Kaza değil, salgın değil adlı adınca cinayet!
DİSK-AR’ın açıkladığı son verilere göre DİSK’li işçilerin Koronavirüs’e yakalanma oranı Türkiye ortalamasının tam 3,2 katı. Bu oran sadece DİSK’li işçileri kapsıyor. Sendikasız fabrikalardaki durumun çok daha vahim olduğu göz önüne alındığında işçilerin geneli açısından bu rakamların ne kadar daha yüksek olabileceği de anlaşılıyor. Bir yandan pandemi koşullarında işçiler neredeyse hiçbir önlem alınmadan ölümüne çalıştırılırken öte yandan iş cinayetleri de işçilerin canını almaya devam ediyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin açıkladığı verilere göre 2020’nin ilk 6 ayında en az 934 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Özellikle Nisan ayındaki iş cinayetlerinin %47’si (220 işçiden 103’ü!) Koronavirüs sebepli.
Pandemi boyunca yaşanan örnekler kapitalist düzenin bir avuç patronun kârını, milyonlarca emekçinin canından daha kıymetli gördüğünü gösterdi. Diyarbakır’da bir tekstil fabrikasında işçiler test olmak üzere hastaneye gittikleri için işten atıldılar, Gebze’de bulunan Namet fabrikasında virüs 100’ü aşkın işçiye bulaşana kadar üretim durdurulmadı. İşçiler canlarını korumak için herkese test yapılana kadar üretmeyeceklerini söylediklerinde ise işten atılmakla tehdit edildiler. Bunun adı cinayet değil de nedir?
Sendikalı olmak yaşatıyor
İSİG meclisinin açıkladığı raporlarda önemli olan bir diğer konu ise 2019’da iş cinayetlerinde ölen işçilerin %98’inden fazlasının sendikasız fabrikalarda çalışıyor olması. Bu rakamlar sendikalı olmanın ve mücadele etmenin bütün işçiler için bir hayat memat meselesi haline geldiğini gösteriyor. Bunun en iyi örneği pandemi döneminin başlarında devletle patronlar el ele verip işçileri ölümüne çalıştırmaya çalıştığı sırada görüldü. Valiliğin sokağa çıkma yasaklarında bile işçilerin çalışması için kararname çıkarttığı Gebze’de, Birleşik Metal-İş Sendikası’na bağlı Sarkuysan, HT Solar, Cavo Otomotiv gibi birçok fabrikada daha işçiler işten kaçınma haklarını kullandılar ve çalışmayı reddettiler. Sendikasız fabrikalarda ise işçiler ölümüne çalışmaya devam etti. Bu yüzdendir ki sağlıklı, güvenli bir çalışma ortamı için, yaşamak için tek yol örgütlü mücadeleden geçiyor.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2020 tarihli 131. sayısında yayınlanmıştır.