Başyazı: Haramiler iktidarına karşı 1 Mayıs’ta DİP saflarına!
Tayyip Erdoğan ortaya dökülmüş olan onca pisliğe rağmen seçimlerden birinci parti olarak çıktıysa bunun ardında cumhuriyet tarihinin derinliklerine inen nedenler yatıyor. Halkın en çok ezilmiş, en yoksullaştırılmış, en az eğitim alabilen, en geri coğrafyalarda yaşayan kesimleri, Kemalist cumhuriyete o denli garaz bağlamış ki AKP’nin ne mal olduğunu göre göre başka bir partinin önünü açmak istemiyor. Aynen, tersinden, Alevilerin, bütün tarih boyunca Sünni çoğunluğun iktidarında defalarca katliama uğradığı için cumhuriyet döneminin Dersim katliamını düzenleyen CHP’sinden bir türlü kopamaması gibi.
Sadece AKP’nin fedaileri değil, istikrara özel bir önem atfeden bütün burjuva güçleri ve çeşitli politikacılar derhal şu sonucu çıkarmışlardır: AKP halkın gözünde aklanmıştır. Hayır, sandık pislik temizleme yeri değildir. Dolayısıyla, AKP hesap mesap vermemiştir. Bir haramiler iktidarı olduğu tescillenen bu hükümet, öngörülebilir gelecek için başımızdadır.
Peki, bu haramiler iktidarını iktidardan düşürmek olanaksız mı? Madem halkın yüzde 40’ı aşan bir oranı, cumhuriyet ideolojisini temsil eden partilerden nefreti yüzünden ne olursa olsun Erdoğan’a oy vermekte kararlı, bu hükümet alın yazımız mı o zaman? Hayır! Başından beri söylüyoruz: Tayyip Erdoğan’ı yenilgiye uğratmanın anahtarı, kendisine oy veren kitlenin bir bölümünü kazanmaktır: işçi sınıfının geniş kesimlerini yani.
İşçi sınıfının AKP’ye oy veren kesimleri, Anadolu’nun ağır bir muhafazakârlık içinde geçmişe sahip çıkan kalabalıklarından farklı biçimde, Tayyip Erdoğan’a esas olarak ekonomik nedenlerle meylediyor. Erdoğan işçi haklarına ve mevzilerine saldırdıkça tereddüde düşüyor, ama ondan önce gelenlerden o kadar çekmiş, 2001 krizi ile o kadar sarsılmış ki, Erdoğan döneminde ekonominin (bazı istisnai dönemler dışında) krize düşmeden, istikrarsızlık batağına saplanmadan büyüyor olması, işçi sınıfının bu kesimlerini ikna ediyor AKP yönünde. Bunda sendikal bürokrasinin AKP’ye boyun eğen kesimlerinin ve hâkim sınıfların çeşitli kanatlarını destekleyen sosyalist solun da suçu var elbette.
Oysa önümüz ekonomik kriz. İşçi sınıfı, bazılarının sandığının aksine, haramileri gördüğünde tanıyor. Kriz, hırsızlığın yanına ekonomik alanda huzursuzluğu ve memnuniyetsizliği ekleyince işçi sınıfı kendi varlığı için mücadeleyi Tayyip Erdoğan’a bağlılığa göre daha çok önemseyecektir. İşçi yumruğunu siyaset masasına vurmaya çok daha fazla eğilimli olacaktır. İşte o zaman, ancak o zaman Erdoğan’ın altındaki toprak kaymaya başlayacaktır.
Toplumsal ve siyasi muhalefetin buna hazırlanması gerekiyor. Sınıf politikasını toplumda temel yörünge haline getirmek için mücadele etmek gerekiyor. Çünkü işçi sınıfı AKP ile birlikte CHP’si MHP’si cemaatiyle haramilerin her türlüsünü gönderecek, eşit ve özgür bir toplumun kurulmasını üstlenebilecek yegâne toplumsal güçtür. İşte 1 Mayıs bu temel ihtiyacın ifadesini en iyi bulacağı yer. 1 Mayıs işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. İşçiler siyaset masasına yumruk vuracaksa bunun ilk adımı 1 Mayıs’ta olmalıdır.
Öyleyse 1 Mayıs’ta bütün toplumsal muhalefetin safları güçlendirilelim. Ama işçi sınıfının uzun vadeli ve ortak çıkarlarını bugün Devrimci İşçi Partisi temsil ediyor. Öyleyse, bütün dostlarımız, 1 Mayıs’ta DİP saflarına, DİP kortejlerine, meydanlara, mücadeleye!