Ekonomik krizin bedelini ödemek istemiyorsak örgütlenmeliyiz!

Merhaba, ben Tuzla’da bulunan CS fabrikasından bir işçiyim. Son dönemde pazara, markete gitmeye korkar olduk. Aldığımız maaş ay sonu gelmeden eriyor. Cebimizde ya da banka hesabımızda dolarlar eurolar yok. Asgari ücretle bir ay boyunca geçinmeye çalışan insanlarız. Ama yine de doların yükselişinden, ekonomik krizden en çok biz etkileniyoruz. Hayat o denli pahalı hale geldi ki ay sonunu çıkarabilmek için meyveden sebzeden keser hale geldik. Faturasıydı, kirasıydı derken saatlerce zor şartların karşılığında bize verilen maaş eriyip gidiyor.

Banka hesaplarında milyonlarca dolar olan patronlarımızı da telaş sarmış belli. Onlarda bu krizden nasıl en az zararla kurtuluruz derdindeler. Tabii öyle ya da böyle tüm yollar bu krizin faturasını bize kesmeye çıkıyor. Patron haklarımızı tırpanlayabilir ya da bazı arkadaşlarımızı işten çıkarabilir. Bunu önlemenin tek yolu sendikadır! Eğer biz sendikalaşır ve patronun karşısına örgütlü bir şekilde çıkarsak o zaman bu krizden daha az etkileniriz. Bunun farkındayız ve bunun için şimdiden hazırlıklarımıza başladık. Tek bir kardeşimizin dahi işten atılmasına izin vermeyeceğiz. Enflasyon yüzünden sürekli azalan alım gücümüzü arttırmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. 6 ayda bir yarım ikramiye şeklinde olan ikramiye miktarını arttıracağız! Bunların hepsinin yolu örgütlü mücadeleden geçer. Fazla vaktimiz yok farkındayız. Sadece CS’ye sendika sokmakla bu işin hallolmayacağını da biliyoruz. Mutfaktaki yangını sona erdirmek ancak tüm işçi sınıfının birleşik mücadelesiyle mümkündür. Patronlar sınıfı krize karşı önlemler almak için şimdiden birleşiyor. Krizin bedelini krizi çıkaran patronlara ödetmek için biz işçilerin de ülke çapında birleşik bir mücadele vermesinin zamanı geldi artık!

İstanbul Tuzla CS’den bir işçi

Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2018 tarihli 105. sayısında yayınlanmıştır.