Zonguldak maden işçisi masaya yumruğunu vurmaya!

Zonguldak maden işçileri şimdi yeniden özelleştirme saldırısı altında. Tayyip Erdoğan’ın damadı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın mecliste TTK’yı (Türkiye Taşkömürü Kurumu) özelleştirmeye yönelik açıklamasının ardından Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı da özelleştirme yanlısı açıklamalarda bulunmuştu. Buna Genel Maden İşçileri Sendikası bir açıklamayla tepki göstermişti. Ancak bardağı taşıran son damla Özelleştirme İdaresi Başkanlığının Karadon Müessesesinin özelleştirme kapsamına alındığını belirterek envanter listesini isteyen bir yazı göndermesi oldu. Sendika, 27 Haziran günü Genişletilmiş Başkanlar Kurulunu toplayarak bir eylem planı belirledi. Özelleştirmeye izin vermeyeceklerini belirten sendika, eylemlerini 30 Haziran’da madenci anıtında kitlesel bir basın açıklamasıyla başlatmayı planlanmıştı. Ancak İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gerçekleşen DAİŞ saldırısı nedeniyle o tarihteki eylem iptal edildi ve ilk eylem 14 Temmuz’da gerçekleşti.

Bu daha başlangıç

Karadon, Kozlu, Üzülmez, Armutçuk ve Amasra işletmelerinden işçiler saat 16:00’dan itibaren sendika binasının önünde toplanmaya başladılar. Kalabalık arttıkça işçiler giderek daha canlı sloganlarla yürüyüş saatini beklerken bir yandan da pankartlarını açıp kortejlerini kurdular. Bugüne kadar özelleştirilen bütün kamu işletmelerinde özelleştirmenin nasıl bir tahribat yarattığını, işçi sınıfının elde etmiş olduğu bütün kazanımları zamanla tırpanladığını, Soma’da, Ermenek’te olduğu gibi işçileri ölüme sürüklediğini gören Zonguldak maden işçileri TTK’nın özelleştirilmesine karşı “Soma’yı, Ermenek’i unutmadık. Özelde öleceğimize meydanlarda ölürüz” pankartı ve “bizi satanı biz de satarız” sloganlarıyla meydanda yerlerini aldılar. Sadece gündüz vardiyasından çıkan işçilerin yaptıkları Zonguldak Madenci Anıtı önündeki miting ve ardından gerçekleştirdikleri yürüyüş bu anlamda bir başlangıçtır.

Saat 17:00’de sendika önünden Madenci Anıtı’na kısa bir yürüyüşün ardından burada bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Kurulan platformdan binlerce işçiye hitap eden sendika yöneticileri Zonguldak bölge insanının ölmeye alışkın olduğunun, yine öleceğini fakat asla ve asla patronların kârı, siyasetçilerin çıkarı için ölmeyeceklerinin altını çizdi. TTK’nın zarar ettiği iddiasının karşısına sendika, yeni işçiler alınarak üretimin arttırılabileceği önerisini çıkardı ve maden işçisi ayağa kalktığı zaman durdurmanın kolay olmayacağını belirterek gerekirse tekrar Ankara’ya yürüyeceklerini ilan etti. Basın açıklamasının yapıldığı meydan neredeyse tamamen dolunca küçük çaplı bir mitinge dönüşen eylem burada da sonlanmadı. İşçiler Zonguldak’ın ana caddesi olan Gazipaşa’dan sel gibi akarak sloganlarla, ıslıklarla ve büyük bir coşkuyla valilik önündeki alana yığıldılar.Sendika adına valilik önünde yapılan konuşmada sadece gündüz vardiyasından çıkan işçilerin bir basın açıklaması gerçekleştirdikleri, henüz düğmeye basılmadığı vurgulandı ve “direne direne kazanacağız” sloganıyla eylem sonlandırıldı.

1991 ruhuyla işçiler masaya yumruğunu vurmaya

Bu saldırı bugün birdenbire ortaya çıkan bir şey değil. 1990-1991 döneminde hükümet ve dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal “madencilik sektöründen devleti sileceğiz” diyerek TTK’yı özelleştirmek istemiş, işçilerin buna yanıtı çok sert olmuştu. 30 Kasım 1990-6 Şubat 1991 arasında Zonguldak maden işçileri Türkiye sınıf mücadeleleri tarihinin en büyük ve etkileyici eylemlerinden birine imza atmıştı. Bütün bu dönem grevler, dayanışma eylemleri ile geçmiş, Büyük Ankara Yürüyüşü gerçekleşmiş, maden işçisi attığı her adımla hükümetin uykusunu kaçırmıştı.

AKP bugün, 1991’de maden işçilerinin “Çankaya’nın şişmanı işçilerin düşmanı” olarak gördüğü Turgut Özal’ın yapmak istediğini hayata geçirmeye çalışıyor, özelleştirmeden vazgeçilmediğini söylüyor. Ancak maden işçisi de bu eylemle, sayıları o döneme göre azalmış olsa da, aradan yıllar geçmiş olsa da kendisine miras bırakılan mücadeleyi unutmadığını hatırlattı. 1991’de atılan sloganlar bugün meydanda yeniden yükseldi: “Gemileri yaktık geri dönüş yok”, “Madenci feneri sönmeyecek”. Yürüyüş boyunca zaman zaman baretlerini yere vurarak “hükümet şaşırma sabrımızı taşırma” sloganı ile yeri göğü inleten işçiler bu eylemle, birlikten doğan kuvvetlerini fark ederek kararlılıklarını daha da arttırdılar. Maden işçileri bu eylemle mücadeleye hazır olduklarını göstermiştir. Ancak tam da bu noktada işçiler, sendikanın kendilerini mücadeleden düşürme hamlelerine, uzlaşmacı bir tavırla hükümetle işbirliği yapma tehlikesine karşı her an tetikte olmalıdır.

Bugün Zonguldak maden işçisi özelleştirmeye karşı “Madenler bizimdir kapatılamaz!” diyerek masaya yumruğunu vurmaya hazırlanıyor. Sosyalistlerin ve sendikaların görevi, gerekirse tekrar Ankara’ya yürüyeceğini ilan eden maden işçilerinin mücadelesine omuz vererek özelleştirmeleri durdurmak ve buradan hareketle bütün madenlerin işçi denetiminde kamulaştırılması için mücadeleyi büyütmektir.

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ağustos 2016 tarihli 82. sayısında yayınlanmıştır.