak reddediyor ve bu meseleyi bir kırmızı çizgi olarak görüyor.
İkramiye baskısı
Gemi azıya alan MESS’in göz diktiği bir başka hak ise ikramiyeler. Hem ikramiyeleri düşürmek hem de ödenmesini esnekleştirerek performansa bağlı kılmak istiyorlar. Patronların bu talebi sadece maddi kayıp getirmiyor aynı zamanda çalışma yaşamında büyük bir baskının da habercisi. İkramiyesiz geçinme şansı olmayan işçileri hasta olduğu halde rapor almadan işbaşı yapmaya zorlayacak, metal sektörünün ağır koşullarında ve bant sisteminin yıpratıcılığı altında işçileri daha fazla meslek hastalıklarına maruz bırakacak insanlık dışı bir dayatmadır bu! Üstelik tüm bu dayatmalar OECD raporlarına göre dünyanın en çok çalışan ve en az hasta olan (rapor alan) işçi sınıfının olduğu Türkiye’de yapılmaktadır.
4 aylık deneme süresi ve esnek çalışma dayatması
MESS mesai ücretlerinde, 1 Eylül 2019’dan itibaren işe girenlere yüzde 100’den fazla ödeme yapılmamasını önererek yine pervasızca toplu sözleşme mantığını tersine çeviriyor. İşçilerin kazanılmış haklarını geriye götürmeye çalışıyor. Deneme süresini 2 aydan 4 aya çıkarma önerisi ile MESS, kıdem ve ihbar tazminatı hakkına da göz dikiyor. Üretimi, hiçbir hakkı tanınmayan 4 aylık geçici işçilerin üzerine yıkan bir fiili taşeronluk sistemi dayatıyor. Ayrıca denkleştirme çalışmasının süresini 2 aydan 4 aya çıkarma önerisi de fiilen esnek çalışmanın getirilmesi demek. Bu şekilde MESS patronları iş saatlerini esnek şekilde ayarlamayı ve denkleştirme çalışması adı altında fazla mesai ücretlerini hiç etmeyi planlıyor.
Daha ücret tartışması başlamadı bile
Tüm bu pervasız saldırılar esas fırtınanın kopacağı ücret tartışmalarına gelmeden başlatılmıştır. Başta söylediğimiz gibi metal patronlarının mesajı açıktır. Tüm bunlar açıkça savaş ilanı niteliğindedir. Pervasızlıklarının en önemli dayanak noktası ise patron dostu işçi düşmanı iktidarın olası bir grevi yine erteleyeceğine yönelik duydukları güvendir. Ancak metal işçisinin iradesini hesaba katmıyorlar. 2015’te hükümetin yasakladığı grevlerle ilgili bu yasaklamanın yasadışı olduğunu tescil eden mahkeme kararları kağıt üstünde kalacak zannediyorlar. Onlara yanıldıklarını acı bir tecrübeyle göstermeliyiz. Metal işçisi bu savaş ilanına aynıyla yanıt vermek zorundadır: İşgal, grev, direniş!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2019 tarihli 123. sayısında yayınlanmıştır.