DİP 2013 yaz kampı: Halk isyanından işçi devrimine hazırlık!

2013 yılı, Türkiye’de halk hareketinin, bu coğrafyanın tarihinin en büyük isyanlarından birine imza attığı yıl. Ama 2013 aynı zamanda, dünya sosyalist devriminin partisi IV. Enternasyonal’in 75. kuruluş yılı. İşte biz, 2013’ün bu iki özelliğini bir çizgide birleştirmek, devrimci dinamikler taşıyan önümüzdeki sürece daha iyi hazırlanmak, düşünsel cephaneliklerimizi ortaklaştırmak, politik bilincimizi, birikimimizi, sanatsal, kültürel faaliyetlerle harmanlamak, yoldaşlarımızla, dostlarımızla Nâzım’ın güzel deyişiyle “güneşin sofrasında” buluşmak için yaz kampında biraraya geliyoruz.

“Arkamızda bir düşman gözü gibi karanlığın yolu.

Önümüzde bakır taslar güneş dolu.

Dostların arasındayız!

Güneşin sofrasındayız!”

Nâzım Hikmet Ran

2013 yılı, Türkiye’de halk hareketinin, bu coğrafyanın tarihinin en büyük isyanlarından birine imza attığı yıl. Ama 2013 aynı zamanda, dünya sosyalist devriminin partisi IV. Enternasyonal’in 75. kuruluş yılı. İşte biz, 2013’ün bu iki özelliğini bir çizgide birleştirmek, devrimci dinamikler taşıyan önümüzdeki sürece daha iyi hazırlanmak, düşünsel cephaneliklerimizi ortaklaştırmak, politik bilincimizi, birikimimizi, sanatsal, kültürel faaliyetlerle harmanlamak, yoldaşlarımızla, dostlarımızla Nâzım’ın güzel deyişiyle “güneşin sofrasında” buluşmak için yaz kampında biraraya geliyoruz.

Yoldaşlarımızın, dostlarımızın hatırlayacağı gibi son iki yaz kampımızda önce Lenin’in, geçtiğimiz yıl da Trotskiy’in eserlerini incelemiş ve tartışmıştık. Bu sene ise, ağırlıklı olarak halk isyanının dinamiklerini tarihsel materyalizmin ışığında daha iyi kavramak, deyim yerindeyse masaya yatırmak ve bu bilgilerle önümüzdeki döneme daha donanımlı ve bilinçli devam edebilmek esas amacımız. Bu amaca yönelik olarak ve kampın daha hareketli ve verimli geçebilmesi için de devrimci işçiler, gençler, kadınlar ve isyanın çapulcuları olarak hazırlıklarımızı Marksist klasiklerde isyan, ayaklanma, devrim, kendiliğindenlik ve örgütlenme başlıklarının işlendiği çalışmaları okuyarak, inceleyerek yapacağız.

Tunus ve Mısır devrimleri ile başlayan süreçte artık devrimci bir havzaya dönüşen Akdeniz’in Ege kıyılarında gerçekleştireceğimiz 75. Yıl Yaz Kampı’mızda; Akdeniz’in güneyinden ve kuzeyinden genç ve daha az genç devrimcilerin yanı sıra bizlerle eş zamanlı olarak ayağa kalkan Brezilya’dan da isyancıları buluşturmayı hedefliyoruz.

Nasıl hazırlanacağız? Neleri tartışacağız?

