Çorlu'da 8 Mart: Sevda Alyakut ölümsüzdür!

Çorlu'da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için Çorlu Kadın Platformu'nun çağrısı ile bugün Heykel Meydanı'nda kadınlar bir araya geldi, taleplerini haykırdı. Kadınlar, şiddete, tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine HAYIR demek için buluştu. Erkek egemenliğinin ve kapitalizmin el ele kadınlarını ezmesine HAYIR dedi. Sömürüye, esnek ve güvencesiz çalışmaya karşı taleplerini yükseltti, krizin bedelini en ağır şekilde ödememek için mücadele çağrısı yaptı. Heykel Meydanı'nda kadınlar emperyalizme ve hakim sınıfların çıkarları doğrultusunda yürütülen savaşlara ve katliamlara HAYIR çağrısını yükseltti. Bütünüyle gayrı meşru olan OHAL'e, KHK'lara HAYIR dedi. Sermayenin ve hakim sınıfların bütün güçlerinin karşısında, kadınların dayanışmasını yükseltecekleri ve kadınların çeşitli mücadelelerle kazandığı hak ve özgürlüklerin bir tek adam rejiminin inşası ile ellerinden alınmasına izin vermeyecekleri ifade edildi.

Platform adına yapılan açıklamanın yanı sıra, kadınlar Heykel Meydanı'nı bir miting alanına çevirerek kadınların hangi ezme biçimleri ile karşı karşıya kaldıklarını anlatan bir gösteri gerçekleştirdi.

Geçtiğimiz Ekim ayında yitirdiğimiz DİP üyesi öncü işçi yoldaşımız  Sevda Alyakut da Çorlu'da 8 Mart meydanında anıldı. Meydanı dolduran kadınlar hep birlikte "Sevda Alyakut ölümsüzdür!" diye haykırdı.

Devrimci İşçi Partili Kadınlar, 4 Mart Cumartesi günü çeşitli vardiyaların gidiş ve dönüşünde fabrika servislerinde emekçi kadınlara "Emperyalizme, istibdada, sömürüye ve erkek egemenliğine HAYIR!" başlıklı bildirileri dağıtarak emekçi kadınları 8 Mart'a çağırmıştı. Bugün de emekçi kadınlarla birlikte kapitalizme ve erkek egemenliğine karşı emekçi kadınların taleplerini öne çıkaran ve "En öne çıkan emekçi kadın Sevda Alyakut sosyalist dünya devrimi kavgasında yaşayacak" yazılı dövizlerle 8 Mart eylemine katıldı.

Eylem hep birlikte çekilen halaylarla, birlikte söylenen şarkılarla, marşlarla sona erdi.

 

Çorlu Kadın Platformu adına yapılan açıklamanın tam metni:

Emekçi kadınlar, kız kardeşlerimiz ve değerli basın emekçileri,

8 Mart biz kadınların eşitsizliğe, ayrımcılığa, ezilmeye, sömürüye karşı isyan ve mücadele günü. Bundan tam 160 yıl önce emekçi kadınların canları pahasına 8 saatlik işgünü için direndikleri gün. Her yıl olduğu gibi bu 8 Mart'ta da taleplerimizi haykırmak, mücadeleyi yükseltmek, kadınların dayanışmasını ve örgütlü gücünü göstermek için meydanlardayız.

Kadınlara uygulanan baskılara artık yeter demek, bedenimize, emeğimize, kimliğimize, geleceğimize sahip çıkmak bir aradayız!

Kadınlara yönelik şiddete, tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine HAYIR demek için buradayız! Çünkü son yıllarda kadına yönelik şiddet katbekat arttı. 2002-2009 arasında kadın cinayetlerinin %1400 arttığı bizzat Adalet Bakanlığı tarafından resmen açıklandı. Bu tablo son yıllarda o kadar ağırlaştı ki artık bu rakamlar açıklanmıyor bile.

