Seçimin asıl kazananı HDP!

 

 

İşçi düşmanı iktidardan kurtulmak adına kritik eşik aşıldı. HDP geçerli oyların yaklaşık % 13’ünü alarak barajı yıktı! Türkiye çapında aldığı oy 6 milyona yaklaşıyor.

Bu sonuca HDP 200’e yakın saldırı arasında Adana ve Mersin bürolarının bombalanması, Diyarbakır mitinginin kan gölüne çevrilmesi, Bingöl Karlıova’da (Çewlig Kanireş) bir mensubunun soğukkanlı biçimde katledilmesi, Erzurum’da seçim minibüsünün şoförü içindeyken yakılması gibi büyük saldırılara rağmen ulaştı.

HDP barajı aşarken, AKP’si, CHP’si, MHP’siyle farklı illerde bütün düzen partilerine darbeler indirdi. Kars’ta (Qers), Siirt’te (Sêrt), Bitlis’te (Bêdlis) AKP’yi ikinci sıraya iterken, Ağrı’dan (Agirî) tamamen sildi. Diyarbakır’da (Amed) %78 oy olarak AKP’ye sadece bir milletvekilliği bıraktı. Iğdır’da (Idîr) %56 oy olarak %27 oy alan MHP’ye milletvekilliği bırakmadı. Her seçimde CHP’nin birinci parti olarak çıktığı Dersim’de (Tunceli) %60 gibi müthiş bir oran yakalayarak, %20 oy alan CHP’yi sıfıra çekti.

Daha genel olarak bakıldığında, HDP Kürtlerin yaşadığı bölgenin büyük bölümünde çok belirgin olarak birinci parti haline gelmiştir. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde geçmişte AKP ortalama yüzde 50 oy alırken bu seçimde ortalama oyu yüzde 36’ya gerilemiştir. Buna karşılık, yüzde 10’luk baraj dolayısıyla son yıllarda seçimlere hep bağımsız adaylarla katılmış olan Kürt hareketinin oyları daha önce, biraz da parti olarak girememenin etkisi altında, bölgenin bütünü üzerinde hesaplandığında yüzde 30’un altında kalırken şimdi yüzde 40-45 bandına yerleşmiş bulunuyor. HDP bütün bölgede birinci parti haline gelmiştir.

Batı’daki oylar belirleyici

İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde oylarını 2011 genel seçimlerine göre iki katına çıkarttı      (Kürt hareketi 2011 seçimlerine bağımsız adaylarla katılmıştı). CHP’nin kalesi sayılan İstanbul Şişli’de % 16 oy alıp Sarıgül’ü kendi evinde yendi. Antalya’da ilk kez bir milletvekilliği kazandı.

HDP’nin Kürt bölgesi dışında aldığı oyun önemi ne kadar vurgulansa yeridir. 1 milyonu İstanbul’da, 270 bini de İzmir’de olmak üzere, HDP Batı’nın bu iki büyük kentinde Diyarbakır’da aldığı toplam oyun (630 bin) tam tamına iki katını almış olmaktadır. İstanbul ve İzmir’e, Mersin (180 bin), Adana (170 bin), Ankara (160 bin) ve Antalya (90 bin) gibi kentler eklendiğinde, Batı’da metropollerde alınan oyların barajı aşmada ne kadar büyük bir etkisi olduğu görülür. Sadece bu altı kentin oy toplamı HDP’nin oylarının neredeyse üçte birini oluşturuyor.

İşçi sınıfı HDP’ye yüzünü döndü mü?

Demirtaş, seçim sonuçları sonrası yaptığı konuşmada, “Bu zafer işçilerin, işsizlerin…emeği sömürülenlerin ortak zaferidir” demiştir fakat bazı işçi kentlerinde tablo maalesef aksini söylemektedir. Bursa, Kocaeli gibi çok yakın zamanda metal işçilerinin büyük greviyle sarsılan işçi kentlerinde veya Zonguldak’ta oy oranlarının çok düşük kalması dikkat çekicidir. Elbette, bu kentlerde işçi sınıfı gerici kamp tarafından Kürt halkına karşı zehirlenmiştir. Ama bu veri ortada iken “ne yapılması gerekir?” sorusu sorulduğunda, cevap yılındır: ancak HDP işçi sınıfının yaşadığı sorunlara eğildiği ve bunları ısrarla izlediği takdirde işçi sınıfının bazı kesitlerinde önyargılar kırılabilecektir. Oysa HDP’nin seçim bildirgesinde işçiler, emekçiler sondan birinci sıradadır....

Yaklaşık bir yıl önce korkunç bir iş cinayetinin yaşandığı, 301 maden işçisinin AKP’nin temsil ettiği patronların kâr hırsına kurban gittiği Soma’da ise HDP % 2,69 oy oranı ile beşinci sırada iken, cinayetin faili AKP % 40 oy ile birinci sıradadır. Bu sonuca bakarak Soma halkına, ölen madencilerin yakınlarına kabahat bulmak yerine, HDP onların gözünde neden kurtuluş çaresi olamadığını düşünmelidir.

Yüklen emekçi, kokuşmuş düzeni yıkalım!

AKP kanadından seçim sonuçlarına yönelik verilen ilk tepki bir hayli çarpıcıydı. Eski AKP milletvekili Burhan Kuzu, partisi adına konuşurken öncelikle “Bu tabloyu hak etmedik…” dedi. Başkanlık sistemini savunmak için hiç gecikmeden atak yaptı ve “Parlamenter sistem denen kokuşmuş sistem, bütün dünyanın başına beladır…” vecizesini açıkladı(!)

Doğrudur. Bu sistem patronuyla, sarı sendikasıyla, sizin gibi burjuvazinin temsilcisi partileriyle kokuşmuştur! Taşeron düzeniyle, iş cinayetleriyle her yanından çürümüştür. Yıllardır kazık çaktığınız parlamento zaten burjuvazinin ahırıdır!

Ama Türkiye’nin emekçi halkları HDP’yi meclise taşıyıp “AKP’ye, MESS hükümetine ve başkanlık sistemine hayır!” diyerek seçimini yapmıştır.

Mayıs ayı boyunca da binlerce metal işçisi greve giderek Türk Metal çetesine ve MESS’e hayır deyip seçimini yapmıştı. Mücadele yeni başladı. İşçi sınıfı ölü toprağını üzerinden attı. Erdoğan’ı, tüm hırsızları ve işçi düşmanlarını yargılayana kadar, taşeronu kaldırıp işçi-emekçi iktidarını kurana kadar mücadeleye devam!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2015 tarihli 68. sayısında yayınlanmıştır.