Diyalektik materyalizmin “önce eylem vardı” düsturu ile, başından beri, bulunduğumuz her yerde isyana katılan, barikatlarda mücadele edenler olarak, Lenin’in “devrimci teori olmadan devrimci hareket olmaz” şiarını bir an olsun unutmadan buna denk düşen bir çabayla teorik çalışmaları ve eğitimi de son derece önemsiyoruz. Şunu çok iyi biliyoruz ki; halk isyanını dünya sosyalist devriminin bir parçası olan proleter bir devrime çevirmek, ancak devrimci Marksizmle donanmış ulusal ve uluslararası düzeyde örgütlenmiş Leninist partileri inşa ederek mümkün olacaktır. Bu bilinçle 28 Ağustos-1 Eylül tarihleri arasında yapacağımız kampa yönelik olarak;  daha önceki senelerde olduğu gibi okuma ve eğitim çalışmalarımız, bu kez ustalarımız Karl Marx, V. I. Lenin ve Lev Trotskiy’in, Paris Komünü, Marksizmin ayaklanmalara yaklaşımı, Rus devrimi üzerine yazdıkları eser ve çalışmalar merkezinde yoğunlaşacak. Aynı şekilde, Arap devrimi başta olmak üzere, dünya devriminin üçüncü dalgasının dinamiklerini, güncel devrim ve isyanları da, yayın kurulunun ve Sungur Savran yoldaşımızın daha önce Devrimci Marksizm dergisinde yayınlanan yazılarını kaynak alarak tartışacağız.

Yapılan hazırlık okumaları ile birlikte, kamptaki tartışmalarda esas ana başlıklarımız şunlar olacak: Devrimlerde kendiliğindenlik ve örgüt (parti, sovyet, konsey vb.)”, “IV. Enternasyonal geleneğinin içinde ana akımlar”, DEYK'in, işçi sınıfının uluslararası partisinin inşasında yeri ve hedefleri”. Oturumlar halinde yapılacak tartışmaların yanında nihai içeriğini orada şekillendireceğimiz;  işyerinde sendikal örgütlenme, işçi sınıfı içinde çalışma, propaganda ve ajitasyon, üniversitede propaganda ve örgütlenme gibi çeşitli konulara ilişkin ise atölye çalışmaları yapmayı planlıyoruz.

Devrimci mücadelenin estetiği olmazsa olmaz!

Sanatla ve farklı kültürel faaliyetle zenginleştirilmeyen, şekillendirilmeyen politik faaliyetin, devrimci estetiğin unutulması anlamına geldiğini tarihten çıkardığımız derslerle çok iyi bilen biz devrimci Marksistler, bu kampta da çeşitli sanatsal ve kültürel etkinlikler planlıyoruz. Tiyatrodan, şiire, edebiyattan müziğe kadar bir dizi alanda çalışmalarımız olacak. Üstelik bu çalışmaların hamurunda geçmiş yıllardan farklı olarak bu kez;  isyanların rüzgârı, başkaldırmanın tetiklediği yaratıcılığın şarkısı ve barikatların ateşi de olacak. Üstüne genç yoldaşlarımızın, hele de işçi olanların bu isyan günlerinde daha da artan muazzam enerjisini de koyun!

Bütün bunlarla birlikte materyalizme gönül vermiş kişiler olarak, maddeyi, yani fiziği (bedeni) de ihmal etmemek gerektiğinin bilinciyle her sene olduğu gibi sportif faaliyetler de kampımızın olmazsa olmazları arasında.

Daha büyük isyanlara ve devrimlere hazırlanmak için haydi kampa!

Dostların arasına,  güneşin sofrasına!

Egemen burjuva kültürünün “her şeyden uzaklaşma, kafayı boşaltma, ruhu dinlendirme” saçmalıklarıyla pompaladığı tatil ve dinlenme zamanı algısından farklı ve ona karşı olmak üzere,  bizim dünya görüşümüze uyan bir değerlendirmeyle, bu tür etkinliklerin yapıldığı bir kamp ile cevap vermek, ancak devrimcilere, Marksistlere,  devrimci Marksistlere yakışır.

Öyleyse haydi halk isyanını proleter devrimine bağlayacak günlere hazırlanmak için güneşin sofrasına! Karanlığı bir düşman gözü gibi arkamızda bırakmak için, bakır taslarımızı güneşle doldurmak için!