Ama biz biliyoruz. Geçtiğimiz yıl 328 kız kardeşimizi kadın cinayetlerine kurban verdik. Bir tek kadın daha eksilmesin diyoruz, cinayetlerin hesabını soruyoruz ama kadına yönelik şiddet ve cinayetler artarak devam ediyor. Çünkü bu iktidar kadına yönelik şiddeti körükleyecek politikalar izliyor, her gün çıkıp ayrımcı sözler sarf edip kadınları aşağılamaya kalkıyor. Sadece bir kaç ay önce AKP'nin meclisten tecavüz yasasını geçirmeye çalıştığını unutmadık. Mağdur ile tecavüzün faili evlendirildiğinde tecavüzcü cezalandırılmayacaktı. Kadınlar ülkenin dört bir yanında meydanları doldurdu ve bu yasayı püskürttü. Alın size AKP'nin tecavüze bakışı!

Kadınları aşağılayan şiddeti körükleyen başka neler demediler ki? Ne kahkaha atan kadının iffetsizliği kaldı ne hamile kadının sokakta yürümesi. Bir kadın otobüste giydiği kıyafet yüzünden tekmelendi, yargı önce meseleyi hafif yaralama gibi gösterip saldırganı serbest bıraktı, ama sonra kadınların ve kamuoyunun baskısı sonucu tutuklamak zorunda kaldı. Boşuna demiyoruz erkek vuruyor, devlet koruyor diye. Tüm bunları yaşmak istemiyor ve 8 Mart meydanında bir kez daha kadına yönelik şiddete, tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine HAYIR diyoruz!

8 Mart'ta erkek egemenliğinin ve kapitalist sistemin el ele kadın emeğini sömürmesine karşı da sesimizi yükseltmek için buradayız.Son 15 yıl herşeyin piyasaya havale edildiği ekonomi politikaların en hızlı uygulandığı dönem oldu. Bunun kadınlar için anlamı daha esnek, daha güvencesiz koşullarda çalışmak. Kadın istihdam paketi, "evdeki işler yetmiyor mu?", "kadınlar için tek kariyer annelik" gibi söylemlerle birlikte kadınları daha çok eve hapseden, daha ucuza çalışmak zorunda bırakan, kayıtdışı sendikasız işlere mahkum eden uygulamalarla sonuçlandı. Kiralık işçilik yasası da en çok kadınları vurdu, vuracak. Geçtiğimiz Temmuz ayında resmi rakamlara göre işten çıkarılan 76 bin işçinin 69 bini kadınlardan oluşuyor. Bu düzen, yaklaşan krizin faturasını kadınlara kesmeye hazırlanıyor. Krizin, yoksulluğun bedelini en çok emekçi kadınlara ödetmek istiyorlar. Buna izin vermeyeceğiz. Bugün burada bir kez söylüyoruz:  Sömürüye, esnek, güvencesiz, sendikasız çalışmaya HAYIR diyoruz!

8 Mart'ta Çorlu'da savaşa ve savaşta her zaman en büyük zulmü kadınların görmesine karşı da sesimizi yükseltmek için bu meydandayız! Çünkü savaşlar kadınları sadece öldürmüyor. Kadınlara sadece topla, tüfekle, silahla saldırmıyor. Onları aynı zamanda tacizle, tecavüzle tehdit ediyor, yıldırmaya çalışıyor. Bugün emperyalizmin ve AKP dahil olmak üzere Ortadoğu'nun tüm gerici iktidarlarının politikaları sonucunda kadınların köle pazarlarında satıldığı, cariye yapıldığı bir barbarlığın içine sürüklenmiş durumdayız. Barbar DAİŞ çetelerinden kaçıp Türkiye'ye sığınan kadınları burada da farklı bir hayat beklemiyor. Daha önce defalarca ortaya çıktığı gibi Suriyeli kadınlar Türkiye'de tacize, tecavüze uğruyor, fuhuşa zorlanıyor.

Sadece Suriyeli kadınlar değil, geçtiğimiz yıl Sur'da, Cizre'de, Nusaybin'de, İdil'de ve daha bir çok kentte sokağa çıkma yasakları boyunca Kürt kadınların, kızkardeşlerimizin neler yaşadığına öfkeyle şahit olmadık mı? JÖH, PÖH güçlerinin, Esedullah Tim gibi ne idüğü belirsiz çetelerin insanların terk etmek zorunda kaldıkları evlerin duvarlarına kadınları aşağılayan ve tehdit eden sözler yazdıkları biliniyor. Evlerin yatak odalarına kadar girerek kadınların iç çamaşırlarının ortaya serilmesi, tecavüz tehdidinin psikolojik savaşın asli bir aracı olarak kullanılması kadınlar için savaşın ne anlama geldiğini en acı şekilde gösteriyor.

Bütün bunlar yetmiyor. Erdoğan Ortadoğu'nun "reis"i olma sevdasıyla gençleri savaş maceralarına sürüklüyor. Şehir merkezlerinde patlayan bombalarla Türkiye'nin adım adım Suriye'ye dönüşmesine neden oluyor. Artık daha fazla evlatlarımızın, kardeşlerimizin, sevdiklerimizin hayatından endişe duymamak için, bedelini kendi bedenlerimiz ve yaşamımızla en ağır şekilde ödememek için, hakim sınıfların çıkarı uğruna ölmemek için sermayenin savaşına ve katliamlara HAYIR diyoruz!

8 Mart bu yıl aynı zamanda OHAL'e, OHAL bahanesiyle demokratik haklarımıza yönelik saldırılara, iş güvencemizin elimizden alınmasına karşı sesimizi yükselttiğimiz bir gün.OHAL'in başından itibaren hiçbir meşruiyeti yoktur. OHAL Erdoğan'ın tek adama dayalı bir rejimi referandumdan önce fiili olarak hayata geçirmesinin bir aracı haline gelmiştir. OHAL bahanesiyle kadın mücadelesinin parçası olan çeşitli kurumlar kapatılmıştır. OHAL iş güvencemizi gasp etmiş, görünürde bir gerekçe yaratmaya bile çalışmadan tamamen hukuksuz şekilde açığa almalara, ihraçlarla emekçilere saldırmıştır. Kadınlar da diğer emekçilerle birlikte bu saldırılardan nasibini alıyor, sonuçlarını daha da ağır bir şekilde yaşıyor. Ezilenlerden, emekçilerden yana mücadele ettiği için bedelini ihraçlarla, açığa almalarla ödeyen emekçi kadınlar gururumuzdur. KHK'lar iptal edilene, OHAL döneminde yapılan tüm haksızlıkların hesabı sorulana, sorumluları yargılanana kadar mücadele edeceğiz. Bugün burada bir kez daha söylüyoruz: bu baskılar HAYIR bizi yıldıramaz!

Dünyanın dört bir köşesinde olduğu gibi burada da kadın düşmanı politikalara, baskıya, şiddete, yoksulluğa, cinsiyetçiliğe, erkek egemenliğine ve kapitalizme karşı hep birlikte sesimizi yükseltiyoruz. Sermayenin ve hakim sınıfların bütün güçlerinin karşısına kadınların dayanışması ile çıkıyoruz.  Çeşitli mücadelelerle kazandığımız haklarımızın, özgürlüklerimizin bir tek adam rejimi inşa edilerek gasp edilmesine izin vermeyeceğimizi söylüyoruz.

Biz diyoruz ki:

·       8 Mart resmi tatil ilan edilsin!

·       Sigortalı, sendikalı, güvenceli, tam zamanlı istihdam hakkımız!

·       Eşit işe eşit ücret!

·       Çocukların bakımı sadece kadının omuzlarına yüklenemez! Kadınlarla eşit süreli, ücretli ve devredilmez babalık izni!

·       Her işyerine kreş açılsın! 

·       Kadınlara karşı taciz, tecavüz, cinayet suçlarını işleyenlerde iyi hal ve tahrik indirimlerine son verilsin!

·       Kadınlara yönelik suçlara ağırlaştırılmış caydırıcı cezalar uygulansın!

·       Yeterli sayıda, devlet tarafından finanse edilen kadınların yönetiminde kadın sığınma evi açılsın!

·       OHAL kaldırılsın, KHK'lar iptal edilsin!

 

Dün olduğu gibi bugün de ve yarın da dayanışmamızı büyütüp taleplerimizi haykırmaya devam edeceğiz. Şimdi hep birlikte haykıralım:

Yaşasın 8 Mart!

Yaşasın kadın dayanışması!

 

Çorlu Kadın Platformu